Mavi Marmara davasında Türkiye ve siyonist arasında hiç arzu etmedikleri halde bir anlaşma yapılarak istemedikleri sonuçlarla karşılaştıklarını belirten Mavi Marmara şehitlerinden İbrahim Bilgen'in oğlu Yusuf Bilgen, yapılan anlaşmanın bozulması ve suçluların uluslararası mahkemelerde yargılanmasını beklediklerini ifade etti.
Geminin son günlerde sosyal medyada paylaşılan ve tepkilere neden olan görüntülere işaret eden Bilgen, geminin yaşanan katliam ve zulümleri gösteren bir müzeye çevrilmesi gerektiğini söyledi.
Mavi Marmara gemisinin Gazze'deki ablukayı kırmak için yola çıkan bir yardım gemisi olduğunu hatırlatan Bilgen, Siyonist çetelerin uluslararası karasularda düzenlediği saldırıda babası İbrahim Bilgen'le birlikte 10 kişinin şehit olduğunu belirtti.
Bilgen, Gazze'deki ablukanın çok ciddi bir şekilde devam ettiğini ve buna direnen Filistinli Müslümanların hunharca katledildiğine değinen Bilgen, Filistinli Müslümanların özgürlüğüne kavuşması için dua ettiklerini söyledi.
Bilgen, "Türkiye ve israil arasında hiç arzu etmediğimiz bir anlaşma yapılarak istemediğimiz sonuçlarla karşılaştık. Tabi bu durum bizleri oldukça üzdü. Bizim hükümetten beklentimiz ABD'nin elçiliğini Kudüs'e taşımasının ardından Filistin'de yaşanan olaylarla birlikte Türkiye'nin israille yapılan anlaşmanın bozulması ve suçluların uluslararası mahkemelerde yargılanmasını bekliyoruz. Hükümetimiz de Filistin'de yapılan katliamlara ciddi bir tepki verdi. İslam İşbirliği Teşkilatını topladı. Bizler israille olan ilişkilerin tamamen kesilmesi gerektiğini düşünüyoruz çünkü bizim israille ilişkilerimizin iyi olmasının herhangi bir getirisinin olmadığı kanaatindeyim." dedi.
"Hükümet ambargoyu uygulayamıyorsa, Müslümanlar olarak bu ambargoyu bizler uygulayabiliriz"
Müslümanların da Siyonistlerin mallarına boykot uygulaması gerektiğini altını çizen Bilgen, "Eğer hükümet bu ambargoyu uygulayamıyorsa, Müslümanlar olarak bu ambargoyu bizler uygulayabiliriz. Biliyorsunuz sosyal medyada hangi ürünlerin İsrail malı olduğu ile ilgili listeler dolaşıyor. Temennimiz insanların bunu ciddiye alıp nefislerini dizginleyip, biraz da nefislerinden feragat edip bu ambargoyu uygulasınlar. Eminim ki çok büyük bir farkındalık oluşacaktır. İsrail böyle bir ambargo ile karşılaşır ve bu ambargoya bütün İslam ülkeleri katılırsa davranışlarına çok daha dikkat edecektir. Bu da Filistin'deki kardeşlerimizin özgürlüğüne büyük bir fayda sağlayacaktır." ifadelerini kullandı.
Son günlerde sosyal medyada paylaşılan Mavi Marmara gemisinin içler acısı haline işaret eden Bilgen, "Belki bu konuda İHH İnsani Yardım Vakfı gerekli desteği bulmadığı için Mavi Marmara gemisi hurdalığa alındı. Biz isterdik ki sahiplenilsin bir müzeye çevrilsin ve gemiyi ziyarete gelenler, israilin gemide yaptığı katliamı, Müslümanlara nasıl bir abluka uyguladığını ve Müslümanlar o ablukayı delmek için ne tür bir vahşetle karşılaştıklarına şahit olmasını isterdik. Gemide yaşanan katliam ve zulümler, fotoğraflar ve belgelerle desteklenen bir müze olsun ki sonraki nesiller unutmasın, bilsin ve yaşamını ona göre devam ettirsin." şeklinde konuştu.
"Şehid babam ibadetlerine çok düşkün bir insandı"
Şehit babasının örnek hayatını anlatan Bilgen, "Müslüman gibi yaşayıp Müslüman gibi şehit oldu ve canını bu uğurda feda etti. İlimizde yaşayan herkes bilir ki rahmetli babam her hayır işine koşan, hiç tereddüt etmeden hayırda yarışan bir kişiliğe sahipti. Bunula ilgili, ilimizde bıraktığı birçok eser ve anısı vardır. Şehid babam ibadetlerine çok düşkün bir insandı. Geceleri kalkar, zikir çeker, ibadet ederdi. Diğer şehidlerimizin hayatlarını öğrendiğim kadarı ile benzer özelliklere sahipmişler. Adeta bunun için seçilmişlerdi ve bunun karşılığını şehadete erişerek aldılar. Babam bizleri ufak yaşlardan itibaren İslami bir hayat ve yaşam tarzına hazırladı. Öyle bir yapısı vardı. Evde beraber bulunduğumuz da sürekli cemaatle namaz kıldırırdı. Bu durum bizim evlenip ayrı evlere çıkıncaya kadar devam etti. Hem yaşantısı ile bizlere örnek oluyordu hem de İslami tecrübelerini bizlere aktararak kendi yanına çekmek için uğraşıyordu." ifadelerini kullandı. (Murat Orhan- İLKHA)