Bu kadar kolay olmamalı ayrılmak, vazgeçmek!

Bu kadar kolay olmamalı bırakmak, hem de hiç…

Bu kadar kolay olmamalı ayrılık, bazılarından vazgeçmek, terk etmek, unutmak,

hem de hiç…

O kadar mı zor?

O kadar mı basit?

Madem böyle olacaktı, neden baş koyduk, neden sevdalandık, neden umut bağladık…

Ve daha nice nedenler…

Bunları yapmak (terk etmek, bırakmak, vazgeçmek), var olanları unutmak çok kolay şeyler mi?

İnsanları anlamak gerçekten zor.

Hele ki anlamaya çalışmak…

Bir düşünmek lazım… Derinlere 80`lere, 90`lara akıp gitmek lazım... O acıları, o sıkıntıları, dertleri, tasaları, kederleri vs… Hepsini bir bir yaşamak, dinlemek, tekrar etmek lazım. O kadar sıkıntının arasında neler yaptılar, nelere çabaladılar, nelere kalkıştılar…

Bir de bizim şu halimize bak. Birçok hiçin arasında kayboluyoruz. Bazen unutulduğumuzu zannediyoruz, belki de öyledir ama bizim de unuttuğumuz bir şey hatta çok şey var.

Yani bizim de unuttuklarımız var.

Bizi kendimize getirecek bir nasihat, bir sohbete, bir hal-hatıra, bir surete, bir tebessüme ihtiyacımız var…

Eskilere, canlarımızın, ciğerlerimizin (şehitlerimizin), en değerlerimizin suretlerine ihtiyacımız var. Belki de en ufak bir hatıralarına ihtiyacımız var.

Artık bizim kendimize gelme ihtiyacımız

var.

Yeter, yeter, yeter… Dememiz gereken yerler var… Kaybedecek bir dakika değil, bir saniyemiz bile yok. Hatta bizde eskilere dair hiçbir şey yok. Bir şey olduğunda “o eskide kaldı” diyoruz. Peygamberimiz (SAV) bize iki şeyi vasiyet olarak bırakmış;

Kur`an-ı Kerim ve sünnet.

Eskiler dediklerimiz, tam manasıyla bunlarla uyuyor. Muhacerat, fakirlik, eziyet, muhacir-ensar ilişkisi, işkence, cami…

Bizim de buna ihtiyacımız var. Bizim vahdete ihtiyacımız var. Artık o eski kareleri açma, hatırlama zamanı. Artık bir şeylerden ahu figan etme zamanı değil. İleriye yelken açmamız, negatif limanlardan pozitif sulara açılmamız lazım.

Bunları hiç yaşamamış gibi, tertemiz, en ufak bir lekesi olmayan, bir sayfadan başlamamız gerekir. Ne zamana kadar sürecek bu bir taraflara takılmışlık, ufak-tefek taşları dert edinmişlik.

Yeter diye bir çığlık kopar…

Artık unutulmuşluk, vazgeçmek, bırakmak diye bir şey yok. Rabbimiz, davamız ve kardeşlerimizle daha güzel mutlu günlerimiz, halife olmakta bir adım daha ileriye ilerleme zamanı… Daha iyi çalışmalara adım atmak dileğiyle,

En Sevgiliye emanet olun…

NİSANUR DERGİSİ / OKUYUCU MEKTUPLARI / ZEYNEP ERDOĞAN