Peygamber Sevdalıları Platformu tarafından organize edilen Kutlu Doğum etkinliklerinde bu yıl da büyük bir coşku yaşanıyor. Başta köyler olmak üzere ilçe ve il merkezlerinde düzenlenen etkinliklere yüzbinlerce insan katılarak Hz. Peygamber aleyhisselatu vesselamın Kutlu Doğumunu idrak ediyor. Özellikle çatışma ve kaos haberleriyle tanıtılan Doğu ve Güneydoğu’da böyle manzaraların yansıması halkın öz değerlerine dönüşü olarak değerlendirilirken basın ve medyanın yüzbinlerin katıldığı etkinlikleri görmezden gelmesi ise düşündürücü bulunuyor. İşte etkinliği organize edenlerin ve sosyologların dilinden Kutlu Doğum etkinliklerinin kodları…
BASIN DEVASA ETKİNLİKLERİ GÖRMEZDEN GELDİ
Peygamber Sevdalıları Platformu Genel Koordinatörü Av. Abdulgani Orhan, bu yıl düzenledikleri dördüncü mevlid etkinliklerine halkın büyük ilgi gösterdiğini belirterek yoğun programlardan bazı ilçe ve köylerin etkinlik taleplerine de yetişemediklerini söyledi. Özellikle il merkezlerinde düzenlenen etkinliklere yüzbinlerin katıldığını vurgulayan Orhan, etkinliklerin basına yansımamasına tepki göstererek şunları söyledi: “Başta muhafazakâr medya olmak üzere Türkiye medyasının hiçbir kuruluşu bu etkinlikleri haber yapmaması doğal olarak kafalarda soru işaretleri bırakıyor. Örneğin geçen hafta Batman’da, Batman tarihinde görülmeyen ve yüzbinlerin katıldığı bir mevlid programı düzenlendi. Ancak basın-medya bu programla ilgili bir tek satır yayınlamadı. Adeta kör, sağır ve dilsizi oynadılar.”
Basının düzenledikleri etkinliklere yer vermemesinin manidar olduğunu belirten Orhan, ancak bu duruma fazla önem vermediklerini anlattı. Orhan, “Biz bunlarla uğraşmıyoruz, bunları düşünmüyoruz bile. Bize düşen; Resulullah (sav)’ı anmak, bununla ilgili etkinlikler düzenlemek ve Allah’ın rızasını kazanmaktır. Netice itibariyle Allah’u Teâlâ görüyor ve biliyor. Bu bizim için yeterli. Ayrıca halkımız da görüyor ve etkinliklere büyük teveccüh ediyor” diye konuştu.
KÜRT HALKI KÖKLERİNE BAĞLIDIR
Kutlu Doğum etkinliklerine yüzbinlerce kişinin katılmasını bölge halkının kendi köklerine bağlılığı olarak değerlendiren Sosyolog Yasin Aktay, “Kutlu Doğum etkinliklerine olan katılım Kürt ve Güneydoğu halkının kendi köklerine ne kadar bağlı olduğunu gösteriyor” dedi.
Güneydoğu denilince belli bir örgütün bloke ettiği siyasetin, sivil toplumun ve her şeyini bloke etmiş bir bölgenin akla geldiğini belirten Yasin Aktay, bölgede sanki başka insanlar yokmuş gibi yansıtılmaya çalışıldığını söyledi.
İSLAM KÜRTLERİN ASLİ KİMLİĞİDİR
Kürtlerin İslami kimliğinin yok sayılamayacağının altını çizen Aktay, “Kürtlerin bin 200, bin 300 yıllık Müslümanlaşma süreci yok sayılamaz. Bu esas, Kürtlerin asli kimliği haline gelmiştir. Bölgeyi iyi bilen insanlar, Müslümanlıkla Kürtlüğün ne kadar iç içe olduğunu çok iyi biliyor. Muhtemelen Kürt halkının son zamanlarda Peygamber sevdasına bu kadar çok rağbet ediyor olması belki de bu tür kimlik arayışlarıyla Kürtlere giydirilmeye çalışılan kimliğe karşı sessiz sedasız bir tepki olarak anlaşılabilir. Kürt halkı kendi kimliğini Müslümanlığıyla ve Peygamber sevdasıyla ifade etmektedir.”
KÜRT KİMLİĞİ MÜSLÜMANLIKTAN KOPARILAMAZ
Aktay, asimilasyonun sadece dil üzerinden yapılan bir olgu olmadığını belirterek sözlerine şöyle devam etti: “İnsanların dini anlayışları ve zihniyetleri üzerinde yaptığınız etkiyle onları yeterince asimile etmiş oluyorsunuz. Kürt halkının en asli özelliği nedir diye sorarsanız, en asli özelliği Müslüman olmasıdır. Dolayısıyla Kürt kimliği Müslümanlıktan koparılabilecek bir kimlik değildir. Müslüman kimliği, Kürt kimliği ile özdeş olan bir kimliktir. Ayrıca örgütün bu özelliğinden Kürtleri soyutlayarak güya daha asli bir kimliğe dönüştürmek adına Kürtlere yeni bir dinsel köken icat etme adına İslam’la bağları koparılmaya çalışılıyor. Bugün Kürtler üzerinde böyle bir plan da uygulanmaya çalışılıyor”
KUTLU DOĞUMLAR BÖLGEDE EZBER BOZUYOR
Yüzbinlerce kişinin katıldığı etkinliklerin basında yer almamasını da değerlendiren Aktay, şunları söyledi: “Haberin radarı olağan dışı yanlış bir şey olduğu zaman ortaya çıkıyor. Ancak burada asayiş problemi olmasa bile bu tür etkinlikler dikkat çekici bir şeydir. Hem haberinin yapılması hem de üzerinde durulması gerekiyor. Bu sosyolojik bir vakadır. Bunun üzerinde durulması gerekiyor. Bunu görmemek basının bu konudaki kötü niyetini gösteriyor. Medyanın belli bir kısmı bu vakadan bunun Güneydoğudaki ezberleri bozuyor olmasından çok da hoşnut değil belli ki. O ezber kimilerini daha fazla mutlu ediyor.”
PEYGAMBER SEVGİSİ YÜREKLERE NÜFUZ ETMİŞ
Peygamber sevgisinin bölge halkının yüreğine nüfuz etmiş bir sevgi olduğunu belirten Sosyolog Mazhar Bağlı, bundan dolayı Hz Peygamber için düzenlenen etkinliklere halkın yoğun ilgi gösterdiğini belirtti. Bağlı, “Urfa’da düzenlenen Kutlu Doğum etkinliğine katıldım. Çok zengin bir kutlama etkinliğiydi. Bu tür etkinlikler ve halkın ilgisi gerçekten var olan bir şeydir. Bunu sosyolojik olarak dile getirdiğimizde insanlar bunu abarttığımızı düşünüyorlar. Danimarka’da Peygamber Efendimize yapılan hakaretten sonra Diyarbakır’da yapılan ve yüzbinlerce kişinin katıldığı Peygambere Saygı Mitingi, hürmetin bir ifadesiydi. Peygamber Efendimize karşı bir sevginin olduğunu bunu derinlere nüfuz eden bir sevginin olduğunu açık bir şekilde gösterdi” dedi.
Bu tür etkinlikleri birilerinin hazmedemediğini ifade eden Bağlı, şunları söyledi: “Bu durum tabi hem statükocuların hem de örgütün hazmetmediği bir durumdur. Her ikisinin yapmak istediklerini politik olarak engelleyen bir şey. Onun için böyle bir şey yokmuş gibi her zaman görmezden geliyorlar. Ama buna rağmen Kutlu Doğum etkinlikleri yapıldığı zaman bölgedeki insanlar etkinliklere yoğun ilgi gösteriyor”
İSLAMİ BASIN REKABET DUYGUSU GÜDÜYOR
Etkinliklerin özellikle İslami basına yansımamasını rekabet duygusu ile açıklayan Bağlı, bu yaklaşımın yanlış olduğunu belirtti. Bağlı, “Medyanın bu konuda cehaleti çok derindir. Hem cehalet var hem de bu tür etkinliklerin ve çabaların görülmesini istemeyenler de var. Dinden, imandan, Hazreti Peygamberin sevgisinden haberdar olmayan bir medya var. Bir cehalet durumu söz konusu. Bir de görmemezlikten gelme durumu da var. İslami medya da bunu görmüyor. Bunu bir rekabet olarak görüyorlar. Birbirlerinin alanını işgal etmiş gibi bakıyorlar. Bu doğru bir davranış değil. Herkes için yüreğimizde bir sevgi bağı oluşturabiliriz, diye bakmıyorlar maalesef. Varsa yoksa “Benim dediğim olsun, benim dediğim daha kuşatıcı olsun.” Bu, İslam’ın evrenselliğine uymaz. Evrensellik iddiasında olan, böyle bir mesaj içeren ilahi duygu çoğu zaman kolay yorumlanabilir bir tarafının olması gerekiyor. Bu, işin evrenselliğinin temel kriterlerinden birisidir. Ama böyle bakılmıyor bazen. İnşallah bundan sonra bu konuda daha hassas davranırlar diye umut ediyorum” ifadelerini kullandı.