24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası 26 Haziran 2018'de genel idare toplantısı akabinde Sayın Meral Akşener'in yaptığı basın açıklamasında, 'Ellerinde şehit kanı bulunan HDP'yi 'Kürt siyasi hareketinin temsilcisi' olarak nitelendirmesi bardağı taşıran son damla oldu.
Konuyu Sabah gazetesindeki köşesine taşıyan Mahmut Övür'ün yazısındaki ana başlıklar şu şekilde;
Partide birbiriyle çelişkili birçok grup var. Bu teşhisi koyanlardan biri de İP'in kuruluş aşamasında Akşener ismini öne çıkartan eski milletvekili ve MHP genel başkan yardımcısı Nazif Okumuş.
Okumuş, yaptığımız kısa sohbete şöyle başlıyor: "Seçim sonrası ortaya çıkan fotoğraf İyi Parti'nin akıbeti açısından maalesef düşük doğum gibi... Parti içinde üç grup var. Bunların bir arada durma ihtimali de yok. Eski DYP'den gelenlerle, bürokrasiden gelen birkaç isim daha şimdiden Erdoğan'ın çekim merkezine girmişler." Sonra sözü, İP içinde MHP il başkanları ve yöneticilerinden oluşan ikinci gruba getiriyor ve onların ruh halini de şöyle anlatıyor:
"Bunlar Ülkücülüğün MHP'de bittiğini belirtip, Bahçeli'yi teslim olmakla itham ediyorlardı. Şimdi ise roman yazıp heyecanlanacak derecede üç hilale kavuşmak için gün sayıyorlar." Gelelim son gruba... Okumuş'a göre İP içindeki son grup, "Bahçeli ile didişip, dövüşüp ayrılanlar"dan oluşuyor.
Onlardan bazılarını "sahnenin usta oyuncusu" olarak yorumlayan Okumuş şöyle diyor: "Bunlar birbirinden hiç hazzetmez.
İyi Parti'nin mecburi iskâncısıdırlar.
Onları ne Bahçeli ne de başka bir parti asla almaz. Birkaçı hazineden gelecek parayla gül gibi geçinip gideceklerini ve namerde muhtaç olmadan partiyi sosyal medya kurnazlıklarıyla ayakta tutabileceklerini düşünüyor." Okumuş'un son sözü İP'in geleceğiyle ilgili: "Büyük bir düş kırıklığı ve tek seçimlik parti... Yeni bir seçimde lup'la ancak fark edilir."