Her yıl olduğu gibi bu yıl da YGS’den sonra, medyaya yansıyan şikayetlerden biri, Türkçe dersinde paragrafların uzun olmasıydı.

Öyle ki bu şikayet espri konusu bile olmuş. Öğrenciler, paragraflarının uzunluğuyla ünlü bir romancıdan söz ederek “Türkçe sorularını o hazırladı herhâlde” diye takılıyorlarmış.

YGS, kalkabilir kalkmayabilir; büyük ihtimalle de kalkacak.

Ama bir gerçek değişmeyecek: Öğrencilerin başarı ve yeteneğinin ölçülmesinde okuma sabırlarının ve okuduklarını anlama yeteneklerinin belirleyici olması.

Öğrenci, uzunca bir metni okuyup anlayabiliyor mu; kendisiyle ilgili olmayan, duygularına, düşüncelerine seslenmeyen 4-5 sayfalık bir metni okuma sabrı gösteriyor mu?
Bu nokta çok önemli!

Gerçek bir okuma alışkanlığı ancak böyle ölçülür.

Sadece sevdiğini okuyabilen, sadece dilediği konulara değinen bir metni, bir kitabı okuyabilen okuyucu asla gerçek bir okuyucu değildir.

Zira o kişi için okumak bir eğlencedir. Kişinin okurken sıkılmaması, okurken keyif alması iyidir. Ama kişinin sadece keyif aldıklarını okuyabilmesi büyük bir eksikliktir.

Okumak, sadece bir keyif işi olacak kadar duygulara indirgenemez.

Okumak, bir bilme etkinliğidir; bir ilim yolculuğudur.

Alim, ilmi araştırmayı keyiflenmek için değil, topluma hakkı öğretme, toplumu aydınlatma görevini yerine getirmek için yapar.

Okumak, bizi yoruyor diye okumaktan vazgeçebilir miyiz?

Kimi okumalar sıkıcıdır diye okumaya düşman olabilir miyiz?

İlim, sadece bir keyif işi olacak kadar değersizleşebilir mi?

Sınav bir yana... O gelip geçicidir. Bir Müslüman olarak okumaya sırtımızı dönebilir miyiz?

İslam, “Oku!” emriyle başlamamamış mı?

İslam, okumanın istisna olduğu bir toplumda her köye, her biri küçük bir üniversite olan medreseleri götürmemiş mi?
Büyük alimlerimizin yüz sayfayı bulmayan eserleri üzerine ciltler dolu haşiyeler yazılmış. Araya giren yüzyıllar o eserlerin değerinden hiçbir şey götürmemiş.

Sen, o büyüklerin evladı olan Müslüman genç, okuman için sınav dayatmasına ihtiyaç mı var? Dünya olmadan, dünyevi bir kazanca ulaşmadan bir sevabı amaçlamayacak mıyız?

Müslümanlar arasında okumak bir faziletti, bugün bir maharet oldu. Yazık!

İnsanın yemek yiyebilmesi, gözlerini açabilmesi nasıl maharet olur?

Ama insanın helalından yemesi, gözlerini sadece doğruya yöneltmesi bir fazilettir.

Okuma konusunda mahareti bırak, fazilete yönel!

İslamî eserleri, ister sana keyif versin, ister keyif vermesin okuyarak okumada seçici ol, fazıl bir okuyucu ol!

O zaman hızla ilerlediğini göreceksin; Çünkü hem fert için hem toplum için yükselmek ancak okumakla mümkündür.

Senin okutman gerekiyor. Okumayan nasıl okutur ki?

Okutmayan, hakkı nasıl eksiksiz tebliğ edebilir ki?

İslam’ın bir yere ulaşması oraya kitabın ulaşması demektir. Önce en büyük “Kitap” ve ardından diğer kitaplar... Sen, bunu yapmazsan kim yapacak?

Allah (cc), yardımcınız olsun...
 
Abdulkadir Turan / doğruhaber