İngiltere'nin eski Dışişleri Bakanı Boris Johnson'ın, Danimarka'nın getirdiği peçe yasağı hakkındaki makalesinde kullandığı benzetmeler tepki çekti.
Johnson, Daily Telegraph gazetesi için kaleme aldığı ve bugün yayımlanan makalesinde, peçeli kadınları "banka soyguncusuna" benzetti.
Eski bakanın, Danimarka'nın kamusal alanda peçe takılmasına yönelik yasağını eleştirdiği yazısında kullandığı benzetmeler İngiliz kamuoyunda tepki çekti.
Peçeli kadınlar için "tamamen komikler" ifadesini kullanan Johnson, bu kadınların "isyankar ergenlere" benzediğini savundu.
Kendi seçmenlerinden yüzlerini açmalarını beklemeye hakkı olduğunu savunan Johnson, İngiltere'de okulların, üniversitelerin, şirketlerin ve devlet kurumlarının da öğrencilerinden benzer bir istekte bulunabilmesi gerektiğini iddia etti. Johnson, makalesinde peçeli kadınları "posta kutusuna" da benzetti.
TEPKİLER
Johnson'ın yorumlarına Twitter üzerinden tepki gösteren Britanya Müslüman Konseyi Genel Sekreter Yardımcısı Miqdaad Versi, eski bakanının "aşırı sağa" kaydığını ifade etti.
İngiltere'de nefret suçlarını takip eden devlet destekli kuruluş Tell Mama da yayımladığı mesajda Johnson'ı eleştirerek, "Bu devam edemez. Muhafazakar Parti`de bu yorumlardan sonra işler aynı şekilde süremez. Peçeli kadınlara saldırganlığın arttığı 2018'de Johnson`ın bu yorumları kabul edilemez." ifadelerini kullandı.
İşçi Partili milletvekili David Lammy de Johnson'ın benzetmelerine tepki göstererek, "Sokaklarımızda haydutlar Müslüman kadınların örtülerini açıyor ve Boris Johnson onlarla posta kutusu diye dalga geçiyor." görüşünü dile getirdi.
Johnson için "Ucuz Donald Trump" tabirini kullanan Lammy, eski bakanın kendi siyasi amaçları uğruna İslamofobiyi körüklediğini kaydetti.
Bir diğer İşçi Partili milletvekili Stella Creasy de Johnson'ın kendisini aşırı sağa yakınlaştırarak Muhafazakar Parti'nin liderlik yarışı için hazırlık yaptığını savundu.
İngiltere Başbakanlık Ofisi "10 Numara" da konuyla ilgili bir açıklama yayımladı. Hükümetin kamusal alanda peçe takılmasına yönelik yasakları desteklemediği belirtilen Başbakanlık açıklamasında, "Bu türden bir yaklaşım, İngiltere'nin dini hoşgörü ve cinsiyet eşitliği değerlerine uygun olmazdı." ifadesine yer verildi.