GAZZE (AA) - Elektrik ve su kesintilerinden ilaç yetersizliğine, hava kirliliğinden sağlık ve eğitim hizmetlerindeki aksaklıklara, işsizlik ve yoksulluk oranının yüksekliğinden yaşam alanı darlığına kadar türlü sıkıntının kol gezdiği bu coğrafyada insanlar her sabah uyandıklarında "bugün karnımızı nasıl doyuracağız" sorusuna cevap arıyor.
Yaklaşık 0,7 kilometrekarelik bir alanda 87 bin kişinin yaşadığı ve bu haliyle dünyanın en kalabalık yerleşim yerlerinden biri olan Şati Mülteci Kampı'nda yaşayan Mustafa el-Mısri (45) her sabah bu sorunun peşine düşen Gazzelilerden sadece biri.
Filistin yönetimine bağlı bir memur olarak 10 yıldır görev yapan Mısri'nin aldığı maaş, Ramallah yönetiminin Gazze'deki memur maaşlarında Nisan 2017'de yüzde 30'luk bir kesintiye gitmesi sonrasında bu kesintiyi yüzde 50'ye kadar çıkarmasıyla aylık 60 dolara düştü.
Babalar evden iş aramaya değil borç bulmaya çıkıyor
Her gün güneşin doğuşuyla birlikte uyanan Mısri, işsizliğin kol gezdiği bir yerde iş bulmak için değil 12 çocuğunun ne yazık ki cevap veremediği isteklerinden kaçmak ve borç alabileceği birisini bulmak için evden çıkıyor.
Mısri'ye 20 yaşındaki oğlu Mustafa ara sıra bulduğu geçici işlerle yardımcı olmaya çalışıyor. Mısri'nin kafasını meşgul eden tek konu tabi sadece yiyecek temini değil, yaklaşık bir hafta önce başlayan eğitim öğretim yılı da onun omuzlarına binen ayrı bir yük. Gazzeli baba çocuklarının önlük, defter ve kitap gibi ihtiyaçlarını hala karşılayamamış olmanın üzüntü ve mahcubiyetini yaşıyor.
Borçlar katlanarak artıyor
Filistinli genç Salah Ebu Seman ise seyyar arabasıyla Şati Mülteci Kampı'nın sokaklarında gezerek sıcak meşrubat satıyor.
Tek geçim kaynağı sahip olduğu seyyar arabası olan Ebu Seman, günlük 4 dolar kadar gelir elde ediyor ancak bu meblağ, 6 kişilik ailesinin temel ihtiyaçlarını karşılamaya bile yetmiyor. Bu nedenle Ebu Seman, komşularına, bakkal ve manava ayda yaklaşık 200 dolar borçlanıyor. Ebu Seman'ın son 3 yılda aldığı borçlar ise artık hesabını tutamayacağı boyutlara ulaşmış durumda.
Yaşadığı mali krize ek olarak Ebu Seman elektrik ve su sıkıntısı da yaşıyor. Evine günlük 4 saat elektrik verilirken su ise musluklardan nadiren akıyor. Ebu Seman'ın eşi bu nedenle şafak vaktinde uyanıp çamaşır yıkıyor ve evin çatısındaki depolara su pompalıyor sonra diğer ev işlerini yapıyor.
Dişinden tırnağından artırdıklarıyla ekmek peynir alıyorlar
Gazze hükümetinde memur olarak çalışan Mustafa Abdulgani de elektrik ve su sıkıntısı çekiyor ancak onu en çok maaşının sadece yüzde 40'lık kısmını alması zorluyor.
Abdulgani'nin 7 kişilik ailesinin sofrasına yıllardır sadece peynir, yağ, ekmek, pekmez ve kırmızı biber giriyor. Okula giden çocuklarının beslenmesini ise yalnız peynirli ekmek oluşturuyor. Yol parası vermemek için Abdulgani işine, çocukları da okula yürüyerek gidiyor ve böylece ekmek, peynir için para biriktiriyorlar.
İşsiz olan Ali Ebu Hasan ise gününü sabahtan akşam kadar iş arayarak geçiriyor. Ebu Hasan'ın babasının da bir buçuk yıl önce çalıştığı fabrikanın üretimde daralmaya gitmesi nedeniyle artık sabit bir işi bulunmuyor. Ebu Hasan ailesi, Sosyal İşler Bakanlığı ve hayır kurumlarının sunduğu yardımlarla hayatlarını idame ettirmeye çalışıyor.
Tüm bu örnekler Birleşmiş Milletler'in (BM) "2020'de yaşamaya elverişli olmayacak" uyarısında bulunduğu Gazze'deki halkın çoğunluğunun hayatını yansıtıyor.
Geçen yıl açıklanan BM verilerine göre, Gazze'deki Filistinlilerin yüzde 80'i insani yardımlarla geçimini sağlıyor.