Hüseyin Kaya / haber-yorum

Senarist Meral Okay, hayatını kaybetti.

Senaryosunu yazdığı “Muhteşem Yüzyıl” adlı diziyle Osmanlıyı aşağıladığı iddia edilmiş ve eleştirilmişti.

Meral Okay, bu eleştirilere karşılık “Bu ülkede ne kadar çok kutsal varmış” diyerek alay etmişti. Ama Meral Okay’ın benzer bir diziyi Atatürk için çekemeyeceğini, muafazakar Kemalistlerin kutsallarına dokunmaya cesaret edemeyeceğini de herkes biliyordu.

Kapitalist zihniyet eleştirilerden bile faydalanarak dizinin reytingini artırma yoluna gidince Okay da daha çok kazanmaya başladı.

Esas konumuz bu değil tabii.

Meral Okay’ın ölümü üzerine bir internet sitesinde “O kadın öldü” şeklinde haber yapılınca liberal, sol ve Kemalist kesimde bir öfke patlaması yaşandı.

“Ben öldükten sonra cesedimi yakıp suya atın” diye vasiyet eden bir kadın için kullanılan haber başlığına “ölüye saygısızlık” nitelemesi yapıldı.

Ben herhalde Türkçeyi sonradan öğrendiğim için “O kadın öldü”  cümlesindeki hakareti fark edemiyorum.

Ecevit’in çatık kaşları ile “Bu hanıma haddini bildirin!” şeklinde sarf ettiği sözlerindeki ince şair ruhunu ve nezaketi de anlayamamıştım.

Hatta eski metinlerde geçen Devlet-i aliyenin “Bundan sonra gavura gavur demek yasaktır”  şeklindeki emrine de gülüp geçmiştim.

Dedim ya ben Türkçeyi sonradan öğrendim. Gavura gavur demek nasıl yasaksa ölen bir kadın için “o kadın öldü demek” de hakaret olabiliyor.

Ben de yanlış yapmamak için ilk cümlede “hayatını kaybetti” dedim.

Şimdi biri çıkıp “hayat kaybedilecek bir meta mıdır” diye höykürse inanın verecek bir cevap bulamam.

En iyisi susmak.

Zaten Kemalistler ve solcular yeterince öfkeliler. Öyle ya Meral Okay, ölünce krematoryuma (ölü yakma fırını) götürülmesini istemiş; ama birileri onu camiye götürmüş. Bu birinci saygısızlık!

Cami hocası da “işte şimdi elime düştünüz” havasında, cenaze namazından sonra cemaate dönüp bıyık altından sırıtarak “Merhumeyi nasıl bilirdiniz?”  demiş. Bu ikinci saygısızlık!

Yani öfkelenmekte haksız mıdırlar?