Madde bağımlılığının her geçen gün yaygınlaştığını ve uyuşturucudan kaynaklı ölümlerin son günlerde arttığına dikkat çeken HÜDA PAR Gaziantep İl Başkanı Mehmet Nakşi Erat, toplumu etkisi altına alan madde bağımlılığının aileleri tehdit etmeye devam ettiğini ve özellikle de gençliği tehdit ettiğini ifade etti.
Türkiye sentetik uyuşturucu kullanımı sonucu ölümlerinde Avrupa ülkeleri içinde ilk sırada yer alıyor. Yüksek dozda uyuşturucu kullanımı nedeniyle 2017 yılında 580 kişi hayatını kaybetti. Her geçen gün daha da yaygınlaşan uyuşturucu kullanımı alarm verirken, uyuşturucudan kaynaklı ölümler de aileleri endişelendiriyor.
Konu ile ilgili İLKHA'ya değerlendirmelerde bulunan HÜDA PAR Gaziantep İl Başkanı Mehmet Nakşi Erat, uyuşturucu bağımlılığı konusunda yeterli önlemlerin alınması için yetkililer başta olmak üzere toplumun bütün katmanlarına sorumluluk düştüğünü söyledi.
Uyuşturucu ve madde bağımlılığının yasaklarla belli bir noktaya kadar engellendiğini belirten Erat, bu noktada manevi eğitimin önemine değinerek, özellikle gençlerin manevi boşluktan dolayı uyuşturucu müptelası olduklarını ve gençlerin manevi olarak motive edilmesi gerektiğini belirtti.
"Nerede ise her gün bir gencimiz uyuşturucudan hayatını kaybediyor"
Son günlerde uyuşturucudan kaynaklı ölümlerin arttığına dikkat çeken Erat, "Nerede ise her gün bir vatandaşımız, bir gencimiz uyuşturucudan dolayı hayatını kaybediyor. Gerçekten bu sonuçlar çok can yakıcıdır. Bununla ilgili elbette ki devlet kendince bazı tedbirler almaya çalışıyor ve cezai müeyyideler uyguluyor. Ancak bu sorunların temelinde elbette ki sistemin yanlışlıkları var. Bunu görmek gerekiyor. Şu anda sistemimiz maalesef Avrupa'nın yaşam tarzını kendimize uygulamaya çalışıyoruz. Toplumun sosyolojisi göz önünde bulundurulmadığı için topluma uymuyor. Bugün ülkemizde içki, fuhuş, kumar ve faiz devletin teminatı altında iken elbette ki bunun sonuçları vahim olacaktır. Zaten hep beraber ortada görüyoruz." dedi.
"İçki şu anda devletin teminatı altındadır"
İçki, kumar, faiz ve fuhuşun devletin yasalarıyla teminat altına alındığını belirten Erat, "Devlet kendisi içki fabrikaları açıp, içkiyi kendi halkına ve şu Müslüman halka sunuyor. İçki, insanın aklını devre dışı bırakıyor. İnsan; aklı ile üstündür. Aklından dolayı bütün mahlûkata üstünlüğü vardır. Bütün mahlûkat insana hizmet etmektedir. İnsana hizmet için yaratılmıştır. İçki, aklı devre dışı bıraktığı zaman insan eşine, çocuğuna ve komşusuna zarar verebiliyor. Bununla beraber trafik kazalarına neden oluyor. Trafik kazalarının sonuçları vahim oluyor. Dolayısıyla çocukları taciz edebiliyor. Tecavüzler yaşanabiliyor. Yani içki, kötülüğün annesidir ve bütün kötülüklere sebebiyet verebiliyor. Uyuşturucu da içki gibidir. Aslında birbirlerinden çok farkı yok. Evet, uyuşturucu ile mücadele edilirken, diğer taraftan ise içki devlet eliyle işletiliyor. Gerçekten bu büyük çelişkidir. Bunun oturulup, düşünülmesi lazım." ifadelerini kullandı.
"Sistem sorgulanmadan köklü bir çözüm bulunamaz"
Toplumun inanç, örf ve adet sosyolojisinin gözünde bulundurulması gerektiğini belirten Erat, şunları söyledi:
"Avrupa'nın sistemi bu Müslüman halka uygulandığı zaman sonuçları da bu şekilde çok vahim oluyor. Dolayısıyla daha sonra hep beraber bunun maalesef acı sonuçlarını yaşayabiliyoruz. Burada bu sistemi sorgulamak lazım. Sistem sorgulanmadan köklü bir çözüm bulunamaz. Şu an uyuşturucu yaşı ilkokul seviyesine kadar düşmüş. Her geçen gün uyuşturucu daha fazla halkın içerisinde yayılıyor. Özellikle de kırsal mahallerde ve yine Gaziantep, Şanlıurfa ve Diyarbakır gibi doğu illerinde daha yaygın olduğunu görebiliyoruz. Artık öyle bir seviyeye gelmiş ki gerçekten halk çocuklarını sokağa bırakmaktan endişe ediyor. Daha büyük cezaevlerini inşa etmek, daha büyük ve güzel adliye sarayları inşa etmek çözüm olmuyor. Bunu hepimiz birlikte görüyoruz. Daha ağır cezai müeyyideler uygulanıyor, bunlar da yeterli değil. Dolayısıyla bunlar hepsi sistemin sonuçlarıdır. Burada sistemi sorgulamak gerekiyor. Özellikle şu anda Başkanlık sisteminde bu sistem ile ilgili bazı değişikliklere gidilmesi lazım. Artık bu ülkede darbe kanunlarının değişmesi lazım. Halkının yüzde 99'nun Müslüman olduğu bu ülkenin sosyolojisini göz önünde bulundurularak inancı meşru örf ve adetleri göz önünde bulundurularak adımların atılması gerekiyor. Aksi takdirde bu sonuçları hep beraber yaşamaya devam edeceğiz. Bu işe köklü bir çözüm bulamayacağız. Bütün bulacağımız çözümler lokal olacak. Kesinlikle kökten bu işi çözemeyeceğiz. Her gün ölümler daha fazla yaygınlaşacak. Gençlerimiz daha fazla uyuşturucu müptelası olacak. Bu şekilde teker teker gençlerimizi kaybetmeye devam edeceğiz."
"Dizilerin, sinemaların toplumun örfüne ve inancına uygun olması lazım"
Erat, dizilerdeki alkol ve uyuşturucu sahnelerinin gençler üzerinde özendirici etkisi olduğuna dikkat çekerek, dizilerdeki alkolü ve uyuşturucuyu özendirecek sahnelerin kaldırılmasını istedi.
İçkili sahnelerin dizilerde oldukça fazla kullanıldığını belirten Erat, "Şu an sürekli uyuşturucudan dolayı ölüm haberlerini sık duyuyoruz. Aileler ile görüştüğümüzde aileler feryad-ı figan ediyor ve ailelerin de maalesef ellerinden hiçbir şey gelmiyor. Çocuklarını tutamıyorlar ve çocukları uyuşturucu müptelası olmuş hastaneye götürüyorlar, tedavi olmuyor. Yani hastaneye giden insanlar belki de çok az resmi verilere göre yüzde 4-5'i ancak uyuşturucudan kurtulabiliyor. Dolayısıyla bu döngü içerisine giren ve uyuşturucu müptelası olan gençlerimizi biz kaybediyoruz. Elbette uyuşturucu kullanmaya sevk eden ve buna basamak olan bazı nedenler var. İçki de bu nedenlerden bir tanesidir. Belki bunun gibi birçok nedenleri var. Medya da bunun için bir etkendir. Özellikle dizilerin ve sinemaların daha çok toplumun dokusuna, örfüne ve inancına uygun olması lazım. Diziler, filmler bu şekilde toplumun daha faydasına olacaktır. Fakat şu anda maalesef sistemden kaynaklı gerek medya olsun gerekse kanunlarımız olsun olsun her şey halkımızın aleyhinedir. Dolayısıyla her şeyiyle halkın aleyhine olduğu bir ülkede elbette ki doğru sonuçlar beklememek gerekiyor." eleştirisinde bulundu.
"Kırsal mahallelerde uyuşturucu satıcılarına rastlamak mümkün"
Kırsal mahallelerdeki park ve sokaklarda açıktan uyuşturucu satıldığını ve ölümlü vakıalarında sürekli bu mahallelerde yaşandığını belirten Erat, "Özellikle kırsal mahallelerde uyuşturucu daha fazla yaygın bir şekilde satılıyor ve kullanılıyor. Kırsal mahallelerin dışında kalan elit mahallelerde de kullanılıyor. Elit mahallelerde belki kontrollü bir şekilde kullanılıyor. Ama kırsal kesimlerde açık bir şekilde park ve sokaklarda uyuşturucu satıcılarına rastlamak mümkün. Aynı şekilde uyuşturucu kullanan gençlere de rastlamak mümkün. Gençler yere düşmüş, baygın bir şekilde yerde yatıyorlar. Dolayısıyla uyuşturucu kullanan gençlere yönelik operasyonlardan ziyade daha çok bu işin baronlarını bulmak gerekiyor ve bunlara yönelik operasyonların yapılması gerekiyor. Uyuşturucu kullanan gençler her halde kendileri bu uyuşturucuyu üretmiyorlar? Hayatlarına son veren maalesef yine bu gençler oluyor."diye belirtti.
"Gençlerin manevi olarak motive edilmesi gerekiyor"
Gençlerin manevi boşluktan dolayı uyuşturucu müptelası olduklarını ifade eden Erat, Diyanet başta olmak üzere İslami sivil toplum kuruluşlarına çağrıda bulunarak, şunları kaydetti:
"Hastanelerdeki sadece ilaç tedavisi yeterli değildir. Bununla ilgili manevi olarak da bu gençleri tatmin etmek gerekiyor. Özellikle de devlet eliyle Diyanet ve hastane işbirliğiyle buna bir el atılması lazım. Bu gençlerin manevi olarak da motive edilmesi gerekiyor. Şu anda Diyanet, bu konuda elbette ki elinden geleni yapıyor. Fakat bu yeterli değildir. Biraz daha bu işe yoğunlaşması lazım. Özellikle de camilerde imamların bu sorunu hutbede dile getirmesi gerekiyor. Bununla beraber cami imamlarının da halk ile daha fazla iç içe olup özellikle gençlere yönelik programlar yapmaları gerekiyor. Yani bu gençlerimiz birazda manevi boşluktan dolayı uyuşturucu belâsına müptela oluyorlar. Burada Diyanete çok büyük bir rol düşüyor. İslami sivil toplum kuruluşlarına büyük bir rol düşüyor. Diyanet ve İslami sivil toplum kuruluşları ve devlet işbirliği yaparak gençlerimize yönelik bir çalışma ortaya koyması lazım. Evet, bu konuda çalışmalar yapılıyor, ama yeterli değildir. Daha fazla çalışma yapılması gerekiyor. Aksi takdirde gençlerimizi teker teker bu şekilde kaybedeceğiz. Biz bunun olmasını istemiyoruz. Bununla ilgili de ne gerekiyorsa yapılması lazım." (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)