HÜDA PAR Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Adayı Mehmet Yavuz, Rehber TV'de katıldığı "Seçim 2018" programında iç ve dış gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Şimdiye kadar hiçbir siyasi partiye ittifak ve barış teklifi götürmediklerini söyleyen Yavuz, seçime girme yeterliliği bulunan partilerle 25 Haziran'da kıyametin kopmayacağını, kaybedenlerin ve kazananların olacağını dolayısıyla çatışmaya gerek olmadan, çok sivri bir dilin kullanılmasının bu emperyalist dümene su taşıyacağı gibi konularda görüştüklerini söyledi.
Başta seçimler olmak üzere ittifaklar, Cumhurbaşkanlığı adaylığı, partiler arasındaki görüşmeler, Suriye meselesi, Kudüs meselesi, ekonomideki deprem, Kürd Meselesi ve HÜDA PAR'ın muhalefet anlayışı gibi konulara değinen Yavuz, önemli değerlendirmelerde bulundu.
Suriye meselesinde silah kullanmama ve sorunların emperyalist güçlere havale edilmemesi adına duruşları olduğunu söyleyen Yavuz, "Esasen Suriye meselesinin başladığı günden bu yana altını çizdiğimiz iki temel husus var. Diyoruz ki, söz konusu olan İslam coğrafyası olursa iki kırmızı çizginin olması lazım. Birincisi sorunumuzun adı ne olursa olsun silah kullanmamak, ikincisi sorunumuzu hiçbir şekilde emperyalist güçlere havale etmemek. Her bir ülke, her bir grup veya her bir örgüt sırtına başka bir emperyalist güce dayarsa, belki geçici olarak muvakkaten bir fayda elde etmiş gibi görünebilir. Ama son tahlilde Suriye örneğinde gördüğümüz gibi sırtlarını emperyalist güçlere teslim eden ülkeler de o ülkelerin halkları da savaş ve çatışmanın içerisinde vuku bulduğu ülke de kaybedecek, zarar edecek. Suriye'de hepimiz kaybettik." dedi.
"Siyasi partilerin liderleri sorumluluk bilinciyle hareket ederse 24 Haziran seçimlerini huzur ve sükûnet içerisinde geçirmiş olacağız"
Seçime girme yeterliliği olan partilerle görüşmelerinde nelerin konuşulduğu soruna cevap veren Yavuz, "Türkiye'de bir seçim olacak. Her seçime gereğinden çok büyük bir anlam yüklenir. Bizler 25 Haziran'da kıyametin kopmayacağını, kaybedenlerin olacağını, kazananların olacağını dolayısıyla çatışmaya gerek olmadığını, kan dökülmesine gerek olmadığını, böyle çok sivri bir dilin kullanılmasının bu emperyalist dümene su taşıyacağını muhataplarımızla görüşmek istedik. Haklı olduğumuz nokta dün akşam gece saatlerinde Ankara'da iki siyasi partinin mensupları arasında bayrak asmadan dolayı kanlı, bıçaklı; kavgalı, sopalı saldırılar, kavgalar yaşandı. İnsanlar hastanelik oldu. İşte bunun olmaması adına HÜDA PAR olarak bir inisiyatif aldık bu büyük fotoğrafı da göz önünde bulundurarak, bu doğrultuda siyasi muhataplarımızla görüşelim, seçime girme yeterliliği bulunan bütün partilerle görüşelim, bu konuda onlara derdimizi anlatalım. Diyalog kurulsun, müzakere oluşsun siyasi partilerin liderleri sorumlu bir dil kullansın. En yüksek noktada öyle bir sorumluluk bilinciyle hareket edilirse, ılıman bir dil, makul ve mutedil bir dil kullanılırsa bunun tabana da yansımaları olacak ve hep beraber 24 Haziran seçimlerini huzur ve sükûnet içerisinde geçirmiş olacağız. Seçime girme yeterliliği bulunan bütün siyasi partilerden bu anlamda randevu talep ettik bu konudaki görüşlerimizi serdetmek, onlardan görüş almak açısından randevu talebinde bulunduk." ifadelerini kullandı.
"Yüzde 10 barajını aşma adına ilkelerimize zarar verecek hiçbir birlikteliğin ve oluşumun içinde olmayız"
HÜDA PAR olarak hiçbir partiye ittifak teklifi götürmediklerinin altını çizen Yavuz, "Biz prensip olarak ittifaklar, erken seçim gündeme geldiğinden bu yana söylediğimiz bir şey var. Bizden hiçbir siyasi partiye ittifak teklifi gitmeyecek. Ancak bize yönelik ittifak teklifi gelirse yapılan bu teklifin niteliğine bakarız. Bizim ilkelerimiz var. Biz Allah'a sığınırız makiyavelist değiliz. Hedefe giden yolda her şeyi meşru görmeyiz. Yüzde 10 barajını aşma adına ilkelerimize zarar verecek hiçbir birlikteliğin ve oluşumun içinde olmayız. Bunun altını çizmek isteriz. İlkelerine sıkı sıkıya bağlı olan bir hareketiz. 10 siyasi partiden 5 tanesi bize dönüş yaptı diğer partilerden randevumuza cevap verilmedi. Saadet Partisi, AK Parti, Vatan Partisi, İYİ Parti ve Büyük Birlik Partisi randevu talebimize karşılık verdiler. Son derece seviyeli, nazik tam da bizim hedeflediğimiz gibi aslında belki de HÜDA PAR ile ya da görüştüğümüz partilerinden birine, 'tamam bunların arasındaki farklılıklar, çatışma zeminine taşıyabileceğimiz bir olgunluktadır' diye düşünen bütün küresel güçlerin ve onların yereldeki işbirlikçilerinin heveslerini kursaklarında bırakacak bir görüşme maratonu oldu bizim açımızdan. Görüşme talebimize olumlu yanıt vermeyen CHP, MHP, HDP ve BTP bunlarla da görüşmedik." ifadelerini kullandı.
"HÜDA PAR'dan herhangi bir partiye ittifak teklifi ya da bir barış teklifi gitmemiştir"
Son zamanlarda HDP ile ilgili ittifak görüşmelerine dair basına yansıyan spekülatif haberlere ilişkin sorulan soruyu da cevaplandıran Yavuz, "İttifak teklifi olmayan bir görüşme üzerine ne bir ittifak ne de bu anlamda bir şey olur. Şunu düzeltmek lazım ittifak için görüşmelerde bulunmak ayrıdır, ittifak yapmak ayrı bir şeydir. Ben HÜDA PAR adına çok rahat bir şekilde söyleyebilirim. Şu ana kadar, şu anda dahil HÜDA PAR'dan herhangi bir partiye bir ittifak teklifi ya da bir barış teklifi gitmemiştir, böyle bir şey de esasen gündemimizde yoktur." diye konuştu.
"Siyasi partiler birbirilerini düşman olarak görmemeleri gerekir"
Diğer partilerle bir iletişim kurduklarını ama henüz etkileşim ve değişim aşamasına gelmediklerini söyleyen Yavuz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Siyasi partiler birbirilerini düşman olarak görmemeleri gerekir. Biz rakip partiler olarak ifade ediyoruz. Herkes kendi plan ve projelerini halka arzeder, halkta karşılık bulduğu kadarıyla siyasi destek alır. Haklarını yemeyelim. İnsani ilişkilerde esastır iletişim, karşılıklı etkileşimi; etkileşim ise değişimi getirir. Biz bir iletişim kurduk. Henüz bu etkileşim ve değişim aşamasına gelmedi. Sosyolojik olaylarda bu tedricilik önemlidir. Bu zaman isteyen bir şeydir. İlk adımın hedefine ulaştığını ben çok rahat bir şekilde söyleyebilirim bu anlamda HÜDA PAR olarak Türkiye toplumuna, özellikle ülkemiz üzerine emelleri bulunan emperyalist güçlerin işini zorlaştıracak, Allah'ın izniyle daha da ileriki bir zamanda akamete uğratacak ilk adımı attığımızı düşünüyorum. Bunun solcusu, sağcısı; alevisi, sunnisi, şucusu, bucusu yok. Bu ülkenin ortak temelinde, ortak bir yaşam alanında kendimiz olarak ve kendimiz kalarak geçebileceğimizi, diyalog kurabileceğimizi, iletişime geçebileceğimizi, bunu etkileşime ve değişime dönüştürebileceğimizi Elhamdulillah ispat etmişiz, bunu da devam ettireceğiz. Bu ne zaman yaşanır? Elbette biraz zamana bırakacağız. Şartları çok fazla zorlamadan, hakikatin insanların işlerini zorlaştırmadan bunu sürece bırakıyoruz. Zaman içerisinde bunların er ya da geç memleketi gerçekten seven insanlar tarafından kabul göreceğine inanıyoruz."
"Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde izleyeceğimiz stratejiyle alakalı kararımızı bir süre sonra paylaşacağız"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile olan görüşmelerine de değinen Yavuz, "İttifaklar, seçimler, memleket meseleleri, yanlış gittiğini düşündüğümüz bazı hususları ilk elden, ilk ağızdan Sayın Cumhurbaşkanına sunma fırsatı bulduk. Bunun dışında tabi ki, seçimler, siyasi meselelerle alakalı görüştüğümüz diğer partilerle olduğu gibi Sayın Cumhurbaşkanı da bizden destek talebinde bulundu. Cumhurbaşkanlığında kendisini desteklemememiz adına. Bunu Vatan Partisi de söyledi çünkü onlar da Cumhurbaşkanı adayı çıkarıyorlar. İYİ Parti de vs. görüştüğümüz partilerde cumhurbaşkanı adayı çıkarabilecek bütün partilerde olduğu gibi Sayın Cumhurbaşkanı da bizden destek talebinde bulundu. Bizim de bir ahlakımız var. Bütünsel anlamda bizim işlerimiz kendi aramızda Şura iledir. İlkelerimiz bunu gerektiriyor. Bunları yetkili kurullarımızda değerlendireceğimizi, bunlara dair bir karar verdiğimiz zaman kuşkusuz kamuoyuyla paylaşacağımızı son derece nazik bir şekilde siyasi muhataplarımıza ilettik. Kuşkusuz bir kararımız oldu. Bu konuda Genel İdare Kurulumuz tarafından Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde izleyeceğimiz stratejiyle alakalı bir kararımız var ama bu kararı bir süre sonra paylaşacağız." dedi.
"Tam bağımsız bir ekonomi oluşturmazsanız Amerika Merkez Bankası'nın bir kararıyla depremi yaşarsınız"
Ekonomiyle alakalı sorulan soruya da cevap veren Yavuz, şu ifadeleri kullandı: "Bu ülkede içişleri bakanlığı yapmış bir zat, 1977 yılına kadar Milli İstihbarat Teşkilatı personelinin CIA'den maaş aldığını söylüyor. Şimdi siz zaten birinden Maaş alıyorsanız ondan emir ve talimat da alırsınız. Tam bağımsız bir ekonomi oluşturmazsanız, tamamen dışa bağımlı bir ekonomi sistemi oluştursanız FED'in aldığı bir karar, Amerika Merkez Bankası'nın almış olduğu bir kararla siz depremi yaşarsınız. Şu anda yaşadığımız deprem gibi. Faizlerin artırılmasıyla birlikte biz burada depremi yaşıyoruz. Bu tür spekülatif müdahaleleri açık olan alanlarınıza kapatmaz iseniz, gerçekten projelerin de bir kıymeti kalmıyor. Ne yapacaksınız? Şu an dolar almış başını gidiyor, uçuyor. Bakın Allah korusun bir felaket tellallığı da ben yapmak istemiyorum. Ama son bir ayda Türk lirası dolar karşısında yüzde 20 değer kayıpları yaşadı. Bu ne demektir? Allah korusun adı konulmamış bir devalüasyondur. En sonuçta 2001'deki devalüasyon. Meseleyi sadece dış mihraklarla izah etme kolaycılığına kaçmamamız gerekiyor. Hükümetin de bu kolaycılığa kaçmaması lazım. Bir sürü spekülatif müdahalelere kapatacağız sistemlerimizi. O zaman yatırımlarımızım bir kıymeti harbiyesi olacaktır."
HÜDA PAR'ın muhalefet anlayışını halkın yakın bir zamanda anlayacağını sözlerine ekleyen Yavuz, "HÜDA PAR'ın muhalefet anlayışından da bahsedelim. Hakikaten bir iyilik ile takva üzerine yardımlaşmayı, kötülük ve düşmanlık üzerine ise yardımlaşmayı ilke olarak kabul etmiş bir siyasal hareketiz. Dolayısıyla bunun altını çizmek lazım. Çizmemiz gerekiyor. İyi bir şeyi kimden gelirse gelsin defalarca söyledim. Bugüne kadar böyle bir pratik ortaya koyduk. Türkiye'nin politik geçmişinin çok kirli olmasından dolayı çok fazla karşılık bulmuyor. Ya da çok fazla anlaşılmıyor ama biz ısrarla bu ilkeler doğrultusunda hareket edeceğiz. İnanıyoruz ki yakın bir gelecekte halkımız bizi anlayacak. Ve bu doğrultuda siyasal bir anlayış ta ortaya koyacaktır." dedi.
"İktidar temenni makamı değildir, temin makamıdır"
Kudüs meselesine de değinen Yavuz, iktidarın halkın Kudüs meselesinde beklentisini yerine getirmesi gerektiğini belirtti.
İktidarın temenni makamı değil, temin makamı olduğunun altını çizen Yavuz, "Sayın Cumhurbaşkanı, başbakan ve kabine üyelerinin söylemleri çok güzel de ufak bir problem onları biz de söylüyoruz. Siz bir devletsiniz Mavi Marmara davasını tekrar başlatın. Bu işlerin çok basit formülleri olur. Bir şehidimizin ailelerinden biri bir dilekçe verir ve bu mahkeme kaldığı yerden devam eder ve etmelidir. Sayın Cumhurbaşkanı 'israil bir terör devletidir' dedi eyvallah, altına imzamı atıyorum. Hadi bir talimat verin. Madem ki terör devletidir, o terör devletinin tüm temsilcileri teröristtir, derdest edin ya da deport edin. Bu mümkün müdür evet mümkündür. Bu halkın beklentisi budur. İktidar temenni makamı değildir, temin makamıdır. İktidarın temennisi temindir. Elinizden geliyor mu, geliyor, gücünüz var mı buna, var. Eğer elinizden gelen bu gücü bu doğrultuda kullanmıyorsanız o zaman halkın vekaletini doğru kullanmıyorsunuz. Halkın vekaletini iktidar olarak doğru yerde kullanmak zorundasınız." ifadelerini kullandı.
"Siyonist terör rejimi ile olan bütün ekonomik ilişkilerimizi önce keselim"
Siyonist rejimle ekonomik ilişkilerin son bulması çağrısında bulunan Yavuz, "Herhangi bir yerde karışıklık çıktığında askeri müdahalede bulunuyoruz neden Kudüs'e yönelik böyle bir müdahalenin alt yapısını oluşturmuyoruz. Kudüs hassasiyetini bildiğimiz ülkelerle siyonistlere ekonomik ambargo uygulayalım. Hiç mi yapamıyoruz? Siyonist terör rejimi ile olan bütün ekonomik ilişkilerimizi önce keselim. Biz bir taraftan İslam İşbirliği Teşkilatını olağan üstü toplarken ama ertesi günü Ceyhan'dan siyonist terör rejiminin gasp ettiği Hayfa Limanına milyonlarca litre petrol akıyorsa o zaman durup bunu düşünmek lazım." ifadelerine yer verdi.
Kürd meselesinin meydana gelmesindeki etkenin devletin sistem sorunu olduğuna işaret eden Yavuz, dilleri ve kimlikleri Allah'ın birer ayeti gören ve buna göre siyaset inşa etmeye çalışan bir siyasal hareket olduklarını söyledi.
"Bu memleketteki her dil ırk kavim kimlik haddi zatında şereflidir, izzetlidir" diyen Yavuz, "Zira biz dilleri ve kimlikleri Allah'ın birer ayeti gören ve buna göre siyaset inşa etmeye çalışan bir siyasal hareketiz. Peki ne olacak? Ne olacağını daha önce de izah ettik. Bir kez daha izah ediyorum. Mecliste birkaç kelime Kürtçe konuşulduğu zaman meclisin tutanaklarına bilinmeyen dil olarak geçiyor şimdi Allah aşkına ben soruyorum, memlekette milyonlarca insanın konuştuğu bir anadile siz bilinmeyen dil derseniz, ne olacak. Daha ne çözülmemiş ki? Şimdi bunu kardeşlerimiz iyi niyetle 'Kürtler kaymakam oluyor, cumhurbaşkanı olabiliyor önünde engel yok' diyor, doğru. Ben bunu bir dönem İslami kesimler için geçmişte söylenen 'Camiler açık hacca gidiyorsunuz kapalı ortamda kapanabiliyorsunuz' şekline bir kıyasla benzetiyorum. Bunu çok iyi anlamaları lazım. İslami hassasiyet sahibi olan kardeşlerimiz bunu anormal görebilirler. Ancak meseleyi bizden duymalıdırlar. Biz bu işin bizatihi içerisindeyiz sorunu meseleyi iliklerimize kadar yaşıyoruz, ağır bedeller ödüyoruz ve çözümünü de biliyoruz. Şimdi siz 'Senin dilin yoktur ve bilinmeyen dildir' dediğinizde 12 bin kilometre öte tarafından elin George'u, Bush'u gel gel yaparak sana 'Olur mu canım kim sana dilin yoktur demiş. Senin dilin şerefli bir dildir' diyerek Kürt enstitüsü açıyor, 'Ben sana statü vereceğim' diyerek sizin kendi öz vatandaşlarınızı yanına çağırıyorsa, öz vatandaşlarınızı onlara kaptırıyorsanız o zaman siyasi iradenin devlet aklının oturup düşünmesi lazım. Düşünmezse HÜDA PAR olarak biz bunu düşündüreceğiz. Çünkü huzurumuzun bu kargaşanın ortadan kalmasındadır. Kürd'ünde, Türk'ünde huzuru bundadır. Biz bu millete huzur vaat ediyoruz." şeklinde konuştu. (Ramazan Casuk-İLKHA)