Üsküdar Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, 12 Eylül darbesinin dış güçler tarafından desteklendiğini belirterek, "Bütün askeri darbeler dış desteklidir. Hiçbiri, sadece iç dinamiklerle hareket etmez. Dünyadaki bütün askeri darbeler için aynı şeyi söyleyebilirim. Türkiye'de olmuş ve olabilecek bütün askeri darbeler dış desteklidir." dedi.

Prof. Dr. Arıboğan, Türkiye'de 12 Eylül 1980'de gerçekleşen darbenin ekonomik, siyasi arka planını ve darbeyi değerlendirdi.

Arıboğan, ülkede yaşanan ekonomik ve siyasi sıkıntıların, ABD'nin, Kıbrıs müdahalesi sonrası Türkiye'ye uyguladığı ekonomik ambargonun, darbe sürecini hızlandırdığını söyledi.

ABD'nin, Kıbrıs müdahalesi sonrası Türkiye'nin Sovyetler Birliği'ne yakın bir politika uygulayabileceğinden endişe ettiğini vurgulayan Arıboğan, şunları kaydetti:

"Ecevit hükümetlerine karşı olumsuz bir tutum olduğu gibi Erbakan öncülüğünde şekillenen Türkiye'deki İslamcı düşünceye ve İslami siyasete karşı da tavrı vardı. Çünkü bir yandan 1979'da Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgali, bir yandan da İran devrimi söz konusu olmuştu. Yani uluslararası ortamda, Amerikalıları ve onların egemenliğini zedeleyebilecek, endişe verici gelişmeler vardı. Türkiye'nin de bu gelişmelerin bir parçası olabileceğinden çok endişe duymaya başlamışlardı ve silah ambargosunun yeterli olmadığını görüp, ekonomik birtakım zorlamalara da giriştiler."

"12 Eylül öncesi ciddi bir siyasi istikrarsızlık vardı"

Prof. Dr. Arıboğan, 12 Eylül öncesi, Türkiye'nin özellikle petrol ve türevi ürünlerin ithalatında çok ciddi sıkıntılar yaşamaya başladığını hatırlatarak, askeri darbenin sonrasında, Türkiye'nin, Batı kapitalist sistemiyle bütünleşmesinin söz konusu olduğunu ifade etti.

12 Eylül öncesi ciddi bir siyasi istikrarsızlığın olduğunu dile getiren Arıboğan, şöyle konuştu:

"Cumhurbaşkanının seçilmesine kadar problemler ortaya çıkmaya başlamıştı. Ciddi bir stabilite söz konusu değildi. Asker, Türkiye'nin uçurumun kenarına gittiğini düşünüyordu böylece darbenin en önemli ayaklarından biri de tamamlanmış oldu. Yani siyasi istikrarsızlık ve güvensizlik, ekonomik problemler ve uluslararası konjonktürde meydana gelen değişimler. Sovyetler Birliği'nin ciddi bir atağa kalkması ve İran'da gerçekleşen devrim, Amerika Birleşik Devletleri'ni (ABD) böyle bir askeri darbeyi desteklemek, organize etmek yönünde hareketlendirmişti."

Askeri darbelerin aslında ABD'nin uluslararası politika envanterinde kullandığı enstrümanlardan biri olduğunu ve halen kullandığını anlatan Arıboğan, bunu beğenmediği yönetimleri değiştirmek için hazırda tuttuğu askeri yapılar kanalıyla yaptığını söyledi.

"Türkiye bir uçurumun kenarına bilerek getirilmiştir"

Deniz Ülke Arıboğan, bunun sadece Amerika Birleşik Devletleri'ne mahsus bir husus olmadığına dikkati çekerek, sözlerine şöyle devam etti:

"Türk ordusu nihai noktada NATO'nun bir parçası, bir NATO ordusu. Gerçekten de 12 Eylül askeri darbesi çok net bir biçimde dış dünya tarafından desteklenmiş, 12 Eylül öncesi provoke edilmiş ve Türkiye bir uçurumun kenarına gerçekten bilerek getirilmiştir. Halkın askeri darbenin ertesi günü çok derin ve ciddi bir ferahlama duygusuyla uyandığını kabul edelim. Çünkü o dönemlerde insanlar, çocuklarının ölümünden endişe ediyorlardı. Büyük bir güvenlik problemi vardı ve 5 bin civarında insan hayatını kaybetmişti.

Sokaklar yaşanabilir gibi değildi. İnsanlar işlerini kaybediyorlardı, ekonomik problemler vardı. Askeri darbenin gerçekleşmesinin hemen ardından kimsenin de çok eleştirel baktığını düşünmüyorum. Zaten askeri darbe anayasası da yüksek bir oranla onaylanmıştı. Darbe öncesinin ruh hali bilinçli olarak şekillendirilmişti. Toplumsal psikolojiyi bilen, yönlendirebilen, istihbarat teşkilatları tarafından toplum buna hazır hale getirilmişti. Çok net bir biçimde dış destekli bir darbe olduğunu söyleyebilirim. Şunu da söyleyeyim, bütün askeri darbeler dış desteklidir. Hiçbiri sadece iç dinamiklerle hareket etmez. Dünyadaki bütün askeri darbeler için aynı şeyi söyleyebilirim. Dış destekli bir darbedir. Türkiye'de olmuş ve olabilecek bütün askeri darbeler dış desteklidir."

"Çok güçlü, köklü bir yapımız olduğunu düşünüyorum"

Askeri darbelerin hiçbir zaman bir çözüm olmadığına vurgu yapan Arıboğan, "Bazı sorunları çözmüş olabilir o dönemlerde ama sonrasında yarattığı sorunlar çok daha çözümsüz, çok daha derin problemler ortaya çıkartıyor." dedi.

Arıboğan, Türkiye'nin demokratik kültürü benimseyerek her şeyi, her türlü sorunu bu demokratik araçlar yoluyla çözmeye çalışmasının çok önemli olduğunu kaydederek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Çok güçlü, köklü bir yapımız olduğunu düşünüyorum. Gelir geçer zor dönemlerimiz olabilir, daha otoriter yönetimlerin, daha ciddi güvenlik problemler söz konusu olabilir ama şunu hiç unutmamak lazım; birinci öngörümüz doğruysa, yani bütün askeri darbeler eğer gerçekten dış kaynaklı olarak yapılıyorsa Türkiye'nin hayrına olmaz, başka birilerinin işine yarar. İyi gibi görünen birçok şey uzun vadeli kötü sonuçlara yol açar. 12 Eylül askeri darbesinin böyle bir yan etkisi olmuştur. O anda anarşiyi bitirmiş olabilir ama uzun dönemde Türkiye'nin bugün bile yaşadığı bazı sorunların temel kaynağının 12 Eylül'den kaynaklandığını söyleyebiliriz."