HÜDA PAR Bingöl İl Başkanlığı, İslami kimliklerinden dolayı mağdur edilip cezaevine atılan Yusufi ve muhacir aileleri, verdiği iftar yemeğinde bir araya getirdi.
İftar programına, HÜDA PAR Genel İdare Kurulu (GİK) Üyesi Şeyhmus Tanrıkulu, HÜDA PAR Bingöl milletvekili aday adaylarından Hamdullah Tasalı, Yüksel Bingöl, HÜDA PAR Bingöl Başkan vekili Orhan Açıkbaş, HÜDA PAR Karlıova İlçe Başkanı Yavuz Bingöl, HÜDA PAR Genç İlçe Başkanı İdris Ağırbaş ve Yusufiler ile muhacirlerin aileleri katıldı.
HÜDA PAR Bingöl İl Teşkilatının, muhacir ve tutuklu ailelerini bir araya getirdiği iftar programı Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
"İslam davası uğrunda bedeller ödeniyor ve ödenmeye devam ediliyor"
İftar yemeğinin ardından konuşan HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi Şeyhmus Tanrıkulu, büyük bir dava olan İslam davası uğrunda büyük bedellerin ödendiğini söyledi.
"Davamız büyüktür" diyenlerin, bu uğurda büyük bedeller ödenmesi gerektiğini herkese gösterdiğini aktaran Tanrıkulu, "Bunu fiili olarak gördük, yaşadık. Evet, bu dünya imtihan yeridir, imtihan yeri olması hasebiyle elbette ki şehitlerimiz olacak. Bu dava uğrunda işkenceler göreceğiz. Doğup büyüdüğümüz yerleri terk etmek zorunda kalacağız. Çünkü bizden önce gönderilmiş olan Peygamberlerin hayatına baktığımızda hemen hemen hepsi bunları yaşamışlardı. Bu imtihanı en bariz şekliyle, Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi vesellem) yaşamıştır. Doğup büyümüş olduğu yeri terk etmek zorunda kalmış, yakınları tarafından işkencelere, eziyetlere, maruz bırakılmıştır." dedi.
Bugün yeryüzünde mazlum ve mustazaflara yapılan zulümlerin aşikâr olarak yapıldığını ifade eden Tanrıkulu, "Bizler, bu dava uğrunda ödediğimiz bedelleri minnet etmememiz gerekir. Bugün yeryüzünde Hakk'ı temsil etme adına çalışma içerisine girip eziyet gören, katledilen, öldürülen milyonlarca mustazaf Müslüman var." diye konuştu.
"İslam coğrafyasının her yerinde mazlumun kanı dökülmektedir"
İslam coğrafyasının emperyalist ülkeler tarafından işgal edildiğini vurgulayan Tanrıkulu, "Müslümanların yer altı ve yer üstü zenginlikleri sömürülmekte ve ne kadar kutsal değerlerimiz varsa ayaklar altına alınmakta, çiğnenmektedir. Hepimizin bildiği gibi Kudüs'ü, Filistinli mazlumları örnek verirsek; bir asra yakındır Müslümanlar zalim siyonistler tarafından katledilmekte, yerlerinden sürülmektedirler. On binlercesi şehit olmuş, memleketini terk etmek zorunda kalmışlar. Evet, İslam coğrafyasının diğer bölgelerine baktığımızda da hakeza yine öyle... Mademki İslam büyük bir davadır, onun uğrunda da milyonların feda olması gerekiyorsa olacaktır. Irak'ta, Suriye'de, Afganistan'da, Pakistan'da, Filistin'de, Libya'da, Tunus'ta kısacası İslam coğrafyasının her yerinde mazlum ve mustazafların kanı dökülmekte, eziyete uğramakta ve büyük bir imtihanla karşı karşıya kalmaktadır." ifadelerini kullandı.
"Böyle devam ederse İslam coğrafyası birkaç asır daha işgal altında kalacak"
Müslümanlar olarak 21'inci asırda büyük bedeller ödediklerini aktaran Tanrıkulu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Peki ne zamana kadar bu bedel ödenmeye devam edecek? Asıl mesele bu. Bir asırdan beridir bu bedeli ödüyoruz. Bir asır daha mı İslam coğrafyasındaki mukaddes topraklarımız, mescitlerimiz esaret altında, işgal altında kalacak? Bir asır daha mı bekleyeceğiz? Eğer böyle devam ederse, eğer İslam coğrafyası, İslam ümmeti bu şekilde devam ederse, değil bir asır, birkaç asır daha bu coğrafya işgal altında kalacaktır. Çünkü küfür planlı, intizamlı ve düzenli bir şekilde birliklerini sağlayarak, İslam ümmetinin mazlumlarını, mustazaflarını yok etmek için gayret gösteriyor. Ama biz Müslümanlar, maalesef birlik ve beraberlik içinde hareket edemiyoruz. Birliğimiz yok, beraberliğimiz yok, kısacası bir araya gelemiyoruz ve bir araya gelemediğimiz için de küfür tarafından kolay bir şekilde zulme uğruyoruz."
"İslami düşüncelerinden dolayı yüzlerce Müslüman 20 yıldır cezaevinde tutuluyor"
İslami kimliklerinden ötürü cezaevine tutulan mahkûmlara da değinen Tanrıkulu, Türkiye'nin yakın tarihinde İslami düşüncelerinden dolayı cezaevine atılan binlerce kişiden hâlen yüzlercesinin cezaevinde tutulmasının insani ve vicdani olmadığının altını çizdi.
"Biz de bu coğrafyada, zalimler tarafından büyük baskılara zulümlere maruz kaldık" diyen Tanrıkulu, "O günleri unutmadık. Hâlâ 100'lerce kardeşimiz Müslüman olduğu ve İslam'ın, Müslümanların izzetini muhafaza ettiği için cezaevindeyse, bu ülkede yaşayan Müslümanlar, İslami düşünceyi benimseyenler bir kez daha imanını ve diğer geri kalanlarda vicdanlarını sorgulanmaları gerekir. Bu kardeşlerimize yapılan zulüm apaçık ortada olduğu halde haksız bir şekilde hâlâ içerde tutulmaları kabul edilebilir değildir. Bir kez daha buradan yetkililere, en başta da hükümete sesleniyoruz; örgüt üyeliğinden dolayı cezaevlerine atılan veya ülkeyi terk edenler tarafından haksız bir şekilde, komplolar neticesinde cezaevine atılan ve 20 yıldan fazladır tutuklu bulunanlar için adaletin tecelli etmesi kamuoyunun vicdanı rahatlatacaktır." açıklamasında bulundu.
"Özgürlük ve gerçek hürriyet Allah'a kulluktadır"
Tanrıkulu son olarak şunları söyledi: "Şunu unutmayalım; aziz İslam için en kıymetli değerlerimizi feda etmekten kaçındığımız zaman Allah muhafaza bela ve musibetler yağmur gibi üzerimize yağacaktır. Aziz İslam davası uğrunda her şeyimizi feda etmeye hazır olduğumuzu dosta da düşmana da göstermemiz lazım. Yusuflarımızı da, İsmaillerimizi de kurban edeceğiz. O zaman özgürlükte, hürriyette gelecektir. Ama gerçek özgürlüğün ve gerçek hürriyetin Allah'a kulluk etmede olduğunu bilelim." (Nihat Kanat-İLKHA)