Riyad Makaev – Doğruhaber/Analiz

Tahran zirvesinin önemi günlerce anlatıldı. Hatırlayalım... Cenevre görüşmelerini de günlerce hatta aylarca aynı şekilde anlatmışlardı. Neticesini hepimiz görüyoruz. Bunlar bir tür siyasi oyunlardır. Zaman kazanma, oyun kurma ve kendi hamleleri için vakit çalmaktır. Yine hatırlayalım... Cenevre görüşmeleri sırasında Suriye muhalefeti epey güçlü idi. Suriye`nin en startejik şehirleri ve bölgeleri muhalefetin elinde ve kontrolünde idi. Esed ise ha düştü düşecek durumdaydı. Cenevre görüşmeleri başladı, Esed bir nefes aldı ve toparlanmaya fırsat buldu. Rusya`yı ve İran`ı arkasına aldı. Cenevre görüşmelerine Suriye hükümeti adına Rusya katılmaya başladı. ABD başkanlığında Koalisyon güçleri kuruldu ve Suriye muhalefetini darmadağın ettiler.

Cenevre oyunu bitti, Halep, Hama ve diğer bölgeler düştü. Muhalefet içinde ayrışma patlak vermeye başladı. ABD`nin desteklediği grup, Arabistan`ın desteklediği grup, Türkiye`nin desteklediği epey bir grup vardı. Kendi aralarında anlaşamayan ama, Esed`e karşı savaşan. Cenevre görüşmeleri Muhalefetin dağılmasına ve muhalefetin arasına nifak sokulmasına yardımcı oldu. Bölge bölge dağılan grupları Rusya teker teker dağıttı. Halep`te yaşananları hatırlayın...

Fazla zaman geçmeden Cenevre`ye karşı Astana zirvesi başladı. Yani, Suriye savaşında yer alan oyuncular bile ikiye bölündü. ABD başkanlığındaki koalisyon ve Rusya, Türkiye ve İran koalisyonu. Astana görüşmelerine de Esed rejimi ve muhalifler katılıyordu. Epey görüşmelerden sonra Astana zirvesi katılımcı ülkelerin garantörlüğünde çatışmasızlık bölgeleri oluşturuldu. Suriye`deki muhalif gruplar belli bölgelere kaydırıldı. Daha doğrusu, muhaliflerin bölgeleri tam olarak tespit edildi. Bu arada DAEŞ`e karşı operasyon adı altında yapılan saldırılar hiç durmadı. Muhalif grupların ülke çapında dağılmasını önlemek için yapılan operasyonlardan ibaret idi DEAŞ`a karşı yapılan saldırılar. Devamlı bombalanan bölgelere hiç bir grup gitmez.

Çatışmasızlık ilan edilen bölgelerdeki Rusya`nın saldırıları hiç bir zaman durmadı. Tabi ki durmaz. Rusya ılımlı muhalif grupların arasında ılımlı olmayanları her zaman buluyordu! Bir taraftan Rusya, Türkiye ve İran Suriye sorununu kendince çözmeye çalışırken öbür taraftan ABD hızlı bir şekilde kendi üsslerini kuruyor ve PKK/PYD`yi silahlandırıyordu. Ara sıra puan toplamak için zalim Esed`e karşı füzelerini de gönderiyordu. Fakat, füze göndermeden haber vermeyi de hiç unutmuyordu. Çünkü, birbirine düşman olan Rusya ve ABD Suriye`de anlaşmalı dövüş yapıyorlar! ABD ile müttefik olan Türkiye ABD`nin desteklediği örgütlere karşı mücadele vermek zorunda kalıyor ve ülkede ABD destekli darbe girişimiyle mücadele etmek zorunda kalıyordu.

Sonra Rusya kendine ait Soçi zirvesi yapmaya kalkıştı. Suriye`de Türkiye ile adeta müttefik haline gelen Rusya Soçi zirvesine PKK/PYD temsilcilerini davet etti! Türkiye buna karşı çıkınca, kaçak olarak sahte vizeyle geldiler dedi ve konuyu kapattılar. Epey zirveler yapıldı ve muhalefet ya yoruldu ya da dağıtıldı ve epey zayıf düştü. Şimdi ise sıra Tahran zirvesinde. Tüm yaşananlara baktığımda, Tahran zirvesinden hiç bir olumlu netice beklemiyorum desem yalan olmaz. Tahran zirvesinde alınan kararlar İdlib`in kaderini belirlemeyecektir. Suriye`de artık büyük devletlerin anlaşmalı dövüşleri başladı. Esed`i yerinde bırakacaklar, yeni Suriye devleti kurulacak. Suriye`nin kaderini çoktan belirlemişler. Şu anda yapılanlar, şu ana kadar akıtılan kanı kimin üstüne atacaklarını düşünmekten başka bir şey değildir. Eğer, sorumluluk alacak kimseyi bulamazlarsa, Suriye savaşı yeniden alevlenecek ve daha fazla kan dökülecek. İdlib ise Rusya için çok önemli olduğu için zirveden önce kendisi İdlib`e saldırılar başlatarak göstermiş oldu. İdlib kontrol altına alınmaz ise Halep`in de yeniden düşeceğini Rusya gayet iyi biliyor. Dolayısıyla, Tahran zirvesinde ne konuşulmuş olursa olsun, diğer zirvelerin yanına koyabiliriz.