Kerbela olayının yıl dönümünün bir ayrıştırma ve bir taraf oluşturmaya sebep olmaması gerektiğini söyleyen Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Çelik, yeni Kerbelaların yaşanmaması için ders çıkarılması gerektiğini ifade etti.
Muharrem ayının önemi ve Muharrem ayının 10'ncu günü olan aşura gününde gerçekleşen olaylar ile ilgili açıklamalarda bulunan Çelik, Müslümanların bu ay içinde meydana gelen olaylardan özellikle de Kerbela olayından ders çıkartmaları gerektiğini söyledi.
İslam alemi 20 Eylül Perşembe günü Hazreti Hüseyin ve 72 yareninin Kerbela'da Yezit tarafından şehid edildiği Muharrem ayının 10'uncu günü olan aşura gününü idrak edecek.
Aşura günü ile ilgili İLKHA'ya değerlendirmelerde bulunan Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Çelik, bu tür günlerin gelenekselleşmeden ziyade bir ibret nazarıyla ve ders alma düşüncesiyle değerlendirilmesini tavsiye etti.
"Kerbela'nın yıldönümünü yaşıyoruz"
Muharrem ayının 10'ncu gününün İslam tarihi açısından önemli gelişmeleri simgelediğini ifade eden Çelik, "Bir Kerbela hadisesi var. Hepimizin içini burkan ve aşuranın onuncu günü Hazreti Peygamber Efendimizin 'Cennet reyhanlarıdır' diye ifade ettiği ve 'Kim cennetlik birini görmek Hazreti Hüseyin'e baksın' dediği gerçekten zaman zaman da minderden inerek koşarak ağlayarak kendisine doğru gelen torunları Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin efendilerimizin kucak açtığı, ciğer pareleri ehlibeyt fertleri maalesef kör çekişmenin, kör inadın, insanların birbirlerini dinlememesinin, anlamamasının, maalesef üç günlük dünya hükümranlığı için bize acılar bırakan hadiselerde meydana geldiği gündür. Bizler aynı zamanda Kerbela'nın da yıldönümünü yaşıyoruz."dedi.
Kerbela faciasının yıl dönümünün bir ayrıştırma ve bir taraf oluşturmaya sebep olmaması gerektiğini belirten Çelik, "Bu tarihte bir kör dövüştür. Bizim gönlümüzde bu tür acıların bizden sonraki nesillere yine konu, gözyaşı, yürek sızısı olacak hadiselerin bırakılmaması için 'Kerbela neden oldu?' Ne yapsak olmazdı?' diye araştırmamız ve esasen aramızda oturup bunu konuşmamız lazım. Kerbela bir tarafın gözyaşı diğer tarafının sevinci midir? Böyle bir şey söz konusu olabilir mi? Türkiye'de hangi Müslüman mezhebi, meşrebi, dergahı ve tekkesi ne olursa olsun böyle bir günde gülüyor veya seviniyor olması mümkün müdür? Onun için bu kör dövüşün yüreğimize yüzyıllardan beri yerleştirdiği bu sızıyı eğer biz gelecek nesillerimize bir daha yeni hadiselerle ve yeni ayrışmalarla bırakmak istemiyorsak, konuşarak, istişare ederek, dinleyerek, birbirimize yaklaşarak, birbirimizle oturup konuşarak eğer problemlerimiz varsa çözmemiz lazım. Yani tarihi bir hadiseyi bundan 1400 yıl önce meydana gelmiş bir hadise yeni acılar getirmemelidir. Yeni ayrışmalar getirmemelidir." ifadelerini kullandı.
Çelik, yeni Kerbela olaylarının yaşanmaması için Müslümanların bu tür olaylardan bir ders çıkartması gerektiğinin altını çizerek, tarihi olaylar üzerinden yeni ayrılıkların çıkartılmasının akıl karı olmadığını belirterek, şunları söyledi:
"Nasıl birlik, beraberlik içerisinde hareket ederiz. Bizden sonraki nesillere yeni Kerbelalar, yeni acılar gözyaşları, yürek sızılarını aktarmayız. Bu hadiseleri yorumlamadan, tefsir etmeden, anlamadan veya etmeden yeni ayrılıklar çıkartmak akıl karı değildir. Aşura, Kerbela bizim birbirimizi dinleme, anlama, oturup istişare etme, fedakarlık dersi ve sevgi saygı dersi veren, hak hukuk dersi veren bir gün olarak değerlendirilmelidir. Tüm bu günler içersinde de toplumumuzun her şeyin hakkını vermeye çalıştığını düşünüyorum. Kerbela'nın acısını hakkını da, Ehlibeyt'in hakkını da ve bugün biz 'Ehlibeyt' denilince elimiz kalbimizde gider. Namazda Peygamber Efendimiz ile birlikte ehlibeyte selam göndeririz. Hangi Müslüman namazda selat ve selam getirmez ki? Hangi Müslüman Hazreti Hüseyin'den de 'Seyyidlerin Serdarı' diye bahsetmez. Onlar cennet gençleridir, reyhanlarıdır. Peygamber Efendimizin ciğerleridir. Bütün bunlar denilirken tarihi bir olay bize ayrışmanın değil birleşmenin, nefretin değil sevginin ve herkesin kendi başına buyruk olarak kendi burnu doğrultusunda değil dinlemenin, istişare etmenin, oturup konuşmanın kapılarını yollarını açmalı ve dersleri vermelidir."
Kerbalayı ibret nazarıyla değerlendirmemiz lazım
"Bu günleri gelenekselleşmeden ziyade bir ibret nazarıyla, ders alma düşüncesiyle değerlendirmemiz lazım" diyen Çelik, "Muharrem ayı, Aşura günü' dediğimiz Muharrem'in onuncu günü Hazreti Nuh'un (Aleyhisselam)'dan bu yana ve daha sonraki dönemlerde kutlanmıştır. Hazreti Nuh'un (Aleyhisselam) gemisinin karaya oturduğu gündür. Bizdeki 'Aşure tatlısı' dediğimiz aşure yemeğinin de bütün kalan erzakların birbirine karıştırılarak bir bereket dilenmesi, Bir parça ondan bir parça diğerinden ortaya ihtiyacı giderecek gıda maddesi çıkarılması açısından önemsemek lazım. Burada bile bir yardımlaşma ve dayanışma görüyoruz. Burada konu sadece bir 'Aşure tatlısı' yapmak değildir, olmamalıdır. Değişik mezheplerden, dergahlardan, farklı fikirdeki insanların bir araya gelişine toplumsal tatlı katmalıyız, bir birliktelik çıkartmalıyız. Bir birlikteliğin, beraberliğin beraber yaşama huzuru çıkartmalıyız."şeklinde konuştu.
Çelik, Peygamber Efendimizin Medine'ye geldiğinde aşura günü Yahudilerin oruç tuttuğunu görünce Müslümanlara da 'Onlara benzemeyin Muharrem ayının 9, 10 ve 11'inci günlerinde oruç tutun' diye tavsiyede bulunduğunu hatırlattı. (İbrahim Koçyiğit - İLKHA)