HÜDA PAR'ın desteklediği Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Adayı Zekeriya Yapıcıoğlu, OHAL uygulamaları, Aile Koruma Kanunu, Kudüs ve Kürt meseleleri ile gençliğin sorunları hakkında dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.
Yapıcıoğlu, merkez Yenişehir ilçesinde TOKİ Üçkuyular Camisi'nde kıldığı teravih namazı sonrası halkla bir araya geldi.
Yapıcıoğlu, "Bazı siyasetçilerin ve akrabalarının hesaplarına bir şeyler aktarmadığı için kadrolara yerleşmeyen insanlar, güvenlik gerekçesi ile kadrolardan uzaklaştırılıyor gibi gösteriliyor." diyerek yaşanan hukuksuzluğu gözler önüne serdi.
"Kürd meselesinde çözüm İslam kardeşliğindedir"
Kürd meselesi hakkında kendisine yöneltilen soruyu yanıtlayan Yapıcıoğlu, bu hususta çözümün İslam kardeşliğinde olduğunu söyledi.
Yola çıktıkları ilk günden beri ölçülerinin İslam olduğunu belirten Yapıcıoğlu, "Her anlamda ölçü İslam olduğuna göre kardeşliğin de ölçüsü İslam'dadır. Nedir İslam'daki kardeşlik ölçüsü? Müminler kardeştir. Birileri bu kardeşliği bozmak istiyor. Bu kardeşliğin bozulması için elinden geleni yapıyor. Biz öyle inanıyoruz ki bunu bozmaya çalışanların ölçüsü İslam değil. Kimisi kendi siyasi düşüncesini, kimisi kendi ideolojisini, kimisi de kendi kavmi veya mezhebi kimliğini ölçü alır. Bunların hepsi batıl ölçülerdir, hiçbiri doğru ölçü değil. Resulullah Efendimiz, kendi dedesinin oğlu Ebu Leheb için 'Hepiniz şahit olun ki benim Ebu Leheb'le hiçbir akrabalığım yoktur.' demiştir. Kendisiyle aynı kavme bile mensup olmayan Selman-ı Farisi için de 'Selman benim ehlibeytimdendir.' demiştir. Benim kanaatimce bu yaklaşım meselenin çözümü noktasında ciddi bir adım olacaktır." ifadelerini kullandı.
"İdeolojilerini yerleştirmek için Kürt meselesini vasıta olarak gördüler"
Bazı kesimlerin, kendi ideolojilerini topluma yerleştirmek için Kürd meselesini bir araç olarak kullandıklarını anlatan Yapıcıoğlu, şunları söyledi:
"Ortada bir sorun vardır. Bu sorunu bazı kesimler bir araç olarak gördüler. Bu sorun üzerinde kendilerine siyasi bir ikbal sağlamaya çalıştılar, kendi ideolojilerini toplumun içerisine yerleştirmek için bunu uygun bir vasıta olarak gördüler. Yoksa zulmün bitip bitmemesi onların sorunu değil. Onların getirdikleri çözüm reçeteleri belki zulmü daha da katmerleştirecek. İnancımız gereği dünyanın neresinde olursa olsun nerede bir haksızlık yapılıyorsa gücümüz yetiyorsa o soruna müdahil olmamız, o haksızlığı ortadan kaldırmamız gerekiyor. Bu bizim için bir yükümlülüktür."
"Milletin inancına zıt pek çok kanun var"
Mecliste çıkarılan kanunların halkın inancına uygun olması gerektiğinin altını çizen Yapıcıoğlu, "Memlekette hiçbir meclis, eğer o meclis milletin meclisiyse ve milletin temsilcileri o meclise gitmişse milletin inancına aykırı kanunlar yapmamalı. Milletin inancına taban tabana zıt pek çok kanun var. Milletin arasına bomba, dinamit yerleştiren bazı kanunlar bu son birkaç yıl içerisinde yapıldı. Bunlardan bir tanesinin ismi 'Aile Koruma Kanunu' ama aslında aileyi parçalama kanunu. Çünkü o kanun çıktıktan sonra boşanmalar ikiye katlandı, aile içi şiddet arttı. Hâsılı kelam, toplumun yapı taşları olan aile kurumu çatırdıyor."şeklinde konuştu.
"Eğitim sisteminin elden geçirilmesi gerekir"
Gençliğin mevcut durumunun kaygı verdiğini ifade eden Yapıcıoğlu, "Gençliğin durumu kötü. Uyuşturucu kullanma yaşı 12'ye kadar inmiş. Bu, hızla yayılıyor. Şu anda Türkiye'de nüfusun yüzde 2,7'si en az bir kez uyuşturucuyla tanışmış durumda. Bu, belki Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında çok büyük bir rakam değil ama bizim gibi toplumlar için çok fazladır ve tehlike çanlarının çaldığı anlamına geliyor. Gençlik manevi bir boşluk içerisinde. Çocuklarımıza eğitim sistemimizle matematik, Türkçe, edebiyat, fizik ve kimyayı öğretiyoruz ama daha çok manevi değerlerimizin öğretilmesi hususunda eğitim sisteminin elden geçirilmesi gerekir." dedi.
"İnsanlar bahanelerle kadrolardan uzaklaştırılıyor"
Güvenlik soruşturmaları ve mülakatların meydana getirdiği mağduriyetlere dikkat çeken Yapıcıoğlu, "OHAL uygulamaları ve güvenlik soruşturmalarıyla kadrolara yerleşmelerin önüne adaletsiz bir şekilde geçiliyor. Çoğu sefer bunlar bahane oluyor. Aslında belki bazı siyasetçilerin ve akrabalarının hesaplarına bir şeyler aktarmadığı için kadrolara yerleşmeyen insanlar güvenlik gerekçesi ile kadrolardan uzaklaştırılıyor gibi gösteriliyor. Normal memleketlerde asla olmaması gereken, dile getirilemeyecek nitelikteki bahanelerle kadrolardan uzaklaştırılıyor. Çok ciddi bir partizanlık var. Bizim itiraz edeceğimiz şeylerden birisi de budur. Yazılı sınavı kazandıktan sonra mülakatlar neye göre yapılıyor? Gerçekten liyakatli, ehliyetli insanları tespit etmek için mi yapılıyor veya 'Şu ya da bu partiye yakındır, kimin ensesi kalın bir dayısı vardır.' düşüncesiyle onların listesini hazırlayıp kadroya ona göre mi alıyorlar. Bu ciddi bir adaletsizliktir. Gençler iş bulamayınca evlenmeye cesaret edemiyorlar." dedi.
"Mirasını bırakacağı akrabası olmadan vefat edenlerin mirası evlenemeyen gençlere verilsin"
Gençlerin daha rahat evlenebilmesi için projelerinin olduğunu söyleyen Yapıcıoğlu, "Arkasında herhangi bir mirasçı bırakmadan vefat edenlerin mirası devlete kalıyor. Yani devlet son mirasçıdır. Biz diyoruz ki arkasında mirasını bırakacağı bir akrabası olmadan vefat edenlerin mirası devlete değil, parasızlıktan dolayı evlenemeyen gençlere verilsin. Bu para bir fonda biriksin ve bununla maddi imkânsızlık nedeniyle evlenemeyen gençlerimizi evlendirelim." ifadelerini kullandı.
"Siyonist rejimle tüm ilişkilerinizi kesin"
Bir vatandaşın,"Meclise girdiğinizde ilk yapacağınız şey ne olacaktır?" şeklindeki sorusuna Yapıcıoğlu, şöyle cevap verdi: "Hükümete sesleneceğiz ve 'Mademki israil terör oluşumudur, o halde tüm ilişkilerinizi kesin.' diyeceğiz." (İLKHA)