Siyonist işgalcinin çıkarı için hazırlanan projenin imzalanması için teslimiyet davulları çalınmaya başlandı. Bunun için cepleri paramızla dolan Rahip Kushner ve Netanyahu fal oklarıyla açıktan ve gizliden muvafakat etmelerini sağlamak için birkaç Arap başkentini gezmeye başladı.

Heyet, Gırnata`nın anahtarını teslim almak için Ebu Abdullah Es-Sağir`i arıyor. Heyet, kendisi, çevresi, sarayı ve hizmetleri olmasa da onun ağladığı yerde yeni bir proje imzalamaya hazırlanıyor. Tarih bir kez daha Arapların ağlayışını yazacaktır.

Fakat ben size şunu söylemek istiyorum. Söylerken de hayal etmiyorum, realiteden bahsediyorum. Hiç kimse böylesine haince bir hususta adım atmaya cesaret edemeyecektir. Adım atsa iki dünyada da cezadan kurtulacağını sanmıyorum. Enver Sedat Kudüs`ü ziyaret ederek teslimiyet fitilini yakınca olan oldu. Bugün de Arapların boyunlarına oturan ve boğazlarını sıkanlardan bazılarının karşılaşabilecekleri iki kötü durum nedeniyle ellerini gevşettiklerini görmekteyiz. Çünkü bunları iki sonuç beklemektedir. Birincisi, Siyonistlerin arzu ve isteklerine teslim olunca bu ümmetin çocuklarının eliyle boğulacak. İkincisi, karşı koyarsa ve direnirse bu kez Siyonist ajanların eliyle hayatına son verilecek. Şehit olmaktan da korkmaktadırlar. İki ölüm arasındaki fark hepinizin malumudur.

*Arap ve İslam halklarının hayat damarı attıkça Yüzyılın Anlaşması geçmeyecek. Bu ümmette atan damar ise sayılamayacak kadar çoktur ve asla tükenmeyecektir. Biz zayıf olmasına rağmen incelip kopmayan bir ümmetiz.

*Filistin`de 1948 felaketini unutmayan ve ondan ders çıkaran bir halk bulundukça Yüzyılın Anlaşması geçmeyecek. İşgalci tarafından Filistinlileri sürüp yerlerine Siyonist yerleşimcileri yerleştirmek için Deir Yasin, Ed-Devayime ve daha birçok katliamla korkutulan bu halk o zaman düştüğü bu hatayı bir kez daha tekrarlamayacak. Daha sonra o gün işlenen cinayet ve katliamlardan daha büyük katliamlar yapıldı, ama halk yerini yurdunu terk etmedi. Cenin Mülteci Kampında işlenen cinayet ve katliam bunun açık delilidir. Katliamdan kurtulanlar yıkılan evlerinin enkazı üzerinde oturup evlerini terk etmediler. Batı Yaka, Gazze ve 1948`de işgal edilmiş Filistin topraklarında yaşayanların durumu da budur.

*Hiçbir Filistinlinin konumu, kültürü, yönelişi, şartları, durumu ve kabiliyeti ne olursa olsun toprağından vazgeçmesi ve buna karşı alternatif bir vatan kabul etmesi mümkün değildir. Çünkü toprağı namusudur. Bu hususta istisnai bazı kişiler olsa da bunlar kural dışıdırlar.

*Siyonist işgal rejimi beş milyon Filistinliyi, yarısını veya çeyreğini topraklarından çıkaramaz. Bunun birçok neden ve denklemi var.

*Filistin halkının; genç ve yaşlısıyla gösterdiği direniş ve fedakarlık istidadı, toprağına bağlılığı büyük umutların habercisidir.

*Birkaç gün önce Filistin doğumlu ama şu anda Ürdün`de ikamet eden ve başkentte güzel bir villaya sahip olan bir dostum bana aynen şunları söyledi: “Allah`ı ve seni şahit tutuyorum. Filistin`de sadece bir ağaç altında yaşamama fırsat verilseydi gelip orada yaşamakta hiç tereddüt etmezdim. İşgalden uzak bir şekilde bir Filistinlinin kullandığı bir metrekarelik toprak parçası bile beni çok mutlu eder.”

*Filistin toprakları asil Ürdün halkının yaşadığı coğrafyanın karşısındadır. Bedevisinden şehirlisine kadar bu halka fırsat verilirse 1920`de yaptığı gibi şimdi de Filistin özgürlük ordusunu kuracaktır.

*Filistin halkıyla Müslüman Arap halklarını da uysallaştırmak mümkün değildir. Bazı Arap rejimleri uysal davranıp teslimiyet gösterseler de bu onların bu coğrafyada kalmalarına izin vermeyecektir.

*Filistin`in etrafındaki halkların özgürlüğe ulaşmak, işleri ele almak ve ülkelerini yeniden inşa etmek için yaptıkları girişimleri sekteye uğrasa da çok geçmeden başarıya ulaşacaktır.

*Yeryüzündeki tarihi yasalar kimseye acımaz. Bunlar dönüp dolaşmaktadırlar. Bugüne kadar hiçbir günahkar, azgın ve tağutu abideleştirmedi. Bunu yatıştırmak veya tevekkül edip köşeye çekilmek için söylemiyorum. Bu kanunlar gerçekçi ve yakındır.

*Evet onlar bugün maddi her türlü güce, imkana ve uluslararası desteğe sahiptirler. Onlara Arap ve İslam dünyasının vurdumduymazlığı da katkı sağlıyor. Ancak onlar da bizim gibi gerçek bir kriz ve çıkmazdadırlar. Bir farkla. Onlar gaspçı, hırsızdırlar ve bizden daha çok dünya hayatına düşkündürler. Biz meşru bir hakkın sahibiyiz. Bu haktan asla vazgeçmeyiz, aksine onun için ölürüz.

*Yüzyılın Anlaşması ikinci taraf olan Filistinliler olmadan geçmez. Dünyada Filistinlileri bu anlaşmayı bunu kabul etmeye zorlayacak hiçbir güç yoktur.

*İnsanlara ümitsizliği aşılayan ve teslimiyet ruhunu yayanlarla, bir bütün olan bir halkın birliğini bozacak sloganlar atarak Siyonist düşmana hizmet edenlerin herkesçe reddedilen bu tavırlarına son vermeleri gerekir. Müslümanlar yok oldu diyenleri aslında bunlar yok etti.

Allah emrinde galiptir (mutlak güç ve irade sahibidir). Onların istedikleri Yüzyılın Anlaşması geçmeyecektir…

Salim El-Felahat / Çeviri Makale