Ağrı'da minik Leyla'nın kaçırılmasıyla başlayan ve Ankara Polatlı'da 8 yaşındaki Eylül YağlıKara'nın istismar edilip hunharca katledilmesinin ardından tekrar gündeme gelen idam ve hadım cezasının bir an önce verilmesi gerektiğine dikkat çekildi.

Yaşanan cinayetlerle ilgili İLKHA mikrofonuna konuşan siyasi parti, STK temsilcileri, imam ve alimler kaçırılma olayları ile ilgili halkı bilgilendirirken, istismarcı ve çocuk katili suçlular için hükümetten idam ve caydırıcı cezalar talep ettiler.

İslam ahlakından uzak nesiller yetiştiği müddetçe benzer hadiselerin yaşanacağını vurgulayan HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Doyar, bu konuda hükümet ve ailelerin üzerine düşmesi gerektiğini söyledi.

Doyar, "Zina, fuhuş gibi ahlaksızlıklar ve çocuk istismarının en büyük sebebi İslam'dan uzak kalmaktır, İslam ahlakını almamaktır. Allah'a iman eden, ahiretin hesabını yapan ve İslam ahlakını alan kişi, bu tür durumlara düşmez. Burada üzerinde durulması ve düşünülmesi gereken en önemli husus budur. İslam'dan uzak nesiller yetişmeye devam ettiği ve kötülüğe giden yollar açık kaldığı müddetçe bu tür olaylar da devam edecektir. Yapılacak en önemli iş şudur; yeni nesiller İslam ahlak ve terbiyesi ile yetişmeli, kötülüğe giden yollar kapatılmalıdır. Bu konuda en büyük görev Hükümet'e ve ondan sonra da ailelere düşmektedir." dedi.

"Bu olayların artmasında sosyal medya ve bazı TV kanallarının rolü büyüktür"

Sosyal medya ve televizyon kanallarının bu konuda etkili olduğuna dikkat çeken Doyar, "Televizyon ve sosyal medyanın bu olayların artmasında rolü büyüktür. Hepsini söylemiyorum ancak televizyonların önemli bir kısmında ve özellikle de sosyal medyada zinaya, fuhşa ve ahlak dışı kötü fiillere teşvik eden çokça program ve siteler vardır. Bunlar mutlaka engellenmelidir. İnsanlar bunlardan kötü etkileniyorlar, kötü şeyler öğreniyorlar ve sonra da kendi çevrelerinde aynı şeyleri yapmaya çalışıyorlar." şeklinde konuştu.

"Kötülüğe götüren yollar kapatılmalı"

"İdam cezası elbette ki caydırıcı özelliğe sahiptir ve idam cezası yalnız başına meseleyi çözüme kavuşturmaz." diyen Doyar sözlerini şöyle sürdürdü:

"Burada en önemli husus şu ki; bu tür kötülüklerin işlenmesine sebep olan şeylerin ortadan kaldırılmasıdır. Sebepler ortadan kaldırılmadığı müddetçe sonuç üzerinden hareket edip suçluya ceza vermek, kötülüğü ortadan kaldırmaya yetmez. Fuhşa, zinaya, bu tür kötü fiillere sevk eden ve teşvik eden yazılı, sözlü, görüntülü, fiili her ne gibi sebepler varsa ortadan kaldırılmalı, yani kötülüğe götüren yollar kapatılmalı ki kötülük ortadan kalksın. İşte o zaman idam cezası hem çözüm olur hem caydırıcı ve suçu önleyici olur."

Aileler bu konuda neler yapmalı?

Doyar, "Ailelere bu konuda çok önemli vazifeler düşmektedir. Her şeyden önce çocuklarını İslam ahlakı ve terbiyesi ile büyütmeye özen göstermelidirler. Çocuklarını kontrol altında tutmaya çalışmalıdırlar. Çocuklarının kimlerle arkadaşlık ettiğini, hangi çevreye girdiğini, nerelere takıldıklarını kontrol etmelidirler. Tabi bunlar, çocuklarının kötülüğe bulaşmasını önlemek için önemli hususlardır. Bir de çocuklarını, özellikle de küçük çocuklarını kötü insanlardan korumak için yapılması gereken şeyler vardır ki bunlar; çocukları yalnız bırakmamak, yalnız başlarına sokağa salmamak, yabancı yerlere yalnız göndermemek, yabancı insanların davet ve tekliflerine olumlu cevap vermemeleri konusunda bilinçlendirmek ve sürekli kontrol altında tutmak gibi hususlardır. Ailelerin bu konularda duyarlı ve dikkatli olmaları gerekir." ifadelerini kullandı.

"İslam'dan uzaklaşan kişi her türlü kötülüğü yapmaya müsait hale gelir"

"Bu tür hadiseleri duydukça kahroluyoruz. Ancak dönüp kendimize bakmamız gerekir. Toplum olarak nasıl bu hale geldik diye kendimize sormamız gerekir." diyen Doyar son olarak şunları kaydetti:

"Bu toplum İslam ile ıslah olur, İslam ile kötülükleri bertaraf eder ve İslam ile huzur bulur. Onun için toplumun özellikle de yeni nesillerin İslam'dan uzak bir şekilde yetişmesine fırsat vermeyelim, zemin ve ortam oluşturmayalım. Çünkü İslam'dan uzaklaşan insan her türlü kötülüğü yapmaya müsait hale gelir. Nitekim ahiret hesabını yapmayan insan için hayat bu dünyadan ibarettir ve yaptığı her şey bu dünya ile sınırlı kalacağını düşünür."

Hükümet önlem almalı

Sivil Dayanışma İnisiyatifi (SDİ) Başkan Yardımcısı M. Emin Akan, son zamanlarda artan çocuk istismarı ve cinayetlerinin nedenlerinin başında basın ve yayın olduğunu söyledi. Akan, İslam ile bağdaşmayan programların yayınlanmaması gerektiğini belirtti.

Akan, "Kanallara baktığınızda tamamen insanları bu kötü manada celp edecek, gençliği bu kötü manada kendine çekecek, kendilerine esir edecek bir konumda çalışmaları vardır. Bu ne bize ne ülkemize yakışır. Hükümetin duyarlı olması lazım, halk bu konuda tamamen bu önlemi alan kitle, hükümet ne olursa olsun halk onların yanındadır. Eğer bir önlem alınmazsa, gençliğin önü bu şekil bırakılacaksa, gençlik bataklığa gidecekse o zaman olan halka oluyor, halk zarar görüyor çünkü çocukları gidiyor. Ahlak, maneviyat diye bir şey kalmıyor, bu da tamamen ülkenin, hükümetin halkın çöküşüne sebebiyet veriyor." diye konuştu.

"Hizmet sadece bir yol yapmak bir kafe yapmak değildir"

"'LGBT'li' dediğimiz gruplar Türkiye'de açık açık çıkıp yürüyüş yapabiliyorlarsa bu İslam ülkesi için yüz kızartıcı bir şeydir." diyen Akan sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"Van'da veya başka illerde yürüyüş yapılırsa ve hükümet de buna izin verirse ki vermez de yani öyle umut ediyoruz. Bu halkın tamamen tepkisini alır ve çok kötü sonuçlar doğurur. Bunun önlemini önce hükümetin alması lazım ve halkın da buna destek vermesi lazım. Hizmet sadece yol, kafe yapmak değildir. Hizmet insan kazanmaktır, gençlik elden giderse oraya dünya kadar da hizmet yapsan boştur. İnsanı kazanmak zordur o yüzden gençliğimize sahip olmamız lazım. Çocuk istismarında da aynı böyle bakıyoruz çocuk istismarı gün be gün ilerliyor, yoğunlaşıyor. Artık öyle olmuş ki anne babalarımız korkudan çocuklarını bir yere gönderemiyorlar, güvenemiyorlar, güven içinde değiller bunun da gene mali idarelerdeki Türkiye'deki hükümetin bu konuda caydırıcı cezalar vermesi gerektiğini, idam ise idam olsun bu çocuk istismarında sebebiyet verenlere de bu cezalar olsun."

"Çocuklarımızın geleceğini karartan hareket ve kötülüklere karşı dimdik durmak lazım"

Akan, "Van Sivil Dayanışma İnisiyatifi olarak da çalışmalarımız var ve kesinlikle Van'da böyle şeyler olmasına müsaade etmeyiz. Bu da bir gerçektir ki bütün ailelere ulaşmak lazım, bu konuda çocuklarımızın geleceğini karartan bütün hal hareket ve kötülüklere karşı dimdik durmak lazım, direnmek lazım. Biz şunu istiyoruz; gerek hükümetimizden gerek mali idaremizden, yetkililerimizden bu konulara ciddi bir şekilde baş yorması lazım. Hata yapan kim olursa olsun affedilmemesi, cezası ne ise verilmesi lazımdır. Çocuklarımız geleceğimizin teminatıdırlar, çocuklar hep bize bakıyorlar onları bu şekil kandırmak, bu şekil saptırmak, bu şekil kötülüğe sevk etmek, anne babalara acı çektirmek kimsenin hakkı değildir. Bunların cezaları verilmesi lazım ve cezaların da caydırıcı cezalar olması lazım." dedi.

Son olarak ailelere de tavsiyede bulunan Akan, "Halkımıza sesleniyoruz; halkımız çok duyarlı olsunlar ve çocuklarını hiçbir zaman yalnız bırakmasınlar, güven ortamı olmayan hiçbir yere bırakmasınlar, mutlaka bıraktıkları camiler olsun, Kur'an kursları olsun, okullar olsun, üniversite hazırlık kursları olsun, mutlaka bıraktıkları yerler ile diyalog halinde olmaları lazım. Çocukları hiçbir zaman yalnız bırakmamaları lazım, çocuklar bu histe bulunmalılar benim ailem gittiğim yer ile irtibat halindedir, onların gözetimi halindeyim, yanlış yapılacak bir harekette çocuk korkudan yanlış yere gitmesin, yanlış hareket etmesin, böyle bir gayret etmemiz lazım." şeklinde konuştu.

"Müslümanlar olarak vicdan azabı çekiyoruz"

Diyanet-Sen Van Şube Başkanı Nurullah Arvas, son zamanlarda artan çocuk istismarı ve cinayetlerine hamdım veya idam cezasının bir an önce verilmesi gerektiğini belirterek yaşananlar karşısında Müslümanlar olarak vicdan azabı çektiklerini söyledi.

Arvas, "Çocuklarımızı yetiştirirken İslami bir terbiye ile mi yetiştiriyoruz. Bu caniliği yapan insanı nasıl bir ortamda yetiştirmişiz, bu caniliği yapan insanın annesi, babası, ailesi bu caniyi nasıl yetiştirmişler. Acaba İslami bir terbiye ile yetiştirmişler midir? Yoksa İslami bir terbiyeden, edepten yoksun bir hayat mı yaşadı. Küçücük 8 yaşındaki bir çocuğa akıl ve hayale gelmeyecek işkenceler yaparak, tacizde bulunarak canileşmesi hangi edep ile hangi terbiye ile yetiştiği onu yetiştiren anne babanın kendilerini iyi bir sorguya çekmeleri lazım." dedi.

"Sosyal medya ile ilgili kesinlikle bir düzenleme yapması lazım"

 "Toplumumuzda sosyal medya, internet ve televizyon ailemizin içine düşmüş bir tuzaktır." diyen Arvas, "Biz çocuklarımızı yetiştirmede çok hassas davranmalıyız. Çocuklarımızın giyiminden, yemesine, içmesine, yaşantısına, uykusuna kadar her şeyini dikkatlice takip edip bir Müslümana yakışır bir şekilde evlat yetiştirmek zorundayız, öyle bir evlat yetiştireceğiz ki bu ileride ne bir cani olsun ne de canilere fırsat verecek bir ortam oluşsun. Müslüman olarak, imam olarak, bir eğitimci olarak büyük bir sorumluluğumuz var. Çocuklarımızı yarının gençlerini yetiştirirken milli ve manevi değerlerine bağlı muhafazakar İslami bir edeple yetiştirmemiz gerekir. Aile yuvalarımızdaki televizyonlar sosyal medyalar çocuklarımızı gençlerimizi maalesef bu tür tuzaklara çekmektedir.  Sosyal medya ile ilgili kesinlikle bir düzenleme yapması lazım. Gençlerimiz çocuklarımız ellerinde telefon istedikleri siteye, istediği anda girebiliyor. 15-16-20 yaşındaki genç istediği siteye giriyor ve maalesef, bu siteler bu haber kaynakları gençliğimizi İslam'dan, imandan, Kur'an'dan aile edebinden, aile yuvasından ortamından uzaklaştırıyor ve bu tür olaylar meydana geliyor." diye konuştu.

"Çocuk katili ve istismarcılarına idam ise idam, hadım ise hadım"

Hükümete çağrıda bulunan Arvas şunları söyledi:

"Hükûmetimizden bir an önce bununla ilgili düzenleme yapılmasını talep ediyoruz. idam ise idam, hadım ise hadım, kimyasal hadım ise hadım bir an önce yapılması lazım. Yapılmadığı takdirde bu milletin vergilerinden elde edilen para ile bu caniler ceza evlerinde yaşatılıyor ve İslam ne güzel İslam ne güzel örnek vermiştir yani bu tür olaylarda kısasa başvuruyor dinimiz. Bu acıyı yaşayan anne babasına kesinlikle acısının dindirilmesi bu canilerin bir an önce idam edilip bu tür olaylara meyil edecek olan insanlara ibret olması adına, bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor. Hakikaten biz ekrana baktığımızda o yavrumuzun o tebessümünü gördüğümüz zaman büyük bir üzüntü, büyük bir endişe, büyük bir mahcubiyet yaşıyoruz. Rabbim bu işi yapanlara da fırsat vermesin Rabbim bu işi yapıp da bu aileyi üzenlere de, hem bu dünyada, hem de diğer dünyada cezasını inşallah verecektir. Rabbim hepimize, milletimize, memleketimize, ülkemize, devletimize, huzur versin."

"Eylül ve Leyla bizim kızımız"

"Ülkemizde bu son zamanlarda yaşanan durumlar bizi oldukça üzmektedir, hele ki söz konusu ciğer parelerimiz olan, geleceğimiz olan, çocuklarımız olduğu vakit, bu bizi geleceğimiz itibarıyla daha çok üzmektedir." diyen Köylerle Dayanışma Derneği (KÖYDER) Başkan Yardımcısı Yusuf Türk, şöyle konuştu:

"Çocuk istismarının ülkemizde yaygınlaşmasının bir sebebi fert olarak ülkemizde ki Müslümanların zaaf sahibi olmasıdır, sorumluluklarını yerine getirememesidir. Müslüman uyanık olmalıdır, mahallesinde ilçesinde, köyünde, bulunduğu mevkide yaşanılan olaylardan haberdar olmalı, bilinçli olmalı, olaylara karşı duyarsız olmamalıdır. Aile olarak bizler toplumumuzu olumsuz manada etkileyen durumlara karşı duyarsız kalmışız. Aile olarak da çocuklarımıza sahip çıkmalı, çocuklarımızın girdiği ortamları kontrol etmeli, oralara sahip çıkmalıyız, çocuğumuzun gün içerinde nerelere gittiğinden haberdar olmalıyız. Çocuğumuzu her çağıranının yanında göndermemeliyiz, uygun ve sağlam ortamlara, güvene bileceğimiz ortamlara teslim etmeliyiz. Çocuklarımızı rast gele ortamlara salı vermemeliyiz. Bu durum ailelerimizin birer zaafıdır. Kaçırılan ve ölü bulunan defin edilmiş halde bulunan Eylül kızımız ve kaç gündür kayıp olan ve dere kenarında ölü bulunan Leyla kızımız bizim kızımızdır. Bunu ekranlarda seyreden halkımızın başına da aynısı gelebilir. Bu durumun başımıza bir daha gelmemesi için uyanık olmalıyız. Toplum olarak da bunlara duyarsız kalmamalıyız."

 "Toplum idam talep ediyorsa, devletin bu huzuru milletine verip idam getirmesi lazım"

Türk, "Devlet bunlara karşı duyarsız kalmamalıdır, sadece sosyal medyada birkaç demeç vermekle kalınmamalı. Bunlar kıza sürede yakalanmalı ve ciddi bir şekilde cezalandırılmalı ki bir daha bu cezayı görenler bu kötü işe, bu katle girişmesin. Çocuklarımızı kaçırmasınlar ve öldürmesinler, korksunlar cezanın korkusu kalplerine girsin ki bu yaptıkları kötü işten vazgeçsinler, devlet bunlara önlem almazsa bu devletin millete karşı olan sorumluluğunu yerine getirmediğini gösterir ve bu hem dünyada hem de ahirette vebale sebep olmaktadır. İdamın getirilmesi için halkımız sosyal medyada çalışmalar yapıyor. Allah (cc) kısasta size hayat vardır.' diye buyuruyor. En iyisini bilen Allah'tır. Madem kısasta bize hayat vardır ve toplumun hayata ihtiyacı var, toplum bunu talep ediyorsa, toplum huzur istiyorsa devletin bu huzuru milletine verip kısas olarak idam getirmesi kanaatindeyim." şeklinde konuştu. (Yunus Tuğrul-İLKHA)