Türkiye tarihinin en acı ve unutulmaz felaketlerinden biri olan 17 Ağustos depreminin 19. yıldönümünde akla gelen ilk soru binalarımızın beklenen depremlere ne kadar hazır olduğu... Resmi verilere göre; Türkiye'de son 114 yılda büyüklüğü 6 ve üzerinde gerçekleşen 56 depremde, 81 bin 637 kişinin yaşamını yitirdiğini hatırlatan Çukurova Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Son, yaşanılan depremlerin nitelikli kentsel dönüşüm için ikaz niteliği taşıdığını ifade etti.
Adım adım yaklaşan Marmara depremine de dikkat çeken Son, resmi verilere göre; ülkemizdeki yaklaşık 14 milyon konutun afet riski taşıdığını ve 7,5 milyon binanın ise acilen yenilenmesi gerektiğini vurguladı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın verilerine göre; Türkiye'de yaklaşık 20 milyon konut bulunduğunu ifade eden Son, 2000 yılı sonrasında inşa edilen konutlar hariç tutulduğunda geriye kalan 14 milyon civarındaki konutun afet riski taşıdığına dikkat çekti.
Son, malzeme kalitesi yeterli ölçüde olmayan ve mühendislik hizmeti almamış kaçak yapılar dahil olmak üzere deprem dayanıklılığı düşük yaklaşık 7,5 milyon konutun ise acilen yenilenmesi ya da güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Son, bu noktada kentsel dönüşüm sürecinde Deprem Yönetmeliği'ne uygun güvenli binaların inşa edilmesinin kritik önem taşıdığını belirtti.
Beklenen büyük deprem nedeniyle özellikle İstanbul'da kentsel dönüşümün çok daha hızlı ve planlı bir şekilde işleyebilmesi için acil eylem planı uygulanmasının şart olduğunu söyleyen Son, şunları söyledi:
"2012 yılında başlatılan kentsel dönüşümde Türkiye'de yenilenmesi hedeflenen 7,5 milyon binaya karşın, bugüne kadar kentsel dönüşüm sürecine girebilmiş bina sayısı çok sınırlı kaldı. Ülke genelindeki ve özellikle İstanbul'daki eski binaların acil olarak yenilenmesi gerekiyor. İnşaat sektörünün önünün açılması ve sürecin kolaylaşması kaybedilen zamanın bir nebze de olsa telafisini sağlayabilir. Unutmamak gerekiyor ki, eğer depremde İstanbul büyük zarar görürse Türkiye ekonomisi tehlikeye girer."
Binaların deprem anında kaçılacak değil, aksine içine güvenle sığınılacak güvenli liman olması gerektiğini belirten Son, "Kentsel dönüşüm, deprem gerçeği ile yaşayan Türkiye için adeta milli bir dava olmalı ve ayrı yönetilmeli. Yönetmelikler bu çerçevede yeniden düzenlenmeli. Tüketicilerin de kentsel dönüşüm sürecinde binalarını yeniletirken ya da konut seçerken hem statik hem de estetik değerleri sorgulamaları gerekiyor. Zemin etüdünden projelendirmeye, malzeme kalitesinden yapım faaliyetine kadar bina üretim sürecinin her aşamasında alınacak mühendislik hizmeti yapıların güvenli ve sürdürülebilir olmasının en önemli teminatı. Bu nedenle mühendislik ve mimarlık hizmetlerine gereken önemi veren inşaat firmalarını tercih etmek çok önemlidir. Ayrıca kentsel dönüşümü rantsal dönüşüm fırsatı olarak düşünmemek gerekiyor." dedi. (İLKHA)