Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Türkiye’nin dünyadaki acımasız rekabet içerisinde kendine daha güçlü bir yer edinebilmesi için, demokrasisini kurumsallaştırması ve sürdürülebilir hale getirmesi gerektiğini söyledi. Ergin, “Türk siyasetinin kurumsal hale gelmesi ve sürdürülebilir kılınması noktasında önemli anayasa değişiklikleri, yasal düzenlemeler ve tarihimizle yüzleşme ve hesaplaşma süreci yaşandı, yaşanmaya devam ediyor.” dedi.

İngiltere’nin ev sahipliği yaptığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin(AİHM) toplantısına katılan Adalet Bakanı Ergin, dün akşam Londra’da Avrupalı Türk Demokratlar Birliği`nin (UETD) onuruna verdiği akşam yemeğine katıldı.

Sadullah Ergin, Türkiye’nin genç ve dinamik yapısıyla dünyada önemli noktalara gelebilecek potansiyele sahipken, demokrasisi askıya alınarak, ayağına hep ‘prangalar’ vurulduğuna dikkat çekti.

Bugün itibariyle bu engellerin önemli ölçüde aşıldığı ifade eden Ergin, “ Ancak tekrar benzer kesintilerin olmaması, o karanlık günlerin tekrar gelmemesi açısından bugün demokrasimizi tahkim etmenin, güçlendirmenin ve asla bir daha gerisin geriye döndürülemeyecek hale getirmenin mücadelesinin verildiği bir zemindeyiz." diye konuştu.

Türkiye’nin son yıllarda yakaladığı siyasi istikrar sayesinde büyük bir kalkınma gerçekleştirdiğine dikkat çeken Bakan Ergin, “Türk siyaseti geçmişte muhtıra ve darbelerle maalesef hep kesintilere uğramıştır. Yaklaşık 50 yıl üzerinde hüküm süren bu müdahaleci anlayış, Türkiye`nin rekabet etmesini, dünyadaki yarışta önemli mesafe katetmesini önleyen bir süreçtir ve Türkiye beraber yola çıktığı birçok ülkenin çok gerisine düşmüştür.” diye konuştu.


28 ŞUBAT YARGI SÜRECİ İNTİKAM ALMA DEĞİL
Adalet Bakanı, 28 Şubat yargılamasının kesinlikle ‘intikam almaya’ veya ‘sürek avına’ dönüşmemesi gerektiğini vurgulayarak, “Darbeleri yargılamadaki asıl amacın öncelikli olarak hak ve hukukun tahakkuk edilmesi ve ikinci olarak da bir daha yaşanmasını engellemek olması gerekir.” diye konuştu.

Darbelerin sadece “üniformalılar” tarafından yapılmadığını; medya, bürokratlar, akademisyenlerin, STK ve benzeri kurumların da darbe oluşumlarında etkin rol aldığını da sözlerine ekleyen Ergin, “Şahsi düşüncem şudur ki, yargılamalar yapılırken darbeye destek veren bu kişilerin rıza ile mi yoksa cebri olarak mı bu desteği verdikleri iyi ayırt edilmesi gerekir." dedi.

Ergin ayrıca, “Güven veren bir adalet anlayışı olmazsa, dünyada hedeflediğimiz ilk 10 ülke arasına girmemiz hayal olur.” diyerek demokrasinin kurumsallaşması gerektiğini vurguladı.

Tutuklu yargılamaların süresine ilişkin sorulan bir soruya Ergin, "3 milyon ceza davasında tutuklu yargılananların toplam sayısı 36 bin civarındadır. 3 milyonda 36 bin istisna denilebilecek bir sayı; yüzde 2’nin altında bu oran. Ancak yapılan yargılamalar kamuoyunun yakından tanıdığı kişiler ve yakından takip ettiği konular olduğu için bu kadar yoğun bir şekilde tartışıldı. Buna rağmen biz bu yöndeki eleştirileri de rehabilite edecek şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu düzenlemeler 3. yargı paketinin içinde yer alacak." şeklinde cevap verdi.

Türkiye`nin AİHM`de en çok ihlal alan ülke ve AİHM`ye en çok şikayet edilen ikinci ülke olduğunu hatırlatan Ergin, bu başvuruların sayısını azaltmak için Anayasa Mahkemesi`ne getirilen bireysel başvuru hakkının uygulamaya başlayacağını belirtti.

23 Eylül tarihinden itibaren her Türk vatandaşının Türkiye`de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi`ne dayalı bir hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle AİHM`e yapacağı başvuruları öncelikle Türk Anayasa Mahkemesi`ne yapmak durumunda olacaklarını kaydeden Ergin sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu bize şunu sağlayacak, Türkiye`den Strasbourg mahkemelerine dava açmak, dava takip etmek çok zahmetli, masraflı bir yoldur. Ama Türkiye içerisinde böyle bir şikâyet ihtiyacı duyan vatandaşımızın, kendi ülkesinde bir adım ötesinde bir mahkemeye başvurabilme imkanının sağlanmış olması, vatandaşlarımız açısından önemli bir güvence oluşturacaktır."

AHİM ‘DE BEKLEYEN 3 BİN DAVA DOSYASINI KENDİMİZ KARARA BAĞLAYACAĞIZ
Adalet Bakanı Ergin, AİHM önünde şimdiye kadar Türkiye`den yapılmış 15 bin kadar dosya beklediğini ve bunların büyük çoğunluğunu Türkiye`deki uzun yargılamalardan kaynaklı şikayetlerin oluşturduğunu belirtti.

Ergin, "Bu sorun için önemli birkaç adım attık. Öncelikle, Türkiye`de uzun yargılamaların kaynağı, ilk derece mahkemelerinden çok yüksek mahkemelerdeki bekleme süreleridir. Türkiye`de artık davalar iki sene sonra, stoklar eriyip bittiğinde, temyiz süreci dahil 12 ayda karara bağlanacak." dedi.

Anayasa Mahkemesi`ne bireysel başvuru hakkının da yürürlülüğe girmesiyle AİHM`ye uzun yargılama süresiyle ilgili şikayet gitmeyeceğini söyleyen Ergin, AİHM`deki ilgili mevcut şikayet dosyaları konusunda ise AİHM ile yeni bir inisiyatif başlattıklarını aktardı.

Sadullah Ergin sözlerini şöyle sürdürdü: "AİHM`e bir teklifte bulunduk. `Şu anda bizde bulunan 3 bine yakın uzun yargılama şikâyetinden olan dosyalar için Türkiye`de bir iç hukuk yolu oluşturalım. Biz vatandaşımızla kendi ülkemizde barışıp uzlaşalım; bu davalara siz bakmayın` dedik. Mahkeme bu teklifimizi kabul etti. 20 Mart 2012`de bir karar aldı ve Türkiye`ye pilot dosya teklif etti. Bir ay önce, `Bu pilot davayı çözümleyin. Etkin bir iç hukuk yolu olduğuna karar verirsek, 3 bin dosyayı yargılamayacağız; askıya alıyoruz. Bunları Türkiye`de kendi içinizde halledin` kararı verdi. Bunun yasasını hazırladık. İlk Bakanlar Kurulu toplantısında gündeme getireceğiz ve AİHM nezdindeki 3 bin civarında bekleyen dosyamız görüşülmeyecek. Türkiye`de oluşturacağımız iç hukuk yolunda bu ihtilafı vatandaşımızla karşı karşıya oturup çözme yolunu deneyeceğiz."