DİYARBAKIR - Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde gerçekleştirilen konferans, Hüseyin Ortakuz'un okuduğu Kur'an-ı Kerim tilaveti ve Arif Çelen'in Kürtçe ve Türkçe meallerini okumasıyla başladı. Daha sonra sunumunu yapmak üzere Abdulhakim Beyazyüz kürsüye davet edildi.

Vahiy İnsanın Anlam Arayışına Verilen Cevaptır
Konuşmasında Beyazyüz, insanlığın en eski zamanlardan beri varlığın anlam ve gayesi üzerine kafa yorduğunu ve ben kimim? Nereden geldim? Niçin geldim? Hayatın bir anlamı var mı? Sorularına cevap bulmaya çalıştığını belirti. Yüce Allah'ın bu anlam arayışında insanı yalnız bırakmayarak soruların cevabın kullarına vahiyle bildirmek suretiyle ikramda bulunduğunu ve gerçekte ilahi dinlerin bu aranılan soruların cevaplarından ibaret olduğunu hatırlattı.

Peygamberler Ulûhiyetin Özelliklerini Taşımazlar
Daha sonra Beyazyüz şunları söyledi; "Bu nedenle insanlığa gönderilen resullerin anlaşılması konusu büyük bir öneme haizdir. Resullerin doğru anlaşılması ise ancak Kur'an-ı Kerimin, resulleri tanıtma tarzının merkeze alınmasıyla mümkündür. Her şeyden önce resullerin sağlıklı bir şekilde bilinmesi ancak Allah'ın doğru bir şekilde tanınmasıyla mümkündür. Zira Allah tarafından ortaya konan resulün hayatından da anlaşılacağı gibi resuller başkasının değil Allah'ın elçileridirler."

Ulûhiyetin özelliklerine kısaca değinen ve resullerin bu özelliklerden hiçbirine sahip olmadıklarının altınını çizen Beyazyüz; "peygamberler gaybı bilmezler; kendilerine bile zarar veya fayda sağlamaya güç yetirmezler; kısacası beşer olmanın tüm eksiklik ve zaaflarına sahiptirler. Çünkü onlar beşerdirler. Yüce Allah insanlara özellikle bir beşer göndermeyi dilemiştir ki, insanlar ondan kendileri için bazı dersler çıkarabilsinler. Zaten Allah "peygamber sizin üzerinize şahid olsun(Allah'ın istediği kul tipi modeli olsun), siz de insanlar üzerine şahidler olasınız diye." buyurarak bu tercihinin nedenini ifade buyurmuştur.

Peygamber'e (s.a.v.) Yapılan haksızlık!
Bu nedenle; Allah Resulünün beşeri boyutu, örnek alınabilmesi için zorunlu bir duruma işaret eder. Bundan dolayı sözüm ona, O'nu yüceltmek için, beşer olmadan kaynaklı özelliklerinden çıkarmak; hem Hz. Muhammed'e (s.a.v.) haksızlık hem de insanlığa yapılan en büyük zulümdür. Örneğin; mazlumun hakkını talep eden ve Mekkeli müşriklerden alan Resulullah'ın bunu yaparken omzunda iki canavarla desteklenerek bunu yaptığını rivayet edenler, ortada örnek alınacak bir şey bırakmadıklarının farkındalar mı? Aynı şekilde, göksü yarılan ve içerisinde kötülüğe sevk eden et parçası çıkarılan bir peygamber algısı, kötülüğe sevk eden et parçalarıyla ortada duran insanlara nasıl bir örnek oluşturabilir? Bu sebeple Hz. Muhammed'in değeri, onun bizden hiç farklı olmamasına karşın, vahyin somutlaşmış bir örnekliği olmayı başarmasında ve biz insanlara da aynı şeyi başarabileceğimizi göstermesinde yatar." dedi.

Bizim İçin Çok Güzel Örnektir
Adalette, vefada, nimetlerin paylaşımında zirveyi yakalayan Hz. Peygamber'in (s.a.v.) örnekliğine ihtiyacımızın olduğunu belirten Beyazyüz, "işte Hz. Muhammed (s.av.) bizim fıtratımıza sahip olduğu halde Allah'la, insanla, eşyayla en mükemmel bir denge içinde ilişkiler geliştirebilmesi nedeniyle elleri, ayakları öpülesi bir önderdir. Fakirliğin zillete, zenginliğin azgınlığa sevk edemediği; adalette, vefada, nimetlerin paylaşımında zirveyi yakaladığı için onda bizim için çok güzel örneklikler vardır. Barışın en büyük taraftarı, savaşların kahramanı olduğu için hayran kalınmaya, örnek alınmaya layıktır" şeklinde konuştu. (M. Salih Keskin - İLKHA)