İstanbul Fatih Camii'nde birçok farklı STK'nın üyesi olduğu "Kudüs Platformu" tarafından "Dünya Kudüs Günü" münasebetiyle bir etkinlik düzenlendi.
Saraçhane Parkı'na doğru gerçekleştirilen yürüyüş esnasında sık sık "Kahrolsun israil, kahrolsun Amerika", "Müslüman uyuma Kudüs'e sahip çık" ve "Yaşasın İslami direnişimiz" şeklinde sloganlar atıldı.
İranlı Alim Musa Durçevi'nin Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan program Grup Direniş'in seslendirdiği ezgilerle devam etti. Seslendirilen ezgilerin ardından basın açıklamasını Recep Yiğit okudu.
"Kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan kendisine bir kısım ayetlerimizi göstermek için, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götüren Allah'ın şanı yücedir. Doğrusu o işitir ve görür. (İsra-1)" ayetiyle başlayan basın açıklamasında, Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa ve Filistin topraklarının, 1948'den bu yana siyonist rejimin işgali altında olduğu ve 70 yıldır Müslümanların onurunun siyonistler tarafından ayaklar altına alındığı, tüm uluslararası antlaşmaları hiçe sayan terör çetesinin işgalini şımarıkça sürdürdüğü ifade edildi.
1979 yılından bu yana, her yıl Ramazan'ın son cumasında işgalcilerin lanetlendiğini söyleyen Yiğit "Yaşadığımız zaman diliminde küresel güçler, doğrudan ya da işbirlikçileri eliyle ülkelerimizi ve bütün mazlum halkları hedefe oturtmuşken, 'Dünya Kudüs Günü' münasebetiyle meydanlara inen bizlere büyük sorumluluklar düşmektedir. Kudüs bilincimiz bizlere emperyalist ve siyonist saldırganlara karşı mücadele eden İslami direniş hareketlerini desteklemenin yanında, yaşadığımız coğrafyalarda yeni direniş cepheleri açmamızı zorunlu kılmaktadır. Bizler biliyoruz ki küresel emperyalizme karşı küresel intifada yükselmedikçe, ne Kudüs ne de Kudüslerimiz özgürleşemeyecektir. Ortadoğu'da ve İslam coğrafyasında Amerika'ya bağımlılığın sorgulandığı bu dönemde, Rahmetli Erbakan Hoca'mızın hayali olan İslam Birliği'ni kurmanın tam zamanıdır. Buna öncülük edebilecek iki ülke Türkiye ve İran'ın bir araya gelmemesi için ABD, işbirlikçi krallar, ellerinden geleni yapmakta, mezhepçilik fitnesi yanında ekonomik ve siyasi baskılarla her iki ülkeye diz çöktürme çabalarını sürdürmektedirler. Bu anlamda ABD ve israile hizmet eden NATO terör şebekesine üye edilen ülkemizin esaret zincirlerini kırmakta boynumuzun borcudur." şeklinde konuştu.
"NATO fitnenin üssüdür"
"israilin güvenliği için çalışan NATO Kürecik Radarı, İzmir NATO karargâhı, Ortadoğu'da ve ülkemizde fitneyi planlayıp körüklemeye devam eden İncirlik Üssü kapatılmadıkça, Kudüs özgürleşemeyecek. Bizler Filistinli kardeşlerimize karşı yeni mahcubiyetler yaşamaya devam edeceğiz" diyen Yiğit "Bu yıl ABD Başkanı Trump'ın, Kudüs'ü israilin başkenti olarak ilan etmesi ve ardından büyükelçiliğini Kudüs'e taşıması sonucu, Filistinli kardeşlerimiz 15 Mayıs'ı 'Filistin'e Geri Dönüş Günü' olarak ilan etmiş, binlerce Filistinli işgal altındaki toprakların sınırlarına yürümüş, çıkan çatışmalarda yüzlerce kardeşimiz şehit olmuş, binlercesi de yaralanmıştır. Filistin'in kahraman halkı işgal, zulüm, cinayet ve tecavüzlere karşı sessiz kalan dünyaya kanlarıyla ve canlarıyla seslenmiş, ölüm döşeğindeki ümmetin damarlarına kan pompalamıştır. İslam İşbirliği Teşkilatı ve İslam ülkelerinden çıkan cılız itiraz ve ürkek kınama mesajları siyonist işgalci rejimi cesaretlendirmekte, cinayetlerini pervasızca sürdürmelerine sebep olmaktadır." ifadelerini kullandı.
"Siyonistler yalnızca güçten anlar"
Merhum Başbakan Necmettin Erbakan'ın "israil yalnızca güçten anlar" sözünü hatırlatan Yiğit "Hamdolsun ki Filistin Direniş Hareketleri onlarla anladığı dilden konuşabilecek güce ve imana sahiptir. Yaşanılan süreçte gelinen nokta, Filistin toprakları ve Kudüs'ün yalnızca direnişle özgürleşebileceği gerçeğidir." dedi.
Yiğit yaptığı basın açıklamasını şu şekilde sürdürdü.
"Kudüs Günü, Müslümanların dünya İstikbarına ve siyonizme karşı direniş ve seslerini yükseltme günüdür. Bu yönüyle de Filistin halkının direnişini ve mücadelesini diri tutmaya en büyük destektir. Kudüs ve Mescid-i Aksa mücadelesine olan bakışımız, İslam'a ve mukaddesatına bakışımızı belirleyen turnusol kâğıdı durumundadır. Kudüs mücadelesi, İslam dünyasının emperyalist odaklar tarafından kuşatılması, Müslümanların bu saldırılar altında tarihten çekilmesiyle başlar. Bu küresel kuşatmanın parçalanması ümmetin birlik ve dirilişiyle gerçekleşecektir. Kudüs Günü, bu yeniden dirilişi ve ayağa kalkışı hedefleyen bir gündür. Kudüs Günü, Allah'a teslim olanların, vahdetinin elzem olduğunu haykıran en büyük sedadır. Kudüs Günü'nün en temel mesajı, Müslümanların yekvücut olarak bir araya gelmesi ve İslam'ın mukaddesatlarına sahip çıkması şeklinde açıklanabilir. Kudüs Günü aynı zamanda Filistin'den Yemen'e, Suriye'den Libya'ya, Doğu Türkistan'dan Nijerya'ya kadar yangın yerine dönüşen, bir yandan yerel ve küresel zalimlerle mücadele ederken, bir yandan da mezhepçilik fitnesiyle vurulmak istenen ümmetin, zulme ve fitneye karşı birlikte ayağa kalkma günüdür. Kudüs Günü, İslam dünyasındaki bütün satılmış uşakların, piyonların, Müslümanlar arasına ekmeye çalıştığı fitne tohumlarına karşı '"Ayrılığa ve işgale hayır! Birliğe ve özgürlüğe evet!" feryadının yükseldiği İslam beldelerindeki yılanlardan, kukla rejimlerden kurtulmanın günüdür. Kudüs Günü, yeryüzündeki bütün Mustazafların, sömürülenlerin ve ezilenlerin kurtuluşunun günüdür. Bu hedef, Müslümanların İslam'a sahip çıkmasıyla gerçekleşebilecektir. Bugün bizler, burada, bu esaret zincirlerinin bütün halkalarını teker teker parçalamak için bir araya geldik. "Biz Muhammed ordusuyuz, geri döndük ve Kudüs yolunda ilerliyoruz!" diye haykırmak için bir araya geldik. Kan ve gözyaşı deryasına çevrilen ülkelerimizin özgürleşebilmesi, büyük şeytan Amerika ve işbirlikçilerinin kalplerine korku salmak için bir araya geldik."
"Ayrılıkları bırakarak ümmet bilinciyle hareket etmeliyiz"
Bugün, tüm ayrılıklarımızı bir tarafa bırakıp, ümmet bilincimizi, öfkemizle yumruk yapıp siyonist rejimin yüzüne indirmek için bir araya geldiklerini söyleyen Yiğit son olarak şunları söyledi: "ABD Başkanı Trump'ın büyükelçiliğini Kudüs'e taşıması karşılığında 'Kudüs, doğusuyla batısıyla Filistin'in ebedi başkentidir!' diye haykırmaya geldik. Bütün dünya yüz çevirse de direniş hareketlerine sadakat ahdimizi tazelemeye, Filistin halkını yalnız bırakmayacağımızın sözünü vermeye geldik. Siyonistlerle yapılacak her anlaşma, en küçük iş birliği ve yakınlaşma, ümmete ihanettir. İslam ümmetinin israile hiçbir şekilde ihtiyacı yoktur. İsrail, ümmetin bağrından sökülüp atılması gereken habis bir urdur. israili dost ve müttefik olarak görenler, Rableri katında veremeyecekleri bir hesabı biriktirdiklerini bilmelidirler. Ey Aksa'nın, Kudüs'ün Rabbi! Bizleri burada bir araya getirdiğin gibi, bütün ümmeti Mescid-i Aksa'nın kubbesi altında, özgür Kudüs'te bir araya getir. Emperyalistlerin ve siyonistlerin oyununu boz. Filistin'in özgürlüğü için taş atan yüreklere güç ver. Ülkemizdeki NATO, ABD ve siyonistlere hizmet eden üsleri ve işbirlikçilerini defetmemiz için; siyasilerimize bilinç, bize kararlılık ve cesaret ver. Ümmeti zalimlerin, emperyalistlerin, siyonistlerin şerrinden koru. Selam olsun Filistin'in kahraman, direnişçi halkına! Selam olsun direniş gruplarının şehitlerine, gazilerine! Selam olsun siyonist zindanlarda ölüme gülümseyenlere! Selam olsun Kudüs bilincini kuşananlara!"
Program yapılan duayla son buldu. (Nizamettin Aşkın-İLKHA)