Bu yıl ilk defa uygulanan Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) kapsamında, üniversite yerleştirme sonuçları geçtiğimiz günlerde açıklandı. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığı verilerine göre; 710 bin 982 öğrenci üniversiteye yerleşti, toplamda 128 bin 508 kontenjan ise boş kaldı.

Üniversitelerdeki programların sadece yüzde 85'inin dolmasını değerlendiren Özel Öz Kayapınar Temel Lisesi Rehber Öğretmeni Avni Altın, devletin, üniversiteyi bitirdikten sonraki süreç için istihdam alanları açması gerektiğini vurguladı.

Altın, "ÖSYM, geçtiğimiz günlerde tercih yerleştirme sonuçlarını açıkladı. Öğrenci kardeşlerimiz, 3-5 Eylül'de elektronik ortamda e-Devlet şifresiyle üniversite kayıtlarını yapabileceklerdir. Elektronik ortamda kaydını yapmayanlar, 3-7 Eylül'de bireysel olarak bizzat üniversitenin belirlemiş olduğu adrese gidip, kayıtlarını yapabilirler. Bu tarihlerin dışında kesinlikle kayıt alınmayacaktır. Öğrenci kardeşlerimizin, bu zaman zarfı içerisinde ya elektronik ortamda ya da bireysel olarak gidip üniversitelerde bizzat kayıt yapmaları gerekmektedir." dedi.

"Ciddi anlamda boş kontenjan var"

Günümüzde eğitim kalitesini yükseltmek adına birçok üniversitenin açıldığını ve bunun, aslında güzel bir gelişme olduğunu belirten Altın, şunları söyledi:

"Fakat üniversiteyi bitirdikten sonraki süreçte öğrenci kardeşlerimizin, istihdam yaratabilecek bölümlere endeksli olarak tercih yapmaları ve iş olanakları kısıtlı bölümlere tercih vermemesinden kaynaklanan bir kontenjan boşluğu var. Maalesef bir milyon 800 bin öğrencinin tercih etme hakkına sahip olmasına rağmen yaklaşık 530 bin öğrenci tercih vermemiştir. Bu, ciddi bir orandır. Hem devlet hem vakıf üniversiteleri toplamı olarak 138 bin-140 bine yakın boş kontenjan vardır. Elbette üniversitenin olması, eğitim seviyesinin, kalitesinin yükseltilmesi önemli bir etkendir. Fakat asıl sorgulamamız gereken nokta, bitirdikten sonraki süreçte devletin buna bir istihdam yaratması, iş olanakları sunması veya istihdam alanlarının açılmasıdır. İstihdam alanlarının kısıtlı olması ya da istihdam yaratılmaması neticesinde öğrenci, doğal olarak, 'Ben bu sene tercih vermeyeyim. Bir sene daha hazırlanayım, istediğim bölüme gidebilirim.' diyor. Ebeveynlerin ve öğrencilerin en büyük korkusu, üniversiteyi bitirdikten sonra iş olanağının olmamasıdır. Bu cihetle baktığımızda öğrenci, sevdiği mesleği tercih etmekten ziyade 'Acaba bu meslekte atamam yapılır mı ya da KPSS puanı düşük mü? Bu bölümü bitirdiğimde iş olanağı nasıldır? İstihdamı var mı yok mu?' diye düşünür. Ona endeksli olarak tercih yaptığından dolayı ciddi anlamda boş kontenjan var."

"Nitelik babından düşündüğümüzde yeteri kadar öğrenci yetiştiremiyoruz"

Üniversite sınavına başvuran 954 bin 353 lise son sınıf öğrencisinin yalnızca yüzde 18,86'sının bir lisans programına yerleşmesi hakkında Altın, "Eğitim sistemindeki çarpıklık ya da kalitenin düşüklüğü son günlerde gündemdedir. Belki nicelik olarak çok mezun veriliyor ama nitelik babından düşündüğümüzde yeteri kadar öğrenci yetiştiremiyoruz. Bu nedenle liseden sonra üniversiteyi ilk senede kazanan ya da tercih veren öğrenci sayısı düşüktür. Doğal olarak, bitirdikten sonra bir sene daha hazırlanıp, bu süre zarfında etüt merkezlerine veya kaçak dershanelere yönelecektir. Bu da ciddi bir problem olarak karşımıza çıkacaktır. Çünkü merdiven altı ve kaçak dershanelerin çokluğu, öğrencilerin oraya yönelmesine neden oluyor. Bu durum ise ister istemez eğitimdeki fırsat eşitsizliğini ortaya çıkarıyor. Bunun önüne geçilebilmesi adına, Milli Eğitim Bakanlığının buna el atması gerekir." ifadelerini kullandı.

"Kaçak dershaneciliğe yönelik adım atılmaması eğitim kalitesini düşürecektir"

Diyarbakır'da üniversiteye yerleşen öğrenci sayısının az olmasında kaçak dershanelerin önemli rolü bulunduğunu dile getiren Altın, "Hem kaçak dershanelerin çokluğu hem niteliğin azlığı, kaçak eğitim merkezlerinde verilen eğitimin kalitesini tartışmaya açıyor. Tartışılması gereken nokta budur. Gerçekten orada ciddi bir eğitim kalitesi var mı? Milli Eğitim Bakanlığına bağlı liselerde istediği verimi almayan öğrenci, doğal olarak buraya yönelecektir. Kaçak dershaneciliğe yönelik adım atılmaması ya da denetim mekanizmasının olmaması, ister istemez eğitim kalitesini düşürecektir. Zaten malumunuzdur, Güneydoğu Anadolu'da eğitim kalitesi düşüktür. Bir denetim mekanizmasının azlığı ya da olmaması, ister istemez o kaliteyi daha da çok düşürecektir. Zaten geçen gün sayın cumhurbaşkanımız bu konuyla ilgili talimat verdi. Umarım Milli Eğitim Bakanlığı, bu talimatı yerine getirerek, özellikle merdiven altı ve kaçak dershanelere ciddi anlamda yaptırım uygular." şeklinde konuştu. (Hamza Adiyaman - İLKHA)