Mustafa Karakaş/Haberyorum
"Suudi Arabistan, Esed rejiminin Suriye'de halka uyguladığı tehcir politikasının durdurulması için uluslararası camiaya çağrıda bulundu." haberini okuduğumda herhalde devlet olmanın şartlarından biri oldu bu çağrıda bulunma işi diye düşündüm.
Suudi Arabistan'ın Birleşmiş Milletler (BM) temsilcisi Abdulaziz el-Vasıl, Cenevre'deki BM İnsan Hakları Konseyinde konuşmuş. Konuşmasında Suriye'deki krizin siyasi yollarla çözümü konusunda ülkesinin tavrının netliğinden bahsetmiş, tabi oturumda birileri çıkıp Mısır darbesindeki tutumlarından bahsetseydi ya da Yemen`deki bombardımanı gündem etseydi büyük ihtimal konuşma yarım kalırdı. Konuşmasını kesen olmadığı için son sürat devam etmiş Vasıl…
İdlib`i kastederek Suriye'de kısa bir dönemde 1 milyondan fazla kişinin yerlerinden edilmesinin, ülkenin demografik yapısını değiştirmeyi amaçlayan kasıtlı bir tehcir politikası olduğunu ifade buyurmuş ve uluslararası camiayı tedbir almaya davet etmiş.
Ortada 1 milyondan fazla Suriyeli için risk var mı? Elbette var.
Yani Suud temsilcisi söylediklerinin bir kısmında haklı… Haklı ama inandırıcı değil! Neden? Çünkü Esed`in yaptığının aynısını o da Yemen`de yapıyor.
Suriye`de siyasi çözüm istiyoruz sözlerinin ne kadar büyük bir yalan olduğunun delili Suud`un yakın tarihidir. Mısır`daki cuntayı finanse edenlerin, darbecilerin postallarını cilalayanların başka bir ülkede siyasal çözümden bahsetmesi ne kadar gerçekçidir acaba!!!
Başka inanç gruplarına tehcir uygulayanların, dahası başka ülkeleri de tehcir uygulamaya davet edenlerin başka bir yerdeki tehcirden ya da tehcir ihtimalinden üzüntü duyması ne mümkündür.
Şüphesiz Cenevre`deki konuşmada Krallık temsilcisi yerine konuşan Papua Yeni Gine temsilcisi olsaydı sözcükler vicdanlara daha fazla temas ederdi. Yemende bir deri bir kemik kalmış çocuklara bile merhamet göstermeyen bir rejimin Suriye`nin İdlib şehrindeki insanları düşünüyor rolü oynaması ne kadar çirkin bir oyun.
Kuşkusuz iki eli kanda olanların iki eli kanda olan başka birilerini eleştirmesi ancak ahlak yetersizliği ile açıklanabilir.