M. ERKAN YAVUZ-DOĞRUHABER

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye'deki operasyonların Rus silahlı kuvvetleri için benzersiz bir deneyim olduğunu itiraf etti. Rusya televizyon ve radyolarında ortak yayınlanan "Direkt Hat" programında konuşan Putin, "Savaş meydanında silahlı güçlerimizi kullanmak eşsiz bir deneyim, silahlı güçlerimizi geliştirmek için eşsiz bir araçtı. Hiçbir tatbikat çatışma koşullarında güç kullanımıyla kıyaslanamaz " diye kaydetti. Rus yetkililer Moskova'nın Suriye Savaşı'na müdahil olduğu 2015'ten bu yana 200'den fazla silahı denediklerini açıklamıştı. Suriyeli insan hakları örgütleri Rus Ordusu'nu, okullar, hastaneler ve meskûn mahalleri hedef alan hava saldırılarında 1,761'i çocuk, 6100 sivili öldürmekle suçluyor. Moskova'nın ise, hava saldırılarının sivil ölümlerine neden olduğu suçlamalarını reddediyor.

40-50 YIL SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE DÜNYAYI ALDATTILAR

Putin`in açıklamalarıyla ilgili gazetemize değerlendirmelerde bulunan Yrd. Doç. Dr. Abdurrahman Babacan, “İlk olarak bekle gör politikasını uyguladılar ve sahada emperyal hegomonik savaşı ABD`yle beraber Suriye`yi çift taraflı yönetme ve İslam ümmetini parçalamaya yönelik iki tane süper gücün soğuk savaş süreci gibi kendilerini sergileme gösterisidir. ABD ve Rusya kendilerini denemeye yönelik bu tür girişimleri çok yapıyor. 40-50 yıl soğuk savaş döneminde dünyayı aldattılar ama bu aldatmanın ne olduğunu yıllar sonra belki de anlaşıldı. Meğerse bunlar sıcak çatışmaya girecek niyette değiller sadece blöf yapıyorlar. İslam ümmetin üzerinde bir tezgâh hazırladılar aslında bunlara aşina olmak lazım. İslam ümmeti maalesef bu konularda tarih ve ideolojik eksikliğinden dolayı sürekli bu emperyal güçler tarafından tarihin tekerrürüne uğruyor. İslam Ümmetinin siyasi duruş eksikliğinden dolayı Rusya bugün bu açıklamaları yapıyor. Dolasıyla soğuk savaş döneminde yaşanmayan sıcak çatışmalar mesele İslam coğrafyası olunca ya Ortadoğu olunca çatışmalar en sıcak haliyle yaşanıyor. Burada asıl mesele şudur vesayet ve güç çekişmesinden mütevellit milyonlarca masum insan katledildi ve bu ölümler duracak gibi değil. Çünkü emperyal güçler bunun bitmesini istemiyor. Net olarak ifade edebilirim ki ABD isteseydi bu işi çok barışçıl bir şekilde çözebilirdi. En fazla altı ay için suhulet içinde bu iş biterdi. Eğer ABD bölgedeki denklemleri daha fazla karıştırmasaydı kendi kendine bile çözülebilirdi. ABD`nin bu tahrikleri karşısında Rusya`da hâkimiyet kaybetme korkusundan bölgeyi iyice karıştırdı. Ve bugün Putin`in açıklamaları aynı şeyi tasdikliyor burası tamamen bir deneme tahtası haline gelmiştir.” dedi.

ONURSUZCA GÖZÜMÜZÜN İÇİNE BAKA BAKA BU ÇİRKİN İTİRAFLARI YAPABİLİYORLAR

Babacan, “Artık onursuzca gözümüzün içine baka baka bu çirkin itirafları yapabiliyorlar bunun da nedeni açık bir şekilde karşılarında bir güç bloğu bulmadıkları içindir. Bu güç bloğun bulunmaması Suriye`de paslaşarak milyonlarca insanın kanına girdiler. Aynı pervasızlıklar devam edecektir. Bu tarz devletlerin varoluş sebebi de tam olarak budur zaten. Kurabildikleri kadar hâkimiyet kurma ve silah satma ardından yine bozgunculuk çıkarma bu döngü böyle işliyor buna yakinen şahitlik ediyoruz. Rusya kendi silah şirketlerini aktif tutmak için bir ülkeyi ateşe vermekten asla çekinmez geçmişte Sovyetler de tam da böyleydi. İşin vahim tarafı şu; bu iki hegomonik niye nitelediğimiz güç sadece İslam coğrafyası üzerinde depreşiyor.” şeklinde konuştu.

SUUDİ, BAE VE BUNLARA BENZER ÜLKELER DE BU SENARYOLARDA İŞBİRLİKÇİ ROLÜNDE ÇALIŞIYORLAR

“Soğuk savaş döneminde sadece kendi hinterlantlarını ilgilendiriyordu fakat bu sefer çok farklı, olay doğrudan Müslümanları etkiliyor.” diye konuşan Babacan, “Afrika`da ölen insanları unutmak mümkün mü? Ya da Yemen`deki hadiseler ve ilginçtir ki bu devletlerin her bölgede kendi iş birlikçileri de vardır. Suudi, BAE, İran ve bunlara benzer ülkeler de bu senaryolarda işbirlikçi rolünde çalışıyorlar. Müslüman insanların hafızaları bunları unutmayacak, yarın öbür gün ‘bu sahipsizliğin` ki bu sahipsizlik ilelebet sürmeyecek alttan gelen bazı dinamitler de bunu gösteriyor bunu Batı da gözlemliyor. Onlar da gelecek adına korkuyorlar ki en iyi yaptıkları şey ve üzerine çalıştıkları durum Müslümanları birbirine kırdırmak. Bu korku İslam ülkelerinin çok güçlü olduğundan değil çünkü şuan öyle bir güç yok bu korku halklardan gelecek dinamiklerdendir. Bu işin başlama noktası da İslam ülkelerinde yetişen entelektüellerin kendilerini batıya satmamasıyla başlar çünkü onlar halkı bilinçlendirmek gibi önemli bir görev halinde olmalılar. Halklardan gelecek dinamitlerin aydın kesimin kendilerini batıya satmamasıyla başlar. Türkiye`de benzer durum var belki son dönemlerde biraz kırılmaya başlandı ama Cumhuriyet döneminde bunun açık örneğidir. Fakat İslam coğrafyası için daha çok mesafe var.” ifadelerini kullandı.