Bingöl İl Müftüsü Muharrem Genç, Diyanet İşleri Başkanlığının ekim ayının ilk haftasını "Camiler ve Din Görevlileri Haftası" olarak ilan etmesinden dolayı konu hakkında önemli açıklamalarda bulunarak, camilerin İslam'daki yerine dikkat çekti.
Camilerin içinin ibadet ve salih amelle imar edilmesi gerektiğini belirten Müftü Genç, içerisinde mümin kulların bulunmadığı camilerin, mimarisi ne kadar iyi olsa da bir anlam ifade etmeyeceğini söyledi
"Hazreti Peygamber Medine'ye geldiğinde ilk olarak mescit imar etmiştir"
Hazreti Peygamberin Medine'ye hicret ettiğinde ilkin bir mescit inşa ettiğine dikkat çeken Genç, "Hazreti Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Mekke-i Mükerreme'den Medine'ye hicret buyurunca daha kendi evini bile imar etmeden, başını sokacak bir mesken yapmadan hemen orada Cenabı Allah'ın evini, yani bugünkü Mescid'i Nebeviyi bina ederek, bize bunun işaretini vermiştir. Dolayısıyla önce Allah'ını evini bina etmişler. Daha sonra alışveriş merkezlerini, hanı hamamı ve evlerini mesken tutacakları evlerini buralara bina etmişler. Yani medeniyetimizde Efendimizden tevarüs eden en önemli unsur öncelikle Cenabı Allah'ın binasını, yani evini oraya bina etmektir." dedi.
"Camii ve Mescitler medeniyetimizin ana temel unsurlarıdır"
Camii ve mescitlerin İslam medeniyetinin ana temel unsurları olduğunu dile getiren Genç, "Yüzyıllar önce, oralardan geçmiş olan Müslümanlar medeniyetlerinin işareti olarak mezar taşları, camiler, kitabeler adeta medeniyetimizin tapu senedini oluşturmuşlardır. Onun için camii, zahir şehir unsuruyla ve kadim tarihimizdeki medeniyetimizdeki belirleyici unsur olarak bu şekilde yerini bulmuştur ve en güzel bir şekilde yapmışlardır. Ellerinden gelen tüm imkanları ile dünya şehirleri içerisinde ve Müslümanların yaşadığı şehirlerde Cenabı Allah'ın evlerini camilerini zahiri olarak en güzel şekilde imal etmişlerdir." şeklinde konuştu.
"Camilerin içi ibadet ve salih amelle imar edilmesi lazım"
Camilerin asıl imarının içinin mümin kullarca doldurulması olduğunu ifade eden Genç, konuşmasına şöyle devam etti:
"Camilerimizi en güzel şekilde, en medeni ve çağdaş teknolojiyi kullanarak yapabiliriz ama içerisi Allah'a ibadet etmekle dolu olmazsa, Rıza-i Bâriyi arayan abid insanların Cenabı Allah'a amel-i salih ile yönelmek isteyen mümin kullar; kadın ve erkek onun içinde olmadıktan sonra çok bir mana ifade etmez. Demek ki o zaman camilerimizin içini imarda; kadın, erkek, çocuk, yaşlı, genç, özürlü engelli bütün kardeşlerimiz camilerin içinde olsunlar ki caminin bu şekilde iç mimarı da sağlanmış olsun. Eğer içi boş kalırsa çok bir şey ifade etmez, eksik kalmış olur. Evet, yine bir ibadethane sevabı alır ama eksik kalır. Buna da hususiyetler dikkat etmemiz lazım. Onun dışında da camilerimiz sadece cemaati içine alarak çoğunluk olarak, yani sayısal olarak sayıyı çoğunluğu sağlamışsa da aynı zamanda camilerimiz bizim ruh olgunluğumuzu, gönlümüzün yumuşamasını, nefsimizin terbiyesini, ruhumuzun tezkiyesini yapmak suretiyle iç dünyamızı da aynı zamanda imar ederek bizleri Allah'a yaklaştırarak, önemli mekânlardan birisi olmuştur." (Nihat Kanat-İLKHA)