Emrah Tel / İstanbul
 
BEKLENEN SONUÇ
Gelişmelerin sevindirici olduğunu ifade eden 28 Şubat mağdurlarından dönemin Refah Partisi Milletvekili Şevki Yılmaz, “Kuyu kazan kuyuya düşer. Arapça ‘kapıları çalanların kapısı çalınır’ diye bir atasözü vardır. Bu beklenen bir sonuçtu. Çünkü Türkiye başka şekilde ayağa kalkamazdı. Türkiye’nin ayağındaki prangalar çözülüyor. İnşallah bu yanlışa hamallık yapanlar pişman olurlar” dedi.

28 Şubat Postmodern darbe aktörlerine yönelik gözaltı ve tutuklamalar devam ediyor. 31 kişinin gözaltına alındığı operasyonun 1. dalgasında, aralarında baş aktör Çevik Bir’in de olduğu 18 kişi tutuklandı. Operasyonların Perşembe sabahı yapılan ikinci ayağında ise 7 il 12 ayrı adrese baskın yapıldı. Özel Yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği, 28 Şubat soruşturması kapsamında 12 kişi hakkında gözaltı kararı bulunduğunu bildirdi. Açıklamada dördü muvazzaf, 8’i emekli toplam 12 şüpheli ile ilgili soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısı tarafından gözaltı kararı verildiği belirtildi. Yargılamaların sevindirici olduğunu dile getiren 28 Şubat darbesi mağdurları, operasyonların darbenin sadece askeri ayağına yönelik kalmaması gerektiğini belirtti. Mağdurlar, darbe sürecinde darbecilerle işbirliği içerisinde olan medya, STK, siyasi ve iş adamlarının da bir an önce soruşturmaya dâhil edilmelerini istediler.

İLAHİ ADALET TECELLİ EDİYOR
28 Şubat soruşturmasına ilahi adaletin bir tecellisi olarak değerlendiren dönemin mağdurlarından Gazeteci Yazar Nurettin Şirin, “Bugün yaşanan süreç ile 28 Şubat süreci arasında şekilsel benzerlikler var. Ben, Sincan’daki Kudüs Günü etkinliği nedeniyle İstanbul’dan alınıp Ankara Terörle Mücadele Şubesine götürüldüm. Sorgulanmadan sonra nöbetçi mahkeme tarafından tutuklanarak Ulucanlar F tipi Kapalı Cezaevine gönderildim. Çevik Bir de İstanbul’dan alınarak Ankara Terörle Mücadele Şubesine götürüldü ve nöbetçi mahkeme tarafından tutuklanarak etkinliğin yapıldığı Sincan’da cezaevine gönderildi. Yani şekilsel benzerlikler bile tek başına bu ilahi adaleti yansıtmaya yeterli” dedi. 

TÜM DARBECİLER VE İŞ BİRLİKÇİLERİ YARGILANMALI

Darbenin tamamen dış güçlerin etkisiyle yapıldığına dikkat çeken Şirin, “Çevik Bir, on yıl önce yazdığı bir yazıda aslında 28 Şubat’ın israilin çıkarları adına gerçekleştirildiğini, Türkiye ve israil arasında oluşturulan yeni bir eksen için bu işin yapıldığına dair yazı yazmıştı. Yazıyı yazdığında kendinden çok emindi çünkü ‘bu darbe bin yıl sürecek’ diyordu. 15 yıl sonra ise terör sanığı suçlamasıyla cezaevinde. Şunu da ifade etmek istiyorum ki, kırsal alanlarda büyük kayalar olur. Bu kayalardan birilerini yerinden sarsmaya başlarsanız, altından yılanlar, akrepler, zehirli haşereler çıkar. 28 Şubat süreci de büyük bir kaya gibidir. Bu sarsıldığında altından, Washington, Tel Aviv, siyonistler ve onların bütün yaygın, bir anlamda Türkiye’nin mukadderatına müdahale eden güdümlü tüm kurum, organ, güçlerin de kirli yüzleri görülecek diye düşünüyorum. Çünkü 28 Şubat bir suç ise bu suç üç şekilde ortaya çıktı: Birincisi, bu suçu azmettirenler yani Amerika ve Tel Aviv, ikincisi suçu işleyenler yani cuntacılar, üçüncüsü ise suçun suç ortakları; medya, iş adamları, bazı dernekler, vakıflar, sendika ve partiler. Ve neticede bunların da bu suçtan dolayı adları konmalı, dosyaları hazırlanmalı ve yargılanmalıdırlar” şeklinde konuştu. 

MÜSLÜMANLARIN ‘AH’LARI SEMAYA ULAŞTI
28 Şubat darbesinde tüm Müslümanların mağdur olduğunu dile getiren Şirin “28 Şubat sürecinin o kadar çok mazlumları var ki, haksız gözaltılar, cezaevleri, sorgulamalar, işkenceler, mahkûmiyetler, mağduriyetler oldu. Bunlar, gecesinde gündüzlerinde secdelerinde hep ‘ah’ ediyorlardı ve bu ‘ah’lar semaya yükseliyordu ve bu ‘ah’ ile Allah subhane teala arasında bir perde yoktu. Mağdur olan bütün Müslümanlar olarak namazlarımızda ‘Ey hesapları tez gören Allah’ım, bu zalimlerden hesabımızı sen al’ diye dua ederdik. Allah’ın külli mukadderatı içerisinde bu siyonist işbirlikçilerin zindana girdiklerini görüyoruz. Bunu bazılarının yaptığı gibi ‘Türkiye İslam’ın elinde bir ülkeye dönüştü’ değerlendirmeleri içerisinde söylemiyorum. Türkiye’de artık ilahi bir nizamın varlığını da ileri sürmüyorum. Ama Allah, adaletini bir takım vesileler üzerine tecelli ettirir ki Türkiye’de yaşanan gelişmeleri adaletinin tecellisine bir vesile kılmıştır. Bunların dini, ideolojik ve akidevi durumu ayrı bir konu” dedi.

İNTİKAMIMIZ KUDÜS`ÜN ÖZGÜRLÜĞÜ OLACAK
Yargılamaların siyonizme karşı mücadele sürecinde bir merhale olduğunu dile getiren Şirin;  siyonistler 28 Şubat’tan 10 yıl sonra Güney Lübnan’da tarihlerinin en büyük yenilgisini tattılar. siyonistlerin aldığı yenilgi aslında 28 Şubatın da bir hesabıydı. Ama bize göre asıl cevap denizden nehre kadar Siyonistlerin temizlenmesiyle olacak ve ne zaman ki Kudüs özgürleşirse o zaman 28 Şubat’ın intikamı alındı diyeceğiz” ifadelerini kullandı.    
 
28 ŞUBAT DİNE AÇILAN  BİR SAVAŞTI
Gelişmelerin sevindirici olduğunu ifade eden 28 Şubat mağdurlarından dönemin Refah Partisi Milletvekili Şevki Yılmaz, “Kuyu kazan kuyuya düşer. Arapça ‘Men dakka dukka/kapıları çalanların kapısı çalınır’ diye bir atasözü vardır. Bu beklenen bir sonuçtu. Çünkü Türkiye başka şekilde ayağa kalkamazdı. Türkiye’nin ayağındaki prangalar çözülüyor. İnşallah bu yanlışa hamallık yapanlar pişman olurlar” dedi. Darbelerin sömürülen ülkelerde meydana geldiğine dikkat çeken Yılmaz, davaya müdahil olmayacağını belirterek, “Sömüren ülkeler, sömürdükleri ülkelerin kullandıkları yönetimlerini millet tarafından tasfiyesine tahammül edemezler. Kâhyalarının yerine millet geldiği zaman derhal sivri gücü harekete geçirirler. Şimdi ise milletin Sivil iradesini sivri güçle yok etmeye çalışanların acı ibretli sonunu üzülerek izliyoruz. Sevinerek değil. Çünkü şahsi bir alacak verecek davası olmadığı için intikam hırsıyla bakamayız. Vatanla, ülkeyle aralarındaki dava, onun da ötesinde yaratıcımız, yaşatıcımız, yöneticimiz olan Allah’la aralarındaki davadır. Onun için de müdahil olmuyorum, aralarına da giremem. Çünkü 28 Şubat’ın bütün maddeleri din ile savaştır. Komünist, ateist ilkeleri bu ülkeye dikta etmeye kalktılar. Bunu da laiklik ve Atatürkçülük kılıfı altında gerçeklikleştirdiler. Tabi Allah’a savaş açarsan bu şekilde belin kırılır” şeklinde konuştu. Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü; “Bu milattır. Çağ kapayıp çağ açmaktır. Osmanlıyı yıkan zihniyet şimdi hesap veriyor. Bunlar sadece Türkiye düşmanı değil Osmanlıyı da yıkan ağaç kurtlarıdır. Hâkimiyet kayıtsız şartsız yeryüzünde Allah’a aittir. Allah’ın tüm kullarına verdiği insanca yaşama, özgürce inanma alın terleriyle rızıklandırma, özgürlüklerini gasp etmeye çalışan despot yönetimlerin baskılarına karşı bir milat olacak.”

DIŞ BAĞLANTILAR DA ORTAYA ÇIKACAKTIR

28 Şubat darbecilerinin yargılanmalarıyla halkın vicdanında cevap bekleyen bir olayın gerçekleştiğini belirten Gazeteci Yazar Oya Akgönenç, “geçmişle yüzleşme süreci içerisinde diğer darbeler ele alınmıştır. Bu süreçte 28 Şubat’ın da dışarıda bırakılması pek düşünülemez. Ayrıca bu kadar büyük haksızlıkları yapan ve yıllardır karşılığını görmeyen gruplar, tam anlamıyla 60 yıldır bu veya buna benzer olaylar kendisini tekrarlamıştır. Bunun sonucunda bu kişilerin de adalet önünde hesap vermeleri uygun ve toplumun yıllardır beklediği bir durumdur. Bundan sonraki aşama delillere, olaylara, o dönem yaşayan kişilerin ifadelerine yani hep müspet delillere dayanarak yapılmalı. Burada adaletin olması için soruşturmanın şeffaf olarak yürütülmesi gerekir” dedi.

28 Şubat soruşturmasıyla beraber darbelerin dış bağlantılarının da ortaya çıkacağını dile getiren Akgönenç, “Mahkemede bu açıkça söylenmese bile kimsenin şüphesi olmayacak şekilde bazı deliller ve bağlantılar ortaya çıkacak. Artık bundan sonraki süreç siyasi bir süreçtir. İleride bu şekilde davranacak olanlar da ikinci kez düşünmek zorunda kalacaklar. Tabi bunu da hatırlayalım ki küresel dengeler de değişiyor. Dış güçler darbelerle müdahalenin eskisi gibi kolay olmadığını veya eskisi kadar etkin olmadığını da fark ediyorlar. Dolayısıyla bu değişikliliğin de burada etkisi görünmektedir” şeklinde konuştu.