Hanefi Bağcı

Seyda,1950 yılında Diyarbakır’ın Hani ilçesine bağlı Abacılar (Nirib Çulagon) Köyü’nde dindar, mütevazı ve fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. İlk eğitimini babasından alır, küçük yaştayken babası vefat eder. Küçük yaşta medreseye gitmek istediğini ailesine bildirir ancak annesi yetim olduğundan onu yanında tutmak isteyip medreseye girmesine izin vermez. Bunun özerine Seyda, gizlice evi terk eder. Bir süre sonra Silvan’da bir medresede olduğu anlaşılır. Silvan dışında farklı medreselerde eğitimini tamamlayıp köyüne döner. İmkânlarını zorlayarak kendi evinde Kur’an ve Arapça eğitimini vermeye başlar.

FELSEFİ İLİMLERİ ÖĞRENİR
O dönemde Marksist ve Leninist düşüncenin revaçta olduğu dönemdir. Özellikle öğretmeler gibi okuyan kesimin bu tür düşüncelere sahip olması yapılan münakaşalarda felsefi bir dilin kullanılmasını da beraberinde getirir. Seyda, medrese ilminin tek başına yeterli olmadığını kavrar ve bu alanda da kendini geliştirir.

ASRİ ÂLİMLERİN KİTAPLARINI TAKİP EDER
Risale-i Nur başta olmak üzere, Muhyiddin-i Arabî, Ali Şeriati, İbn Teymiyye, İmam Rabbani, Hasan El Benna, Seyyid Kutup, Muhammed Kutup, Said Hava, Mustafa Çamran, İmam Humeyni, Mutahhari gibi devrin İslami hareket âlimlerinin eserlerini inceler. Bunlarla birlikte gündemi de takip etmeyi ihmal etmez. Yabancı basında İran Radyosu, BBC ve Arap Radyoları ile birlikte yerel İslami yayınları da takip eder. Halkın istifadesi için bu yayınları çay ocaklarında bırakır.

ÇAY OCAKLARINDA SOHBETLER YAPAR
Hasan El Benna’nın yolunu takip eden Seyda, özellikle çay ocaklarında, camilerde, gittiği mekânlarda tebliğ ve irşat faaliyetlerinde bulunur. Kısa sürede çevrede itibarının artması, Halkın teveccühü ve şer’i davalarını ona getirmesi, fetvalarına itibar etmesi çevredeki bazı mollaların kıskançlığına neden olur ve devrin bazı mollalarıyla ihtilafa düşmesine sebebiyet verir.

FERASETLİ BİR DÜŞÜNÜRDÜ
Birçok kimsenin şahitliğiyle vefatından 2-3 yıl önce, 1990’lı yıllarda çay ocaklarında, camilerde, namaz çıkışlarında tarihe not düşülecek tespitlerini dile getirirdi. Tespitlerinden biri şuydu; sistem ve mürtet örgüt halk üzerinde oyun oynuyor. Gün gelecek mürtet örgüt meclise girecek ve siz onları alkışlayacaksınız. Onlar perde arkasında birdirler ve kardeştirler.

DÜZENLİ DERS HALKALARIYLA GENÇLERİ YETİŞTİRİR

1980’li yılları sonrası cami ve evlerde düzenli sohbet halkalarına başlar. Seyda, özellikle gençlerle ilgilenir, onları ilme teşvik ederdi. Okuyan gençlere çok önem veren Seyda, fırsat buldukça onları okudukları yerlerde ziyaret eder, onlarla görüşürdü. Seyda bunlarla birlikte çevredeki âlimleri ziyaret eder ve onların İslami davayı omuzlamaları gerektiğini açıklar ve buna davet ederdi. Belirli periyotlarla Diyarbakır’a gider, farklı İslami camialarla görüşüp İslami vahdet için çabalardı.

VEFATI
Seyda, hayatının sonlarına doğru Adana’da bulunur. İnşaat, bahçe işleri ile uğraşırdı. Buralarda da insanlara vaaz ve nasihat ederdi. 01.12.1993 yılında Adana’da Allah’ın rahmetine kavuşur. Kendisinden sonra beş yetim bırakır. Cenazesi büyük bir kalabalık ve hüzünle doğduğu köyde defnedilir. Allah ona rahmet etsin

BÜYÜK OĞLU M. AKİF ‘İN DİLİYLE SEYDA
Seyda, yaşadığı köy olan Abacılar’da (Nirib Çulagon) şuurlu bir Müslüman gençliğin yetişmesi için ilk tohum eken kimsedir. O, kendisinin yetiştirdiği öğrencilere ve diğer birçok İslam davetçilerine rehber olmuştur. O, daima Diyarbakır’daki kitapevlerine uğrardı. Seyda, Diyarbakır Ulu Cami etrafındaki çay ocaklarında âlimlerle oturur, müzakereler ederdi. Kendisi konuşunca herkes dikkatlice onu dinlerdi.

Seyda gerek evinde gerekse giyinişinde ve davranışlarında mütevazı bir hayat yaşamaya çalışırdı. Kendi bölgesinde bir kadı görevi görüp insanların sorunlarını şer’i kurallar çerçevesinde çözüme kavuştururdu.

ABDURAHMAN DENİZ’İN DİLİNDEN:
Seyda, peygamber metoduna uyarak gittiği her yerde vaaz ve nasihat edip hakkı ortaya koyardı. Korkmadan hakkı söylemesi diğer âlimler tarafından takdir edilirdi. Kendi köyündeki öğretmenlerle konuşur, sohbet ederdi. Bazı miting ve sohbetlerde konuştuğu için defalarda gözaltına alınmıştı.

EŞİNİN DİLİNDEN
Seyda, ibadete çok önem verirdi. Evde fazla durmaz Diyarbakır ve çevre köyleri dolaşır ve vaaz ederdi. İnsanlar anlaşmazlıklarını ona getirir o da şer’i kurallara göre çözerdi. Okumayı çok sever, daima kitap okurdu. Ahlakça güzel biriydi. Annesine son derece şefkatli, saygılı ve itaatkârdı. Lükse önem vermez ve aza kanaat getirirdi. Defalarca farklı köylerden kendisine para ve zekât karşılığında imamlık yapmak için davet gelirdi. “Ben para karşılığında imamlık yaparsam, hakkı söyleyememekten korkarım” diye cevap verirdi.

Son gurbete gittiğinde benden helallik istedi ve bana nasihatlerde bulundu. Onun gidişinden bir süre sonra vefat haberi geldi. Ben kendisinden razıydım, Allah da kendisinden razı olsun.