1,2 milyon öğrencinin Liseye Geçiş Sınavı'na (LGS) girmesinden sonra, sınav maratonunda bu defa sıra lise son sınıf öğrencileri ile mezunlara geldi. 2,3 milyon aday, 30 Haziran-1 Temmuz'da 3 oturumdan oluşan Yükseköğretim Kurumları Sınavı'na (YKS) girecek.
Erken seçim kararı nedeniyle bir hafta ertelenen YKS'ye artık sayılı günler kaldı. Sınavın ilk oturumu Temel Yeterlilik Testi (TYT) 30 Haziran'da gerçekleşecek. Lisans programlarında okumak isteyenler ise 1 Temmuz'da sabah yapılacak, Alan Yeterlilik Testi'ne (AYT) girecek. Dil puanıyla tercih yapacaklar da, aynı gün öğleden sonraki oturumda Yabancı Dil Testi'ne (YDS) katılacak.
Hafta sonu milyonlarca öğrencinin kaderini belirleyecek olan YKS'ye sayılı günler kalırken, Rehber Öğretmen Yunus Akyüz, hem öğrencilere ve hem de ailelerine önemli uyarılarda bulundu.
Sınavın son günlerine sayılı günler kala üniversite adaylarının sınav kaygısı başta olmak üzere, sınav öncesinde, esnasında ve sonrasında neler yapması gerektiği konusunda önemli uyarılarda bulunan Akyüz, adım adım yaklaşan YKS ile ilgili dikkat edilmesi gerekenleri İLKHA'ya anlattı.
Sınav sistemlerinin sürekli değişmesinin öğrenciler üzerinde olumsuz etki bıraktığını belirten Akyüz, "Biz millet olarak sabırsız olduğumuz için sonucu beklemeden acele karar veriyoruz. Modern hayat içerisinde dünya perspektifinden uzaklaşan eğitim sistemine ayak uydurmak çatısı altında dışarıdan alacağımız eğitim modellerini içeride uygulamaya çalışıyoruz. Fakat hiçbir zaman sonucu görmeden aceleci tavırlarla, birkaç denemede başarısız olmamızın sonucunu başka sisteme aktararak kendini göstermeye çalışıyor." dedi.
"Öğrencilerin gözünü korkutan isim değişikliği ve soru sayısının azlığıdır"
Üniversiteye geçiş sınavında bu yıl ilk defa yeni bir sistemin uygulanacağını aktaran Akyüz, "Bu yıl ilk defa yeni bir sisteme gireceğiz. Benim kendi kişisel kanaatim hiçbir şekilde müfredat dışı bir konu ya da sorun olmayacaktır. Sadece çocuklarımızın gözünü korkutan isim değişikliğidir ve soru sayısının da azlığıdır. Bunun haricinde bu sistemde hiçbir değişiklik görmüyoruz." ifadelerini kullandı.
"Her zaman çalışan öğrenci sorular nereden gelirse gelsin kazanmaya aday olacaktır"
Bir eğitimci olarak sürekli bu şekilde değişen sınav sistemlerini kesinlikle olumlu bulmadıklarını ifade eden Akyüz, şunları söyledi:
"Çünkü öğrencilerimiz bu oluşan sisteme alışmışken, yaptıkları tercihleri o şekilde hareket ettirmişken 3-5 yılda bir değişen sınav sistemi öğrencilerimizde bir soğuk duş etkisi yaratıyor. Hatta bizler de bazı öğrencilerimizden şikâyetlerle karşılaşıyoruz. Fakat biz öğrencilerimizi teselli ediyoruz. Belki sınavın sistemi ve isminin değiştiğini ama hiçbir zaman müfredatta bir değişikliğin olmadığını söylüyoruz. Her zaman çalışan öğrenci için sorular nereden gelirse gelsin kazanmaya aday olacaktır. Modern hayattaki eğitim sistemi ya da Avrupai eğitim sistemine ayak uydurmak için uzmanlarımız bunları örnek alıp, bu şekilde değişikliğe gidiyorlar. Fakat unuttuğumuz bir şey var. Bizim sistemimizin oturması için de biraz uzun vadede işlemler olması gerekiyor. Bünyemiz ona alıştıktan sonra tam onunla iş yapacakken farklı bir sisteme giriyoruz. Bu da yanlıştır."
"Soru sayılarının azaltılması beraberinde öğrenci eleyici unsurunu ortadan kaldırmıştır"
Akyüz, "Şu anda biz eğitimciler olarak YKS'de en büyük dezavantaj olarak şunu görüyoruz: Soru sayılarının azaltılması beraberinde öğrenci eleyici unsurunu da ortadan kaldırmıştır. Yani öğrencinin seçeneklerini de daraltmıştır. Örneğin, geçen yıllarda bir sayısal öğrencisinin 30 kimya, 30 fizik ve 30 biyolojiden sorumlu olması gerekirken, şu anda her biri yarı yarıya düştü. Öğrencilerin seçenekleri de daraltılmış oldu. Bu da ister istemez öğrencileri zor durumda bırakıyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Öğrenciler, karşılarına ne tarz soru çıkacağının kaygısı içerisinde"
Öğrencilerin, sınav sistemlerinin bu şekilde çok fazla değişmesinden dolayı alıştıkları formatın dışına çıkmak zorunda kaldıklarına dikkat çeken Akyüz, "Örneğin bu yıl, bizler öğrencilerimizin psikolojilerini toparlamak ya da ruh hallerini düzeltmek için bayağı çaba sarf ettik. Çünkü öğrencilerimiz ailelerinden veya ağabeylerinden gördükleri sınav sistemiyle buralara kadar geldiler. İlk defa bir sınav sistemi ile karşılaşacakları için karşılarına ne tarz sorular geleceğini ya da hangi konulardan ne şekilde sorular geleceğini bilmediklerinden dolayı ciddi bir kaygı içerisinde kalıyorlar. Bu da öğrenciler üzerinde bir olumsuz etki bırakıyor." şeklinde konuştu.
"Uyku saati düzenli olmalıdır"
Sınav öncesi öğrencilerin uyması gereken kurallar noktasında uyarılarda bulunan Akyüz, şöyle dedi:
"Öğrencilerimizin son günlerde özellikle de beslenme konusunda dikkat edecekleri en önemli husus bilmedikleri ya da daha önce yemedikleri, denemedikleri yiyecekleri yemesin. Her zamanki beslenme tarzlarına devam etsinler. Ruhsal ya da bedensel olarak uyku düzenlerini sağlasınlar. Gece 00.00'dan sonraya uykularını taşırmasınlar. Uyku saati düzenli olmalıdır. Her gün farklı saatte ve düzensiz olarak uyumaları bedenlerinin yorgun olarak düşmesine sebebiyet verecektir."
"Soruların üzerinde ısrarla çabaladıkça hata yapma oranımız artıyor"
Akyüz, sınav öncesi öğrencilerin uyması gereken kurallara dikkat etmeleri noktasında ise şu uyarılarda bulundu:
"Sınav öncesi öğrencilerden en çok istediğimiz, dikkat etmek etmeleri gereken husus bugün özellikle YKS'de birçok öğrenci birinci ve ikinci oturuma aynı okulda giriyorlar. Öğrenciler bunun bilincindeler mi değiller mi bilmiyoruz. Biz öğrencilerimize gereken uyarıyı yaptık. Öğrencilerimiz sabah kalktıkları zaman kendi yanlarında üç ana maddeyi götürmeleri gerekiyor. Birincisi hangi oturuma ait ise o sınav kâğıdı, kimlik belgesi ve su götürmeleri gerekiyor. Bunun haricinde hiçbir metal eşya ya da bozuk para götüremeyecekler. Çünkü bunlar kapıda alınıyor. Özellikle öğrencilerimiz aynı okulda aynı oturumlara girecekler için sabahleyin kalktıkları vakit güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra okula götürecekleri kâğıdı okumaları gerekiyor. TYT oturumuna giriyorlarsa TYT oturumunun kâğıdını AYT oturumuna giriyor ise AYT oturumunun sınav kağıdını götürmek zorundalar. Söylemek istediğimiz en önemli husus sorulara takılıp kalmasınlar. Zira biz soruların üzerinde ısrarla çabaladıkça hata yapma oranımız artıyor."
"Sınav bütün soruları cevaplama sınavı değildir, aksine bildiğini yapma sınavıdır"
"Sınav; bütün soruları cevaplama sınavı değildir, aksine bildiğini yapma sınavıdır." diyen Akyüz, "Zaten öğrencilerimiz bu şekilde davrandıkları vakit hata oranlarını düşüreceklerdir. Sınav çıkışında da moral ve motivasyonlarını yüksek tutacaklardır. Eski sistemde birinci, ikinci oturum YGS ve LYS sınavlarımız farklı tarihlerde farklı aylarda olduğu için aradaki süreçte LYS sınavındaki sürece kadar öğrencilerimiz sıkıntı yaşamazlardı. Ya da YGS'de kötü geçtiği zaman sonucu tekrar kendini toparlamaya bir zaman sağlayacaklardı. Fakat bu sınav sisteminde sınavlar arka arkaya olduğu için öğrencilerimizin özellikle birinci oturum eğer istedikleri gibi geçmezse, ikinci oturum sınavına ise ciddi bir moral bozukluğuyla girecektir. Bu da öğrenciye ciddi anlamda zarar verecektir. Gerçek sınavın ya da tercih yapacakları sınavın AYT olduğu bilinciyle birinci oturum sınavının nasıl geçtiği hiç önemli değildir. Sonuç itibariyle biz eski adıyla YGS, biz bu sınavı hep baraj sınavı olarak bakardık. Çünkü elek üstü ve elek altı olarak bakardık. Gerçek tercih yerinin LYS olduğunu öğrencilere aşılardık. Fakat sınav günü öğrencilerimizin yanında olamayacağımız için onlara tek tavsiyemiz birinci oturuma girdikten sonra moral düzeylerini düşürmesinler. Gerçek sınavın ikinci oturum olduğunu bilinciyle güzel ve yüksek bir moralle kendini adapte etmeleri gerekiyor." diye belirtti.
"Sınavdan bir gün önce sınav muhabbeti yapılmamalıdır"
Sınavdan bir gün önce öğrencilerin mümkün olduğu kadar sınav muhabbeti yapmamaları gerektiğini belirten Akyüz, "Çünkü sınavdan uzak rahat bir kafa ile eğer günlerini geçirirlerse, yorulmadan gezecek tarzda bir yaklaşımları olursa sabaha dinç kalkıp, güzel bir uygulamayla inşallah sınava gireceklerdir. Öncelikle çocuklarımız sınav anında okula ne çok erken gitmelerini ne de çok geç gitmelerini istiyoruz. Bildiğiniz üzere bu yıl şöyle bir kural geliştirildi. Saat tam 10.00 olunca kapılar kapanacak ve sınav ise 10.15'te başlayacaktır. Saat 10.00'dan önce gelen öğrenciler sınav salonuna alınacaktır. Fakat saat 10.00'dan sonra gelen hiçbir öğrenci de sınav salonuna alınmayacaktır. Bundan dolayı da ne çok geç gitmemiz ne de çok erken gitmemiz hiçbir şekilde bize faydalı olmayacaktır. Bir de tüm öğrencilerimiz öncelikle sınav yerlerinin ya da okullarını görmeleri, sınav anında yapacakları seyahat ya da araçları ile gittikleri vakit önceden okullarını gördüklerinden dolayı sınava girecekleri okulu ise aramama gereği kendilerinde oluşacaktır." diye konuştu.
"Sınav kaygısı olağan normal olan bir şeydir"
Sınav öncesi kaygının öğrencilerin en büyük sorunlarından biri olduğuna da dikkat çeken Akyüz, sınav kaygısının ortaya çıkmasını etkileyen birçok sebep ve bunun beraberinde her kişi için farklı bir süreç yaşandığını belirterek, şu bilgileri verdi:
"Sınav kaygısı olağan bir şeydir. Zira çalışan öğrencilerimizde kaygı oluşması da gayet çok normaldir. Fakat aşırı kaygı ya da yetersiz kaygı problem yaratacaktır. Aşırı kaygı öğrencinin kendisine fiziksel olarak ya da bedensel olarak kasmalarına sebebiyet verecektir. Bu sebebiyet ise ister istemez bildiği soruları dahi yanlış yapacağına sebebiyet verecektir. Öğrencilere tavsiyemiz ise öncelikle bildiği konularla ilgili ya da dönem içerisinde denemelerde nasıl deneme çözdüyse ya da en iyi bildiği yerden başladığı zaman o kaygı ortadan kalkacaktır, rahat bir şekilde sınavına devam edecektir. Hiçbir zaman öğrencilerimiz iki şık arasında kaldıkları vakit ilk akıllarına geldiklerini işaretlemesinler. Parçaya tekrar dönsünler ya da kendisinden hangi soru isteniyorsa o soruya tekrar dönsünler. Zira orada gözünden kaçırdıkları küçük bir hata onları yanlış yapmasına sebebiyet verecektir. Bundan dolayı sorularla fazla uğraşmadan okuyup anlamaya dayalı yönlerini ortaya çıkarıp, onun haricinde ise asla fazla bir zaman harcamamalılar. Çünkü yarıştıkları bir süre zarfı vardır. Bunu özellikle birinci oturum için söylüyorum. İkinci oturumda çok fazla zaman kaygısı güdeceklerini zannetmiyorum. Bundan dolayı da okuduğunu anlamaya yönelik olduğundan dolayı öğrencilerimiz çözemedikleri soruyu sonraya bıraksınlar. Tekrar dönmeye zamanlar olsun."
"Kendi kaygılarımızı çocuklara yansıtmayalım"
Sınav kaygısıyla baş etmede ailelerin de önemli rolü olduğunu ifade eden Akyüz, "Bizim ailelerden de isteğimiz; çocuklarına kesinlikle olağan dışı bir eylemde bulunmasınlar. Yani her zaman için yaptıkları davranışları devam ettirelim. Sınava iki gün kala ise çocuklarımıza olumlu ya da olumsuz farklı hiçbir yaptırım uygulamayalım. Yani kendi kaygılarımızı çocuklara yansıtmayalım. Çünkü çocuklarımızın aile beklentileri üst düzeyde olacaktır. 'Verilen emeklerin karşılığını verecek miyiz veremeyecek miyiz?' diye çocuklarımız hem ekonomik olarak ya da manevi olarak kaygı gütmektedirler. Bundan dolayı da ailelerimizden tek isteğimiz; çocuklarımızın verdiği emeklerine saygı duymak, bu saygı perspektifinde çocuklarımızı rahat ve moralli bir şekilde sınava göndermemiz, götürmemiz gerekmektedir." şeklinde konuştu. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)