ABD, Çin'den ithal edilen ürünlere yönelik 34 milyar ABD Doları tutarındaki ek vergi tedbirini 6 Temmuz'da resmen uygulamaya koyarak ekonomi tarihindeki en büyük ticaret savaşını resmen başlattı.
ABD'nin bu eylemleri, dünyanın dört bir yanından sert tepkilere neden olurken, çok sayıda ülkenin hükümet yetkilileri, uzmanları ve basın mensupları Trump yönetiminin çağın ana eğilimlerine uymayan ve tarihe meydan okuyan ticaret politikalarını eleştirdi.
Devlet yönetimleri, Trump'ın bu politikaların getirebileceği zararlardan endişe duyduklarını ifade ettiler.
Ticaret savaşı, 2008'deki küresel krize benziyor
İspanya Çin Politikaları Gözlem Merkezi Başkanı Julio Rios, 6 Temmuz'da Çin Medya Grubu muhabirine verdiği demeçte, ABD'nin ticari savaş açmasındaki temel amacının, kendi çıkarlarını azami oranda genişleterek küresel hegemonya anlayışını sürdürmek ve Çin'in kalkınmasına karşı direnmek olduğunu söyledi.
Ticaret savaşının birkaç haftanın ardından yol açabileceği zararın bir trilyon ABD Doları'na ulaşabileceğine dikkati çeken Rios, küresel ticarette yüzde 6'lık ABD'nin dış ticaretinde de yüzde 25'lik bir kaybın söz konusu olduğunu ileri sürdü.
Rios, bu ticari savaşın diğer ülkelerin ekonomilerini olumsuz etkileyeceğini, dolayısıyla bu ülkelerin de kendi çıkarlarını korumak için adım atarak karşı ek vergi tedbirlerini hayata geçirebileceklerini kaydetti.
Bu ticari savaşın neden olacağı ekonomik zararın 2008 yılında yaşanan küresel finans krizi ile hemen hemen aynı boyutta olduğuna işaret eden Rios, bu nedenle uluslararası toplumun bundan büyük endişe duyduğunu bildirdi.
"Trump'ın 'önce ABD' anlayışı başarı kazanamayacak"
Belçika Temsilciler Meclisi Başkanı Siegfried Bracke ise dün verdiği mülakatta, Trump yönetiminin ticari savaş açarak, başkanlık seçiminde verdiği taahhütleri yerine getirmeye çalıştığını söyledi.
Bracke, buna rağmen, bir ülkenin bir başka ülkeye ek vergi koymasının serbest ticaret kurallarını ihlal ettiğini, orta ve uzun vadeli bakıldığında Trump'ın "önce ABD" anlayışının başarı kazanamayacağını savundu.
"Küresel üretimdeki kayıplar kat kat çoğalabilir"
Genel merkezi İngiltere'de bulunan Financial Times gazetesinde yer alan habere göre, İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney, kapsamlı ticaret savaşının küresel ekonomik büyümeyi gözle görülür oranda gerileteceği uyarısında bulundu.
İngiltere Merkez Bankası'nın sağladığı veriler gösteriyor ki, ABD'nin tüm ticari ortaklarına yönelik gümrük vergilerinde yüzde 10 puanlık bir artış getirmesi ülkenin imalatında yüzde 2,5'lik, küresel imalatta ise yüzde 1'lik düşüşe yol açacak.
Bu koşullar altında küresel güven çökebilir ve finansal piyasalar gerginleşebilir. Vergi tedbiri, ticari dengeleri sağlama konusunda bir araç olarak uzun vadede kullanılırsa, küresel üretimdeki kayıplar da kat kat çoğalabilir.
"ABD'nin kaybı, Çin'in kaybından fazla olacak"
İngiltere merkezli BBC'de yayınlanan bir analiz habere göre, ABD'nin başlattığı ticaret savaşında diğer ülkelerle kıyaslandığında risklerin en büyüğüyle karşı karşıya kalacak taraflar Çin ve ABD olacaktır.
Singapur Kalkınma Grubu (DBS) Başekonomisti, Çin'in yüzde 6-7'lik ekonomik büyüme hızı ile ABD'nin yüzde 2-3'lük ekonomik büyüme hızı göz önünde bulundurulduğunda, ABD'nin göreceği zararın Çin'in zararından daha fazla olacağı kanaatinde.
Başekonomist, ticari savaşın küresel tedarik zincirine zarar getirmesi nedeniyle mal fiyatlarında görülecek yükselişle beraber Amerikan tüketicilerin daha fazla harcama yapmak zorunda kalacaklarını kaydetti.
"Acilen yapılması gereken, küreselleşmeyi hızlandırmaktır"
İspanya Çin Politikaları Gözlem Merkezi Başkanı Julio Rios'a göre, ticari savaşın patlak verdiği şu dönemde atılması gereken en önemli adım; olası riskleri engellemek için ticari ortak yelpazesini genişletmek, küresel yönetişim konusundaki görüş birliklerini sağlamlaştırmak ve ticari korumacılıkla ortaklaşa mücadele etmektir.
Rios; söz konusu ticaret savaşında Çin, AB, Japonya gibi dünyanın başlıca ekonomileri arasındaki çok taraflı işbirliğinin yoğunlaşacağını da öngörüyor.
Rios, ABD uluslararası arenaya uzak kalıp gün geçtikçe yalnızlaşırken, diğer ülkeler arasındaki bağlantının yoğunlaşacağını ve ekonomik küreselleşmenin de yolundan şaşmadan ilerleyeceğini savunuyor. (İLKHA)