Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çin temaslarının son gününde kendini takip eden gazetecilere çarpıcı açıklamalarda bulundu. Çin ile yapılan görüşmelerin baş gündem maddesi olan Suriye konusu, İran`ın Suriye tavrı, Çin ile yapılacak ortak yatırımlar, MİT Müsteşarı`na yönelik yargı operasyonu, Cumhurbaşkanlığı`nca onaylanan yeni eğitim sistemi ve Türkiye`de bazı mahfiller tarafından sürekli gündeme getirilen etnik ayrışma tartışmaları konusunda detaylı değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, konuşmasına Suriye konusundaki değerlendirmelerle başladı.

 

Erdoğan şunları söyledi:
“Artık Beşşar`ın verdiği sözü yerine getirmediğini, muhalif kanadın sabaha kadar durumu çalıştığı, ardından da Kofi Annan`a verdikleri sözleri devam ettirdiklerini görüyoruz. Kofi Annan`ın verdiği sözleri destekliyorlar. BM`nin konuya eğilmesi istikametinde bir karar çıkıyor. Bu kararın arkasında durmak suretiyle bu işi yürütüyorlar. Biz bunu daha sıkı bir şekilde takip etmek suretiyle çalışmalarımızı yürüteceğiz.

Tarafımıza gelen yaralılardan ölenlerin sayısı 4`e çıktı. Suriye tarafındaki rakam 10 bine yaklaştı. Durumlar içler acısı... Kentlerin harabe edilmesi, insanların acımasızca öldürülmesi, annelerin gözlerinin önünde... Bunları anlattım Çin tarafına... Durumu tasvip etmediklerini söylediler. Kendilerinin BM`de 8 veto kararı olduğunu, iki tanesinin Suriye ile ilgili olduğunu söyledim. Bunu kendilerine hatırlattık. Bundan sonra böyle bir yaklaşımın kolay kolay olmayacağını söylediler. Onların da opsiyonu şu anda bitmiş durumda. İnsani olmayan bir süreç işliyor. Döner dönmez Rusya ile münasebetleri daha da sıklaştıracağız. Cuma günü Arabistan`a günübirlik bir seyahat yapacağız. Ondan sonra nasip olursa kampları ziyaret edeceğim. Kampları yerinde görmeyi arzuluyorum.”

“BOĞAZ KÖPRÜSÜ, DEMİRYOLLARI VE NÜKLEER İLE İLGİLENİYORLAR”
“Ekonomik ilişkiler noktasında Jinping ve diğer yetkililer ilişkilerin geliştirilmesinden yanalar. Boğaz Köprüsü, demir ağı, enerji ve nükleer enerji alanlarında işbirliğine girmek istediklerini ifade ettiler. İlgili arkadaşlara konuları verdik. Temenni ederiz ki bağlantılar kurmak suretiyle çin sermayesinin Türkiye`ye gelmesini sağlamış oluruz.”

Erdoğan, gazetecilerin sorularını da cevapladı. Başbakan`a sorulan sorular ve verdiği cevaplar şöyle:

Suriye konusunda Türkiye`nin yaklaşımı ve pozisyonu BM`ye bir karar aldırmak mı?
- Bu başından beri kovaladığımız bir konu. Bu daha müdahale bir hale geldi. Şimdiye kadar gelen sığınmacı sayısı ikiye katlandı. Adeta patlama noksanına geldi. Görüntüler var. Bu insanlar kaçarken vuruluyor. Öleni var, yaralananı var. Annelerin fetyatları var. Evleri nasıl tarumar ettiklerini, evlatlarının nasıl boğazlarının kesilerek öldürüldüğünü anlattılar Kofi Annan`a...
Birleşmiş Millerler bunu takip etmeyecek de neyi takip edecek? Biz takip edeceğiz. Türkiye`nin hassasiyeti bellidir. En üst seviyede ortaya koymamız ve BM nezdinde takip etmemiz gerekir. Suudi Arabistan`ın da hassasiyeti çok fazla. İki tarafın da ilgisi üzerine bu konuyu kendi aramızda konuşmak istedik. Rusya şimdiye kadar “İkili çalışmalar yapalım” diyordu. Zulme rıza zulümdür. Buna ‘Evet` diyemezsiniz. Halkını terörist olarak görüyorlar. Beşşar`ın yaklaşımıyla, ağzıyla konuştuklarını söyledim. Lütfen onların ağzıyla konuşmayın. “Ufacık bir çocuk, bebek terörist olur mu?” dedim.

Bu bizim dini değerlerimizle çatışır. Bizim değerlerimizde savunmasız bir insana saldıramazsınız, vuramazsınız. Buna nasıl “Terörist” dersiniz? Bunlar halk. Halkın olduğu sokakta tankın ne işi var? Annan`a anlattık bunları, güldü tabii. Binaların halini gezmediniz, görmediniz.


Bayan Amos`un gezisi sırasında da evlatları katledilen anneler anlattı. Vurgunlar, şehirlerin imhası, bunlara “Evet” demek mümkün değildir. Bir oksijen çadırında hayatta kalmaya devem eden bir halk var.

İRAN`A BAKMAYIZ, GEREKENİ YAPARIZ
Türkiye`nin Batı`nın uşağı olduğu yönündeki gibi çok çirkin bir şey olmuştu. Esad, olayı çok farklı bir zemine kaydırmak istiyor. Bunu İran`da dini lidere söyledim. Bu savaş Arap milliyetçileriyle İslamclar arasındaki savaştır. Bakın Beşşar böyle diyor. Bu tobloda bir değerlendirme yapmadılar. Olayı farklı bir yere çekerek güya Arap Ligi`ni dağıtmaya çalışacak. Bu noktadalar. Tabii İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi`nin çalışması müşterektir. Önem kazanmaya başladı.

 

98`de Kara Kuvvletleri Komutanı Suriye`yi uyardı. Siz de aynı şekilde bir çıkış mı yaptınız?

- Bu 98 olayından çok farklı, o zaman böyle birşey olmamıştı. Olmadan Atilla Paşa`nın öyle bir ziyareti olmuştu. Şimdi sınır ihlali olmuştur. Dün de sınırımızı aşan silahlı saldırılar oldu. Uluslararası hukuk açısından adeta işaret fişeğidir bu. Yapanın yanında kar kalamaz. Herhangi bir ülkenin şöyle böyle yaklaşımı bizi enterese etmez. Türkiye Cumhuriyeti`nin kendine has bir tavrı vardır. Tarihte bu vardır. Türkiye en az benzerlerinde ne yapıldıysa onu yapmak durumundadır. Suriye kendine çeki düzen vermek zorunda, vermezse Suriye`den gelen kardeşlerimize kapıyı asla kapatmayağız. Suriye vurmaya devam ederse neticelerine katlanmak durumundadır. BM toplanıp kararını almalı. İstanbul`da bir araya gelen kurum ve kuruluşlar BM`ye baskı yapıp kararı aldırmak zorundadır. Biz de ilgili arkadaşlarımızla gerekli değerlendirmeyi yapacağız. Biz sadece hedef noktasını söylemek durumundayız.

En kötüsü “Haklısınız” deyip bir şey yapmamaları. O zaman sizin de karşıyı ikna etmek izin çabanız ortadan kalkıyor. Kimse herhangi bir adım atmadığı takdirde olay da bizim yanı bışımızda olduğu için bizim başımıza patlaması ihtimali kuvvetli. İş bu noktaya geldiğinde Türkiye`in opsiyonları nelerdir?


- Opsiyonlar çok, dedikleriniz var. Sınır ihlallerine karşı uluslarası hukuktan doğan hakları olan bir ülke var. Sınırın ihlali sebebiyle alacağı tavır karşısında yapacakları şey ortadadır. Bunların hepsi tartışılacak meseleler. BM bunu da açıkladı. “Sınır ihlali var” dedi. Bunların hepsi masaya yatırılacak konular. Bunların hepsi son görüşmelerimizi yapıp adım atılacak konulardır. BM`deki oylamada daha önce Suriye`ye yaptırım isteyenler olumlu çizgideler. Rusya ve Çin dışındakiler evet noktasındalar. Pozisyonları bizimkiyle örtüşüyor. Ayrıca NATO`nun Türkiye`nin sınırlarıyla ilgili görevleri var.

Esad sonrası için Suriye`de durum ne olur? “Baas rejimi devam eder” diyorlar...

- Baas rejmiyle ilgili olarak şu anki mevcut yönetim çöker. Şu anki mevcut yönetimle ayakta duruyor. Irak`ta Saddam`la birlikte çöktü, sadece kalıntıları var. Ayakta kalma gayreti içeriside olanlar var. Artık tutmuyor. Irak`ta Baas rejmi içinde faaliyet gösteren bazılarının güç devşirmeleri mümkün değil. Suriye`de de durumun aynı olduğu kanaatindeyim. Oradaki mezhep yapısı Irak`a göre çok daha farklı. Çok partili demokratik bir hayata hızla gireceğini bekliyorum. Bunu istemeyenler niye istemiyorlar? Otokaritk sistemin devamını istedikleri için böyle düşünüyorlar, söylüyorlar.

NÜKLEER ENERJİ KONUSU
Bizim nükleer çalışmalarımız enerji maliyetlerini düşürmeye dayalı. Rusya ile anlaşmamızda 300 mühendis yetiştirmemizi istemişlerdi. İkinci 300 kişilik gurubu gönderdik. Bir yandan inşaat çalışmalarımız devam ederken bir yandan da mühendislerimiz yetişmiş olacak.


Nüklerimizin barışçıl amaçlarla kullanımı söz konusu. Bizde kaynak var. Değerlendirme şansımız var. Barışçıl amaçlarla çalışacağımız için kimsenin bize söyleyeceği bir şeyi olmaz. Kore`de de bunu gündeme getirdik, nükleer terörizme karşı olduğumuzu söyledik, ortaya koyduk. Yaptığımız anlaşma da farkı yaklaşım gerektiren bir anlaşma değil. Kiminle anlaşırsak anlaşalım. Sinop`ta aynı barışçıl amaçlarla kurmaya çalışacağız.

Türkiye`de etnik ayrışma konusunda gayretler var. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?

- Etnik yapılanma ve etnik yapılara yönelik eleştiriler AK Parti`nin bir sorunu değil. Olsa endişe taşır. Böyle bir sorunumuz yok. Bütün etnik yapıları kuşatan bir partiyiz. 60 civarında Kürt kökenli milletvekili arkadaş var. Kabinemde 5 bakan arkadaşım Kürt.
Bekir Bey bile Kürttür. Kürt kökenli, böyle bir durum. Böyle bir derdim yok. Derdimiz olmadığı için rahatız. Birbirimize karşı olan sevgimiz aynı. Onların yaklaşımı BDP için “Kürt partisi” yönünde. Biz onların o söyleminin yanlış olduğunu söylüyoruz. Oylarını almak için yapıyorlar. Halbuki biz birinci dereceden Kürt seçmenin oylarını alıyoruz, Etnik bir parti değiliz. Türkiye`yi kucaklayan bir partiyiz. Biz yola çıkarken “Her şey insan için” dedik. 42 bin denekle yapılmış bir araştırmayla ortaya çıkmış bir yapıyız. Türkiye bizi kucakladı. Alevi, Sünni, Laz, Çerkez, herkes bu işin içinde var.


Ben Rizeliyim, bana “Laz” diyorlar. Halbuki alakam yok. Nusret Bey Laz ama kimse onun öyle olduğumu bilmez. Kucaklayan parti olmamaz ve bu yönde çalışma yapmamız bizi yüzde 50`ye taşıdı. Yeni anayasada da biz gelin bunu bir yere yerleştirelim, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı herkesi kucaklasın. Burada rahatsız edici bir şey yok, öbürü rahatsız edeci. Burada ezber bozan bir mantık var, artık çözelim istiyoruz.

FİDAN İYİ EĞİTİMLİ VE BAŞARILI
MİT Müsteşarı Hakan Fidan`la ilgili soruşturma izni için ayrıca bir iç soruşturma yapıyormuşsunuz, yaptığınız soruşturma sonucuna göre karar verecekmişsiniz, doğru mu?

- Biliyorsunuz bu konu, MİT`le alakalı konu geldi, geçmişte de bürokratlarla ilgili izin söz konusuydu. MİT olayındaki gelişmelerde sessiz kalmak mümkün değil. Niye? Benim malum nekahat dönemime rastlayan süreçti. Benim sır küpüm. Türkiye Cumhuriyeti Devleti`nin sır küpü. Türkiye`nin geleceğinin sır küpü. Uluslararası alanda bu görevi yapanlar ajan olarak nitelendirilir. Operasyon yapacakları zaman görevlendirmeyle devlet adına giderler. ABD, Rusya, Çin, Batı ülkelerinin hepsinde var... İmralı`ya da gönderen benim, Oslo`ya da gönderen benim. Niye? Ortada bir problem var. Terör mücadelesinde başarılı olmamız lazım. Bunun için bazı bilgi alışverişlerine sahip olmamız lazım. Gezetelerde çıkanın hiçbirisi Müsteşarım tarafından verilmiş söz değil, hepsi yalandır. Yazılı değildir. Konuşmalar, görüşmeler olmuştur, asla verilmiş sözler değildir. Bunu söyleyenler “siyasi menaafat elde eder miyiz acaba, ne devşirebiliriz” gayreti içine girmişlerdir.
Gayretlerinden çok çok memnunum. Gerek öncesi, gerek sonrasında ve şimdi ülkeme çok şeyler kazandırdı. Müsteşar Yardımcılığı ve TİKA`nın başında olduğu zaman da iyiydi. İyi yetişmiş bir bürokrattır. İnsan kıyma makinesi değiliz. Bu insan takdir edilmesi gerekirken, bunu yemeye çalışan bazı mahfiller olmuştur. Ana muhalefet partisi olmak üzere...
Yargı, görevi olmayan bir alana girdi. Bu konuda hakkı olmayan bir konumda kendini hisedince kusura bakmasın bizi karşısında görür. Yargı kendini yasamanın üzerinde göremez. 250 meselesinden Müsteşar`ı yargılama süreci içine sokmaya çalıştı.

Çok büyük ihtimamla karşılandınız. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?
- Bu ülkede çok dikkat ediyorlar. Parti genel başkanları farklı bir konuda. Rusya`da da, burada da genel başkan olarak glediğimde de Jintao başkan değildi, “Olacak” demişlerdi. Görüşmelerimize ilgi alaka olmuştu. Devlet başkanları misafirhanesinde ağırlamışlardı. Demokrasilerde önemli olan seçilmişler ve parti genel başkanlarıdır. Beni havaalanına kadar uğurladı.

Cumhurbaşkanı eğitim yasasını onayladı. Milyonlarca öğrencinin ailesi de uygulamanın önümüzdeki döneme yetişip yetişmeyeceğini merak ediyor. Yetişir mi?
- Hiç endişeniz olmasın, bütün planlarımız yetişecek şekilde yapılıyor. Hiçbir sıkıntıya mahal bırakmadan, ufak tefek bazı hususlar dışında tereyağından kıl çeker gibi yoluna girecek. Bunlar bizim için altyapısı olan konular. Türkiye bu konuda kendini aşmıştır. İki yıl sonra daha iyi oturmuş olacak. İlerledikçe olgulaşacak. Osmanlıca, Kürtçe seçmeli ders olarak seçilebilecek. Detaylarını arkadaşlarımız açıklayacaklar.

ERDOĞAN`SIZ DÖNEMDE AK PARTİ`DE NELER OLACAK

AK Parti`de, 3 dönemden sonra yeniden seçilememe düzenlemesinin istikrarı bozacağı endişesi var. Değerlendirmeniz ne?
- Değerli basın mensubu arkadaşlarımız yıllar yılı şunu yazdılar: “Bu koltuğa oturanlar bir daha kalkmayı bilmezler.” Biz partiyi kurarken bunu enine boyuna konuştuk. Eskisi gibi olacağız. Partide hücre yenilemesi yapacak mıyız? Kaldı ki bırakıp gitmiyoruz. Bir dönem dinleniyorsunuz. Formumuzu muhafaza ediyoruz. Partimizde de hücre değişimini yapmak için bu dönemde 160 arkadaşımızı aday yapmadık. Bize kan kaybettirmedi. Gücümüzü çok daha artırarak devem ettik. Artık Türkiye fanilerle yürümeyi değil, ilkelerle yürümeyi bilmeli.

Tayyip Erdoğan fani, öldü, öldüyse ne yapacaksa, milletim ne yapacaksa şimdi onu yapsın. Olayı faniler üzerine bina etmeye çalışırsak hareket hiçbir zaman beklediğimiz gücü kazanamaz. Süremiz dolduğunda partimiz bize hangi misyonu biçtiyse öyle çalışacağız.


AK Parti en ideal kurumsallaşmasını yapan patidir. Kadın kolları, gençlik kolları... Her ay 2-3 araştırma yapan bir parti var mı? Nerede eksik aksak var diye bakıyoruz. Gidermeye çalışıyoruz. Bizim parti kollarında yaptığımız kademe kadar onlar ana kademe kongre yapmıyorlar. Ondan sonra birileri bize parti içi demokrasiden bahsediyor. 29 yaşını dolduran gencin hemen üst kademeye atlama şansı var. Şu anda bizim uygulamada, ben il başkanlarını topladığımda yüzde 30 bayanlardan, yüzde 30`u 30-35 yaş arası, yüzde 40 da üstü şeklinde oluşturuluyor. Bunu tutturan il sayısı ciddi sayıya ulaştı. Ana muhalefet yüzde 30 bayan uygulaması başlattıklarını söylüyor. Bunu diyebiliyorlar. Gençlik kollarımız da aynı şekilde. Bir diğer konu da 3 dönem seçilen arkadaşlarımızla, “Biz beraber yürüyeceğiz” diyen STK`larla yürütme çalışmamız, azmimiz var. Lojistik desteği şu anda nasıl alıyorsak onu öyle devam ettireceğiz.

Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanlığı konusunda 7 yıllık görev süresini iptal ederse ne olur?
- Yorumu Anayasa Mahkemesi kendi içinde yapacaktır. Yorum yapmadan bizim konuşmamız doğru olmaz. Kendi takdirleridir. Bizim verecek karara yorumla müdahil olmamız şık olmaz. Halka gitmiş, halkın oylarıyla böyle bir karar çıkmış ve tabii 7 yıl meselesinin konusu vs. hukukçuların tasarrufu. Ne karar verecekleri ortadadır. Ondan sonra, AYM kararını açıkladığında, değerlendirmemizi söyleme şansımız var.

 

YENİ AKİT