Anne...

Hani tarifi imkansız sevgi seli...

Hani anıtlar gibi...

Kokusu mis, gönlü tertemiz...

Hani en güzel yar...

Hani en yakın diyar...

Ne sevgisi anlatılabilir bir varlıktır o, ne özlemi...

Bu yüzden Mehmet Haberal`ın annesi hastayken, son günleri geçiriyorken helalleşemedi diye annesiyle, üzüldük hepimiz...

Adaletin adaletsizliğine verdik veriştirdik...

Bugün, CHP genel başkanı da, başbakana Haberal`ın annesi üzerinden yüklendi, “Mehmet Haberal`ın annesi anne değil mi?” diye sordu...

Evet o bir anne...

De...

Mehmet Haberal, annesinin cenazesinde kokteyl pozlarında kahkahalar atıyorsa “iyi bir evlat” değil benim için...

Eğri oturalım doğru konuşalım...

Annesi ölmüş, üç yıldır onu doğru dürüst görmemiş, hasta yatağında ziyaret edememiş, ölüme adım adım yaklaşırken annesi, bir helallik alamamış evlat, annesinin cenaze törenini, annesinin toprağa verilişini gördüğünde yıkılmalı değil mi?

Gözyaşlarını dışarı akıtamıyorsa bile içine akıtmalı...

Ama o kahkaha atıyor!

O sırada birisi, belki Deniz Feneri Davası`nın “Örgüt yoktur” sonucunu haber vermiş olabilir, İdris Naim Şahin`in “Biber gazı zararlı değildir” açıklaması konuşuluyor olabilir...

Kimse bana, “birisi bir şey söylemiştir, espri yapılmıştır, sinir krizidir, ne olduğunu bilmiyoruz ki” falan demesin, bu bahanelere sığınmasın, fotograf mevcut, gitsin baksın...

Elbette üzülmüştür, elbette içi kan ağlıyordur...

Buna eminim...

Ama o kahkahalar için çok erken... Çok...

Bu fotograf kime ait olsa haklı olarak eleştiri alır...

Bu yüzden fotografa iyi bakın...

Dikkatli bakarsanız, sanki ortada koyu bir sohbet var, sanki bir açılış kokteylinde buluşmuş siyasetçiler, ayak üstü sohbet...

Kimse cenaze töreninde bulunduğunun farkında değil...

Üstelik bir annenin cenaze töreninde!

Bir de, evladının adını sayıklayarak bu dünyadan göçüp gitmiş bir anne...

....

Adaleti, Haberal ve onun gibi, yıllardır suçlarını bilemeden, onlara yöneltilen suçlar ispatlanamadan içeride yatanlar, seçildikleri halde içeriden çıkamayanlar için sorgulamak bana göre vatandaşlık görevidir, bu görevi ifa etmeye devam edeceğim elbette fakat bu resmi eleştirmek de insanlık görevidir...

Susamam...

Daha dün, bir gazetenin Meral Okay`ın ölümünün ardından yaptığı densizliği eleştirirken “ölüme ve ölene" saygıyı vurgulayarak yazmışken, bu görüntüyü es geçmez yakışmaz vicdanıma...

Annesinin cenaze törenini özgürlük kutlamasına dönüştürmesini hoş görmemi beklemesin kimse benden...

Alkolün şişede duramadığı gibi, özgürlük de hapishane de duramıyor belli ki...

Besbelli kahkahalardan, “zilzurna” özgürlük hali!

 

Nesrin Yılmaz / twitter.com/nsrnylmz