HÜDA PAR Gaziantep İl Başkanı Mehmet Nakşi Erat, ABD destekli 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin ikinci yıl dönümü dolayısıyla İLKHA'ya önemli değerlendirmelerde bulundu.

FETÖ'nün gerçek yüzünü ilk günden beri bildiklerini vurgulayan Erat, her fırsatta bu konuda kamuoyuna uyarılarda bulunduklarını, açıklamalar yaptıklarını ve camialarına yapılan hukuksuz uygulamalarla bu realitenin ortada olduğunu söyledi.

FETÖ konusunda yaptıkları uyarıların dikkate alınmadığını belirten Erat, "Biz geçmişte camia olarak FETÖ'nün ne olduğunu, kime hizmet ettiğini çok iyi biliyorduk. Bununla ilgili geçmişte, 15 Temmuz'dan önce Genel Merkezimiz tarafından hükümet uyarıldı, bu konular hakkında bilgilendirildi, Hükümet yetkililerine bunlar anlatıldı ve raporlar halinde de sunuldu. Fakat, maalesef hükümet bunu görmek, inanmak istemedi." dedi.

15 Temmuz darbe girişiminin arkasında emperyalist güçlerin olduğunu ifade eden Erat, o kanlı gecede darbeye engel olmak için şehit verdiklerini, gazi olduklarını ve son güne kadar meydanları terk etmediklerini ifade etti.

15 Temmuz darbe girişiminin sadece Türkiye'ye yönelik bir darbe girişimi olmadığını belirten Erat, bu darbe girişiminin arkasında Amerika'nın, batılı ülkelerin ve siyonist terör rejiminin olduğunu söyledi.

"FETÖ uluslararası bir istihbarat şebekesiydi"

"İlk günden itibaren sürekli olarak bu darbe girişiminin arkasında batılı güçlerin olduğunu söylemiştik." diye Erat, "Elbette ki sadece kuklayı görmek doğru değildir. Kuklayıcıyı da görmeliyiz. Aksi takdirde düşmanlarımızı tespit edemeyiz, tanımamış oluruz. Bunu net bir şekilde görmek gerekiyor. FETÖ İslami bir cemaat değildi. Bunu görmek gerekiyor. FETÖ savaş uçağı, tankı topu ve silahı olan uluslararası bir istihbarat şebekesiydi. Bunu bu şekilde görmek gerekiyor." dedi.

"FETÖ üzerinden İslami cemaatlere saldırmanın hiç kimseye faydası olmaz"

15 Temmuz darbe girişiminin ardından bazı kesimlerin İslami cemaatleri ve tarikatları hedef almasının asla kabul edilemez olduğunu belirten Erat, "Yine bununla beraber özellikle bazı kesimler 15 Temmuz darbe girişimi için bu bir 'tiyatrodur' dediler. Bunu ısrarla ortaya attılar. Hatta FETÖ üzerinden İslami cemaatlere, derneklere ve vakıflara saldırmaya kalkıştılar. Bu kabul edilemez. 15 Temmuz gecesi şehit ve gazi olan vatandaşlarımıza baktığımız zaman onların birçoğunun dernek, vakıf, İslami cemaatlere ve tarikatlara mensup insanlardan olduğunu göreceğiz. Dolayısıyla FETÖ üzerinden toplumun adeta çimentosunu oluşturan İslami hassasiyete ve kurumlarına saldırmanın hiç kimseye faydası olmaz. Bu, ülkeye ve topluma ancak zarar verebilir." ifadelerini kullandı.

"FETÖ ile ilgili hükümeti uyarmıştık"

HÜDA PAR'ın, FETÖ'nün kime hizmet ettiğini yıllardır çok iyi bildiğini ve bu konuda Genel Merkez düzeyinde defalarca hükümeti uyardıklarını belirten Erat, "Biz geçmişte de camia olarak FETÖ'nün ne olduğunu, kime hizmet ettiğini çok iyi biliyorduk. Bununla ilgili de geçmişte, yani 15 Temmuz'dan önce hükümete Genel Merkezimiz tarafından uyarılarda bulunuldu. Fakat maalesef hükümet bunu görmek, inanmak istemedi. FETÖ, ahtapot gibi her tarafa ağını sarmıştı. Her kesime zulüm ediyordu. Biz, camia olarak bundan en fazla zarar gören kişilerdik. HÜDA PAR'ın burada ne kadar önemli tespitlerinin olduğunu görebiliyoruz. Bu zaten somut olarak ortadadır. HÜDA PAR'ın ferasetinin ne kadar kuvvetli olduğunu görebiliyoruz. Dolayısıyla HÜDA PAR burada da haklı çıktı. Biz FETÖ ile ilgili aslında hükümeti daha önce uyarmıştık." şeklinde konuştu.

"15 Temmuz işgal girişimini bertaraf eden halktır"

Türkiye'de gerçekleştirilen tüm darbelerin ABD ve emperyalist güçlerin desteğiyle yapıldığını belirten Erat, şunları söyledi:

"Şu anda 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden yaklaşık üç yıl geçti. Allah-u Teâla bir daha da bu tür darbeleri ülkemize yaşatmasın. Daha doğrusu hiçbir İslam âlemine ülkesine yaşatmasın. Çünkü bizler darbeleri belki yaşamadık. Ama kitaplardan okuduk ve tarihimizden öğrendik. Ülkemizin tarihi adeta darbelerle örülmüş ve maalesef sürekli darbeler oluyordu. Bunların hiçbirisi elbette batıdan bağımsız değildi. Genelde darbeler olduktan sonra hep zarar gören ise insanlar ve mazlumlar olmuştur. Allah'a hamd olsun bu defa halk ayaklandı. Halk işgal girişimini bastırdı ve 15 Temmuz işgal girişimini bertaraf eden tamamen halktır. Bu konuda halkımıza müteşekkiriz."

"Son güne kadar meydanları terk etmedik"

15 Temmuz darbe girişimi gecesinde HÜDA PAR olarak darbe girişimine engel olmak için şehit verdiklerini, gazi olduklarını ama buna rağmen son güne kadar meydanları terk etmediklerini vurgulayan Erat, şunları aktardı:

"HÜDA PAR olarak darbenin ilk gecesinden son gecesine kadar kesinlikle meydanları hiç terk etmedik. Türkiye'nin her tarafında parti teşkilatlarımız meydanlara indiler. Bizler de Gaziantep'te ilk geceden itibaren meydana indik ve her türlü tehlikeyi göze alarak canımız pahasına da olsa bu girişime karşı durduk. Son güne kadar da tüm üyelerimizle birlikte meydanı terk etmedik. Bu darbe girişimine kalkışanlara izin vermedik. Hatta İstanbul'da bizim parti üyelerimizden şehit ve gazi olanlar oldu. Türkiye'de ilk defa bir siyasi parti temsilcilerinden bir genel başkan yardımcısı -ki o da HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcımız Sayın Erdal Elibüyük idi- İstanbul'da tankın üzerine çıkarak darbeye karşı net duruş ve tavrını ortaya koydu. Dolayısıyla HÜDA PAR darbeye karşı hiçbir zaman duyarsız kalmadı. Tüm üyeleri ile beraber, ilk günden son güne kadar halk ile beraber meydanları terk etmedi. Rabbim bir daha bu tür işgal ve darbe girişimlerine fırsat vermesin. İşte Mısır'da biz örneğini görüyoruz. Darbe Mısır'da çok derin yaralar açtı."

"6-8 Ekim olaylarında FETÖ'nün parmağı vardı"

15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı Türkiye'nin bugün çok farklı bir konumda olacağına dikkat çeken Erat, "Belki Suriye'den ve Irak'tan daha kötü bir duruma gelirdik. Ancak Allah'ın yardımı ve halkın cesareti ile bu girişim engellendi." dedi.

Erat, Mustazaf-Der'in kapatılması başta olmak üzere çözüm sürecinde İslami camialara, derneklere ve partilere yönelik yapılan saldırılar ve 6-8 Ekim olaylarının arkasında FETÖ-PKK ilişkisine dikkat çekerek, şöyle konuştu:

"Biz partileşmeden önce sahte delillerle açılan uydurma Mustazaf-Der davası üzerinden derneğimiz kapatılmıştı. Bunun arkasında FETÖ'nün olduğunu biliyorduk. Yine 6-8 Ekim olaylarında da FETÖ'nün parmağı vardı. FETÖ'ye bağlı askerlerin, polislerin ve istihbaratçıların bölgede cirit attığını biliyoruz. Şehit Yasin Börü'yü katledenlerle FETÖ'nün aynı amaca hizmet ettiklerini ve bir olduklarını, bunların üst aklının da bir olduğunu çok iyi biliyoruz. O zaman da biliyorduk. Bu konuda da özellikle hükümeti uyarmıştık. FETÖ, bölgede insanlara çok ciddi zararlar verdi. Yine çözüm sürecinde FETÖ-PKK ile beraber hareket ediyordu. Son yapılan seçimlerde yine Hakkâri'de askeri lojmanlarda tamamıyla PKK'ya yakınlığıyla bilinen HDP'ye oyların fazla çıkması da bunu gösteriyor. 7 Haziran'da bu durum somut olarak ortaya çıktı. Dolayısıyla üst akıl bir olunca birbirlerine tabanda düşman gibi görünseler de aynı kulvarda koştuklarını ve beraber hareket ettiklerini biz sahada görebiliyorduk. FETÖ, devlet eliyle, PKK'de silahlı güçleriyle bölgede özellikle Müslümanları, İslami camialara ve alternatif bir siyasi aktör olarak HÜDA PAR'a çok büyük zararlar verdiler."

"FETÖ'nün mağdur ettiği insanlar halen cezaevlerinde"

FETÖ'nün İslami kesimlerden, mağdur ettiği yüzlerce insanın halen cezaevlerinde olduğuna dikkat çeken Erat, "15 Temmuz'dan önce 'Kahrolsun İsrail' dedikleri için, Filistinli kardeşlerimiz için basın açıklaması ve miting düzenleyen birçok insan şu anda cezaevindedir. Bunlarla ilgili de maalesef halen hiçbir işlem yapılmış değil. Özellikle bunların görünmesi lazım. Bu saatten sonra, Yusufi diye tabir ettiğimiz kişilerle ilgili ciddi bir adım atılması ve adil bir yargılanmanın olması gerekiyor. Çünkü bunların birçoğu FETÖ'nün kumpaslarıyla cezaevlerine girdiler." diye konuştu.

"Güvenlik soruşturmalarında FETÖ'nün oluşturduğu hafızaya başvuruluyor"

Güvenlik Soruşturmaları adı altında mağdur edilenlerin durumuna da değinen Erat, "FETÖ bir de öyle bir şey yaptı ki hükümetin asıl itibariyle bunu ortadan kaldırması gerekiyor. FETÖ bu ülkeye öyle bir kötülük yaptı ki yani tarif edemiyorum. Devletin zihnini oluşturduğu uydurma istihbari bilgilerle kirli bir zemin oluşturdu. Kimden rahatsızsa, kim emperyalizmin çarkına çomak sokuyorsa, kim onlara karşı geliyorsa ve kim de siyonistlerin düşmanıysa bunların hepsinin hakkında ihdas ettiği suçlamalarla bir hafıza oluşturdu. Bu hafıza olduğu gibi duruyor. Özellikle güvenlik soruşturmalarında FETÖ'nün oluşturmuş olduğu bu hafızaya başvuruluyor. İnsanlar bugün bu kirli hafıza üzerinden güvenlik soruşturmalarından geçiriliyor ve istediği işe giremiyor. Güvenlik soruşturmasına takılıp kalıyor. Hâlbuki güvenlik soruşturmasını oluşturan ETÖ ve FETÖ'dür. Buna benzer yapılardır. Bununda artık görülmesi gerekiyor. O kadar insana zülüm ve haksızlık yapılıyor. İnsanlar ilkokuldan, ortaokuldan, liseden ve üniversiteden mezun oluyor, KPSS'ye giriyor. Ama maalesef güvenlik soruşturmasına takılıp kalıyor. Bu emeğe saygısızlıktır, haksızlıktır. Bu, insanlara zulümdür. Bunların bertaraf edilmesi gerekiyor." diye belirtti. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)