HÜDA PAR Van İl Başkanlığı tarafından düzenlenen mitingde konuşan HÜDA PAR Genel Başkanı Mehmet Yavuz, güvenlik soruşturmaları ve mülakatlarla memur adaylarının önlerine konulan engelle tepki gösterdi.

Beşyol Meydanı düzenlenen miting, Hafız Sait Tink'in Kur'an-ı Kerim tilavetinin ardından HÜDA PAR Van milletvekilleri adayları adına 1. Sıra Milletvekili Adayı Rasim Saygın'ın konuşmasıyla başladı.

Milletvekili Adayı Saygın'ın konuşmasından sonra halka hitap eden HÜDA PAR Genel Başkanı Yavuz, Kürd meselesi, adalet, ekonomi, güvenlik soruşturmaları vb konular hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Yavuz şöyle konuştu: "Bu memleketin tüm sorunları Ankara'da çözülecek. Kin girdi bu topraklara. Çatışarak denedik olmadı. Ne yapacağız. Tek bir çaremiz var. Uzlaşacağız ve anlaşacağız. Başka çaresi yok. Bu memleketin bütün meseleleri Ankara'da çözülecek. Sorunun kaynağı Ankara olduğu gibi çözüm kaynağı da Ankara'dır. Nedir memleketin sorunları. Başkanımız Rasim kardeşimiz değindi birinci mesele Kürt meselesidir. Bu mesele can yakıyor, insan kanını döküyor, huzurumuzu kaçırıyor. Bu mesele çözülmemiş. Sayın Cumhurbaşkanı, eski devlet geleneği diyordu ki, 'Kürt sorunu diye bir şey yok'. Siz ise dediniz ki Kürt demekten, Kürdistan demekten korkmayın. umut bağladık. Ne güzel dedik. Bir başbakan güzel şeyler dile getiriyor herhalde sorun çözülecek dedik. Ama gelinen aşamada devletin doksan yıllık baktığı yerden yazık ki sayın cumhurbaşkanı bakmaya başlamış. Atılan güzel adımları asla reddetmiyorum. TRT Kürdinin açılmasını önemsiyorum. Irkçılık nitelemeli andımızın bu memlekette kaldırılmasını, her sabah Kürt çocuklarına Arap çocuklarına yalan söyletilmesinden vazgeçilmesini önemsiyoruz."

"Çocuklarımızın eline Molotof veren onları ateşin içine atanlar Kürd'ün dostu değildir"

"Bu meselenin çözülmesine katkı sağladık. Bunun için elimize silah almadık. Gençlerimizin ne kendilerine ne başkasına zarar vermelerine gerek duymadık. Çünkü meseleyi çözmek için silaha gerek yok." diyen Yavuz, Kürd meselesinin çözümünün silahla olmadığını vurgulayarak konuşmasına şöyle devam etti:

"Silah bize zarar veriyor. Çocuklarımızın eline bomba, Molotof veren, çocuklarımızı ateşin içine atanlar Kürdün dostu değildir. Biz aynı hataya düşmeyeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanı eski devletin baktığı pencereden bakıyor. 'Kürd sorunu yoktur' diyor. Bizde diyoruz ki Sayın Cumhurbaşkanı Kürtler sorun değil. İnşallah böyle söylüyorsunuz. Ama bu memlekette Kürd meselesi var. Danışmanlarınız sizi yanlış enforme ediyor, yanlış bilgilendiriyor olabilir. Biz size hakkı söylüyoruz. Çatışmadan uzlaşmadan bu memleketin bütünlüğü içerisinde Ankara'da sorunları çözmeye talibiz. Bakın size söylüyoruz. Bu dil Allah'ın ayetimdir dediği ve senin ülkendeki milyonlarca insanın kullandığı dil Türkiye Büyük Millet Meclisinde de konuşulunca 'bilinmeyen dil' diye tutanaklara geçiyor. İşte biz sizi bilgilendirelim. Kürd meselesini büyük bir mesele dilin üzerindeki anayasal yasaklardır. Attığınız adımları görüyoruz. Gelin bir adım daha atalım. Bizim tarihimizin hiçbir döneminde dil yasağı olmamıştır. Ne Selçuklular da ne Osmanlıda olmamıştır."

"HÜDA PAR bu meseleyi silahı, Amerika'yı bulaştırmadan Ankara'da nihai ve kalıcı bir şekilde çözecektir"

Yavuz konuşmasının devamında, "Gelin bu meseleye Amerika'yı bulaştırmayalım. Ey örgüt, bu mesele benim meselemdir diyen partiler. Siz de elinizi silaha bulaştırmayın. HÜDA PAR'ı dinleyin. HÜDA PAR bu meseleyi silaha bulaştırmadan Amerika'yı bu işe bulaştırmadan Ankara'da nihai ve kalıcı bir şekilde çözecektir inşallah. Farsın da düşmanı, bu toprakların düşmanı, Emperyalist ABD bu toprakların düşmanı, Kürt Türk Arabı bir varil petrole kurban etmeye çekinmeyen gözü dönmüş küresel haydut asla elini uzatmamalı. Bu bölgeyi karıştırmamalı. Benim Türk ve Kürd kardeşimi hiçbir şekilde birbirine düşman etmemelidir. Buna izin vermeyelim. HÜDA PAR Allah'ın izniyle milletinden vekalet alırsa bu millet Kürdü'yle Türkü'yle, Lazı'yla Çerkezi'yle, Arap'ıyla Boşnak'ıyla Arnavut'uyla Zaza'sıyla HÜDA PAR'ın önünü aç arsa Amerika'nın batı emperyalizminin bu memlekete uzanmış o kirli dilini Allah'ın izniyle koparacaktır." dedi.

Devletin Kürdler ile Türkler arasına fark konulmaması gerektiğini vurgulayan Yavuz, "Sizlere Saidin nursinin çok kaldığı erek dağının gölgesinden ve müküslü fakinin memleketinden haykırıyorum. Hani diyor ya saidi kürdi. 'Ey gelle kurda. Di ittifaqe da seedat, heyat heye.' Bizde diyoruz ki birlik ve beraberlikte güç vardır, kardeşlik, huzur vardır. O zaman bu kardeşliği adaletle güçlendirelim. Biz bin yıllık bir kardeşliğe sahibiz. Çanakkale'ye kadar böyle. Çanakkale'den sonra ne olduysa oldu. Yönümüzü batıya çevirdik. habis ideolojiler bu kardeşliği tahrip ettiler. Gelin Van'la İstanbul arasına açılmış bu köprüyü tamir edelim. Gelin gönül insanlarını dinleyelim. Faqiye Teyre ile Yunus Emre arsına fark koymayın. Çünkü Feqiye Teyra Kürtlerin Yunus'udur. Feqiye Teyra ile Yunus'un söylediği arasında milim fark yoktur. Tek farkla, biri Kürt'tür biri Türk'tür. Onları dinleyelim. Şimdi buradan Ankara'ya sesleniyorum. Ey devlet ve ey Ankara. Gelin bu inattan vazgeçin. Gelin Feqiyê Teyra ile Yunus arasına fark koymayın. Onlar aynı çeşmeden, pınardan kana kana içen iki aşık, iki Allah dostu, iki millet adamı, iki halk insanı. Çözün bu meseleyi." ifadelerini kullandı.

"Bu mesele öyle bir meseledir ki çözülmeyince can yakıyor"

"Rum Suresi 22'nci Ayet-i Kerimesinde Allah u Teala, 'Bütün diller, renkler benim ayetimdir' diyor. Siz ise 'O diliniz yoktur' diyorsunuz. Allah'ın vardır dediğine yoktur dediğiniz için günah altındasınız." diyen Yavuz konuşmasının devamında şunları kaydetti:

"Memleketinizin milyonlarca insanını ötekileştiriyorsunuz, savaşın, silahın içine siz kendiniz atıyorsunuz. Bu meseleyi kullanarak Ortadoğu denilen İslam coğrafyasını emperyalist emelleri doğrultusunda dizayn etmeye çalışan 11 bin kilometre ötedeki emperyalizmin şahı ve padişahı küresel haydut Amerika'yı bu topraklara davet ediyorsunuz. Onları kirli dilini ve elini buraya uzatıyorsunuz. Yapmayın Allah aşkına. Bırakın ve buna bir son verin. Bacılarım, kardeşlerim. Bu mesele öyle bir meseledir ki çözülmeyince can yakıyor. Evlatlarımızı kaybediyoruz. Ama askeri, polisi, halkamızın evlatlarını kaybediyoruz. Kazanan bir bütün olarak emperyalizm. Kaybeden bir bütün halinde Türkiye oluyor, Anadolu oluyor, biz oluyoruz. Bu işi silaha bulaştırmadan Allah'ın vardır dediğine yoktur demeden bu işi suhuletle, kolaylıkla çözelim. Memleketimize huzur gelsin, bir lokma ekmeğimize kan bulaştırmadan yiyelim. HÜDA PAR bunu gerçekleştirecek Allah'ın izniyle."  

"Devlet vatandaşına ideoloji, din dayatamaz"

Devletin vatandaşa ideoloji dayatmaması gerektiğine vurgu yapan Yavuz, "Devleti yeniden tanımlayalım. Devlet ideoloji dayatmasın. Sen böyle giyineceksin, böyle düşünmek zorundasın. Bunu seveceksin bunu sevmeyeceksin. Sana ne! Benim nasıl giyineceğime sen karar veremezsin. Kimi sevip sevmeyeceğime de sen karar veremezsin. Sen sadece hizmet aracısın. Benim vergilerimle senin memurların hizmet adamıdır. Devlet vatandaşına ideoloji, din dayatamaz. Sen bu dine inanmak zorundasın diyemez. Bu memleketin farklılıklarının farkındayız. Sorunların nasıl çözüleceğini biliyoruz. İktidarlar çözemedi. HÜDA PAR'ın iktidarında sorunlar suhuletle ve kolaylıkla çözülecek. O ana sorunun çözümünü tarihteki yerine uygun şekilde yeniden çözeceğiz. Devletin elbisesi, dini ne olmalı. Evet devletin bir dini olmalı. Bu devletin dini adalet olmalı. Adaletsiz devlet beka tehlikesi yaşar. Beka tehlikesini yanlış yerde arayan ey siyasetçiler. Beka tehlikesi adaletsizliktir. Adaletsizlik zulümdür. Zulüm karanlıktır. Karanlık küfrandır, sonu hüsrandır." şeklinde konuştu.

"HÜDA PAR'ın devlet anlayışında insan öznedir, faildir, nesne değildir"

"Peki devlet nasıl tanımlayacağız. İnsanı ve adaleti devletin merkezine koyacağız. HÜDA PAR'ın devlet anlayışında insan öznedir, faildir, aktiftir, etkindir. Nesne değildir. Üzerinde hesap yapılan değil, hesap yapandır." İfadelerini kullanan Yavuz, "Hak Teâlâ hangi kula hangi hakkı vermişse eksiksiz şekilde onu ona iade etmektir. HÜDA PAR'ın devlet anlayışında herkesin mal, can, nesil ve akıl emniyeti garanti altına alınacak. Hangi dine inanırsa inansın,  hangi milletten olursa olsun fark etmez. Onun din, dil emniyetini garanti altına alacak ki ölümler zorlaşsın. İslam medeniyetin özü ölümsüzlüğe dayanır. Bir coğrafyada ölüm kolaysa o coğrafyada medeniyet yoktur. Medeniyet insan ölümlerini zorlaşmasıdır. Tarihimizde ölüm zorlaşmıştır. Peygamberimizin devletinde ihanet hariç ölüm olmamıştır. Adalet devleti olmuş, zulüm bitmiş, adalet hakim olmuştur. HÜDA PAR bunu gerçekleştirecektir. 81 milyon vatan evladı hangi dine inanıyorsa inansın kıymetli bulacak, bunları muhafaza edecek. Birebirimize din, ideoloji dayatmadan bu memleketin güvenliğini kalkınmışlığını hep beraber temin edeceğiz. Hepimiz kazanacağız, hep beraber huzur içinde yasacağız." şeklinde konuştu.

"KHK'larla, güvenlik soruşturmalarla, yanlış mülakatlar usulleriyle evlatlarımızın memur olmasının önüne engel konulmasını reddediyoruz"

Güvenlik soruşturmaları ve mülakatlarda yapılan yanlışlıklara dikkat çeken Yavuz, "HÜDA PAR hukukun üstünlüğünü adalet temelinde herkes için eşit şekilde uygulayacak. Ben iktidara geldim. Kendi hukukumu, hakim ve savcıları ben oluşturacağım. Yok öyle bir şey. 15 Temmuz faciası yaşadık. Az kalsın memleketimiz parçalanıyordu. Ferasetsiz ve basiretsiz politikalardan dolayı. İşte görüyorsunuz. Bu memleketin hakim ve savcılarının üçte ikisi şu an cezaevinde. Kolluk teşkilatının, istihbarat polislerinin amir ve memurlarından 7 bin tanesinden 6 bin 100 tanesi FETÖ mensubu.  TSK'de generallerin yarısından fazlası terör örgütü mensubu. Aman Yarabbim. Söylesenize bu devleti terör örgütü yönetmiş. Nasıl olacak burada adalet. Buna sebebiyet vermenin vebalini düşünüyor muyuz? HÜDA PAR bu gerçekleri kimseden korkmadan ama kimseye hakaret etmeden, kana, kine bulaşmadan suhuletle çözecek, hakikatle çözecek. Kimse yukarıya taşımıyor. Biz taşırız. Vallahi billahi taşırız. Buna karşı çıktığımız gibi KHK'larla güvenlik soruşturmalarla, yanlış mülakatlar usulleriyle yeterince soruşturulmadan amcası şuna selam vermiş diye gencecik evlatlarımızın memur olmasının önüne engel konulmasını reddediyoruz. Eğer bir ülkenin en verimli çağındaki gencecik insanları mülakatlarla devlet memurluğuna alınmıyorsa, eğer kadrolar haraç mezat borsaya düşmüşse bu vahim bir haldir. Bu iyiye gidiş değildir. Helal hele daha korkunç olanını söyleyeyim." ifadelerini kullandı.

"Cumhurbaşkanı Erdoğan vatandaş sıfatıyla güvenlik soruşturmasına takılsa geçemez"

"Eğer devlet hafızası, güvenlik hafızası, istihbarat hafızası mücadele ettiğini söylediğiniz FETÖ tarafından oluşturulmuşsa ve o hafıza hâlâ devlette geçerliyse hepimize geçmiş olsun." Diyen yavuz konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:

"Ne bekliyoruz şu istihbarat hafızasını oluşturan terör örgütleridir. FETÖ oluşturmuş, Ergenekon terör örgütü oluşturmuş. İddialı bir şey söyleyeceğim. Van'dan Ankara'ya gitsin sesimiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanı sıfatıyla değil de vatandaş Recep Tayyip Erdoğan olarak güvenlik soruşturmasına takılsa vallahi, billahi geçemez. Niye bu kadar kesin konuşuyorum. Çünkü FETÖ tarafından Selam Tevhit diye bir kumpasa takıldı. O kumpasta devletin hafızasında yer alıyor. Sayın Cumhurbaşkanı bu milletin evlatları geçemediği gibi sizde geçemezsiniz. Buradan çağıra bulunuyoruz. Çatışmacı bir dille değil. Bunlar milletimize zarar veriyor. İçimizi düzeltemesek dünyaya meydan okuyamayız. İçimizdeki bozuklukları tamir edelim. Sonra kime meydan okumamız gerekiyorsa okuyalım. İçimizi düzeltmeden dışarıya meydan okumanın pratikte karşılığı olmaz. Gelin bu güvenlik hafızasını kaldırarak bu topraklarda terör örgütlerinin devleti yönettiği bir zamanda suça bulaşmadığı bir kimse kalmaz. Devleti terör örgütleri yönetmiş. Gelin bir sosyal barış imzalayalım. 15 Temmuz'u milat kabul edelim. Darbeye karışan, darbeyi sevk ve idare eden işbirlikçileri tespit edelim. Bu örgütün, örgüte yönlendirdiği, gazete aldırdığı, derneğe üye yaptığı, selam verdirdiği kişilere terörist muamelesi yapmayın, yazık etmeyin bu memlekete. FETÖ'nün gadrine uğramış biri olarak diyorum. Biz adaleti merkeze alacağımız için söylüyorum. Allah'u Teâlâ diyor, 'bir kavme olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin.' Adalet herkes için lazım olacak. Gelin bu sosyal barışı bir an önce düzeltelim."

"Gelin bu faize dayalı ekonomiyi kaldıralım"

Konuşmasında ekonomik sorunlara da değinen Yavuz, "Bu memleketin ekonomik sorunları var. Her gün deniz suyu gibi artıyor. Ama bereket yok. Su çok. Van gölünün suyu gibi değil. Tuzlu içemiyorsunuz. Bereket yok, neden. Çünkü bereketi kaldıran faiz. Faiz bereketi kaldırıyor. Korkunç bir şey söyleyeyim. Bu milletin cebinden çıkan hepimiz parası. Emeğimiz 10 yılda bir ülkenin bütçesi faize gidiyor. Yazık değil mi? Bu ekonominin neresi milli neresi yerli. FED hapşırıyor spekülatif hareketlerle borsayla oynuyor, döviz kurunu oynatıyor, faizleri artırıyor. İstanbul piyasası deprem yaşıyor. Artçı sarsıntıyı Vanlı kardeşim iliklerine kadar hissediyor. Gelin bu faize dayalı ekonomiyi kaldıralım. Nasıl yapacağız. Bizi ara ara dinleyin. Biz bu memleketin dostuyuz. Bu gemide yaşıyoruz. Bu geminin kaptan köşkünde olabilirsiniz. Geminin rotasını kayaya çevirirsen gemi batar kardaş. Bunun olmaması içi dikkat. Ey millet ey hükümet sırtınızda akrep var. ihbar ediyoruz. Bir milletin sırtındaki akrebi ihbar eden düşman değildir, dosttur. Gelin faize dayalı ekonomi modelini kaldırın. İhale, hibe kanunlarını değiştirin. Birine teşvik verecekseniz gelin partizanlık, yandaşlık yapmayın. Devletin ihalelerini birine veriyorsanız devletin televizyonundan canlı yayınlayın. Biliyorum sahtekarlık yapacak. Ne yapayım başkasının partisine mi vereyim. Müteşebbis diyor bana vermiyor. İktidara yakın müteşebbis diyor ne olsa benim partiden, rakiplerime verecek halim yok diyor. Teşebbüs ruhu ortadan kalkıyor. HÜDA PAR vekalet alırsa sizden buraya da bir ayar verecek. Kimse kendi partisindendir diye hak etmediği bir ihaleyi alamayacak. Kim en ucuz ve devlet kaynaklarını sömürmeden, fakirin hakkına girmeyecekse o alacak. Faizi kaldırıyoruz, alternatifini getiriyoruz. Kamuda korkunç bir israf var. Dönen rüşvet çarklarına son vereceğiz. Milletin hazinesinin başına öyle insanlar getireceğiz ki gözü kaysa yüreği yanacak. Bir değil yüz milyon dolara tenezzül etmeyecek. Ücretini Alemlerin Rabbi Allah'tan alacak. " diye konuştu.

"Komşu ülkelerle aramızı düzeltmeli, ticaret ilişkilerimizi geliştirmeliyiz"

Konuşu ülkelerle ilişkilere de değinen Yavuz, "Buradan bağırsak sesimiz İran'dan duyulacak. Dünya petrolün imal eden İran ve Irakla komşuyuz. Bu ülkelerle tam kapasite çalışalım. Faize ihtiyacımız kalmayacak. Bizim ne ihtiyacımız varsa İran ve Irak'tadır. Küresel haydut Amerika ambargo koyuyormuş. Halla halla bana ne. Ben niye ambargo koyayım. Komşularla aramı kötü edeyim. Peygamberimiz 'komşusu aç iken tok yatan bizden değildir' diyor. Bunu sadece komşu için mi söylüyor. Bunu sadece iki komşuluk, iki ev, iki insan için mi söylüyor. Bunun devlete, ticarete etkisi var. Amerika Suriye'yi, Irak'ı bölmek istiyor. Yere batsın. Ben siyasi anlamda insan vicdanını bırakmayacağım. Komşuda yangın çıksın da ben yumurtamı pişireyim ahlaksızlığını yapmayacağız. Petrol ve gazın yanında bulunan Van, bir metropol olması gerekirken ancak İran'a turistler giriş çakış yapıyor. Bavul ticareti yapılıyor. Yüz kalem varsa sadece 5 kalem yapılıyor. Diğerleri siyasetin beceriksizliğinden kalmış. Sizlere HÜDA PAR'ın hür adayları olarak söz veriyorum. HÜDA PAR iktidar olduğunda veya hükümete baskı yapabileceğinde. İran'la ticaret yapacağız. Bir Van'ı değil 3 Van'ı besleyecek ekonomik hamleye imza atacağız. Amerika'nın kime savaş açtığı umurumuzda değil. Komşumuzla aramızı düzeltecek. Ekonomik canlılığını kazandıracak, misafirini ağırlayacak insanlar asla huzursuzluğa, teröre bulaşmayacak. Türkiye HÜDA PAR'la kazanacak inşallah." şeklinde konuştu.

Yavuz son olarak şunları söyledi: "Sizden bir söz alarak konuşmama son veriyorum. Gelin bizi tanımayan, bizi terör örgütlerinin karanlık yapıların, medya destekli algı operasyonlarıyla bizleri karartmalara bu tek bir insanın burnunu dahi kanatmadan çözebileceğimize Van'ın aziz insanlarına görüşü ne olursa olsun tek tek anlatalım. Kapıları çalalım, insanımıza gidelim ve onlardan güzel ortamın oluşması için siyasi destek talebinde bulunalım. Hazır mısınız? Gazanız mübarek olsun." (Mustafa Kaynak, Veysi Buran - İLKHA)