Cumhurbaşkanı Erdoğan, Saraybosna Üniversitesi tarafından kendisine tevdi edilen fahri doktora töreninde yaptığı konuşmada, İslam İşbirliği Teşkilatı olarak ekonomik, diplomatik, ticari ve siyasi alanda Filistinlilerin kanını dökenlerin canını acıtacak birçok karar aldıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üç yıllık hasretin ardından tekrar Saraybosna'da olmaktan memnuniyet duyduğunu belirterek, Uluslararası Saraybosna Üniversitesi'ne kendisine tevdi ettiği fahri doktora unvanı için teşekkür etti. Bu anlamlı unvanı hayatı boyunca gurur ve iftiharla taşıyacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam âleminin Ramazan-ı Şerifini tebrik etti.
"Türkiye'yi Balkanlar'da hasım güç gibi göstermeye çalışıyorlar"
"Türkiye'nin hemen her şehrinde, Balkanlardan, Kafkaslardan, Türkistan coğrafyasından kardeşlerimiz yaşıyor." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Hâl böyleyken Balkanlarla sınırı dahi olmayan ülkeler, Türkiye'yi Balkanlar'da adeta hasım bir güç gibi göstermeye çalışıyorlar. Tabii biz bunların asıl karın ağrısını çok iyi biliyoruz. Türkiye'nin Balkanlar'da barış ve istikrarı koruma çabalarının bunların planlarına, projelerine ket vurduğunun farkındayız. Bunlar Balkanlar'ı kendi nüfuz alanları olarak görüyor. Biz ise bu coğrafyanın kalıcı istikrara kavuşmasını, gerilimle değil, daima huzurla, istikrarla anılmasını istiyoruz. İnşallah bundan sonra da mücadelemizi aynı şekilde sürdüreceğiz."
"Farklılıklardan güç alarak yükselen bir balkan ruhunu hep birlikte inşa edeceğiz"
Boşnaklarla beraber, Sırpları, Hırvatları, Arnavutları ve Makedonları da kucaklamaya devam edeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönemde bu doğrultuda çok önemli adımlar attıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelecekte farklılıklardan güç alarak yükselen bir Balkan ruhunu hep birlikte inşa edeceklerine dikkati çekerek, şöyle konuştu: "Son birkaç yıldır yaşadıklarımız bize Türkiye'nin dış politikada kendine belirlediği misyonun ne kadar doğru ve aynı zamanda ne kadar da zor olduğunu göstermiştir. Gerilim yerine iş birliğini, kavga yerine dayanışmayı, sömürü yerine paylaşmayı, zulüm yerine adaleti savunmak, bu ülkelerin idamesi için samimiyetle mücadele etmek gerçekten çok zahmetli bir çabadır. Aslında lafa gelince hemen herkes bu kavramları diline doluyor. Bugün bölgemizin ve dünyanın farklı köşelerinde adaletin, barışın, demokrasinin, ekonomik kalkınmanın, iş birliği çabalarının altını oyanlar, bu kavramları kullanmadan tek bir cümle dahi kurmayanlardır. Her fırsatta demokrasi havarisi kesilen, herkese insan hakları karnesi düzenleyen bu ülkelerin tek meselesi kendi çıkarlarıdır. Bunların çıkarları uğruna vazgeçmeyecekleri değer, çiğnemeyecekleri ilke yoktur. Menfaatlerini korumak için Balkanlar dâhil dünyanın pek çok bölgesinde katliamlara nasıl ses çıkarmadıklarını hepimiz biliyoruz. Afrika'da altın ve elmas için hangi soykırımların altına imza attıklarını da çok iyi biliyoruz."
"Bizim kimseden alacağımız insanlık dersi yok"
Terör örgütlerinin, devlet terörü uygulayan zalimlerin vahşetlerine önce göz yumup sonra onlarla mücadele bahanesiyle ülkeleri ve toplumları nasıl mahvettiklerini gayet iyi bildiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün benzer tavırları Suriye'de, Irak'ta, Yemen'de, Libya'da ve son olarak da Filistin'de yaşanan zulüm karşısında sergilediler. Aralarında sekiz aylık bebeklerin, tekerlekli sandalyedeki engellilerin bulunduğu 64 Filistinlinin vahşice öldürülmesine doğru dürüst tepki dahi göstermiyorlar. Yahu bunlar değil mi Cezayir'de 5 milyon insan öldürenler? Bunla değil mi yüzbinlerce Ruandalıyı Ruanda'da öldürenler? Bunlar değil mi yüzbinlerce Libyalıyı Libya'da öldürenler? Bunlar kime insanlık dersi veriyorlar? Bunlardan bizim alacağımız ders yok, ama bunların bizden alacağı çok ders var." ifadelerini kullandı.
Kimisi ağır, 2 bin 700 Filistinli sivilin yaralanmasını basit birkaç kınama cümlesiyle savuşturulmaya çalışıldığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kendilerine dedim ki 'Bunları bize verin, biz bunların tedavisini yaptıralım.' Vermediler. 'Veremeyiz.' dediler. Kim bunlar? Mısır. Kim bunlar? israil. Kim? Amerika. Hani bunların İnsan Hakları Beyannamesi'ne saygıları vardı. Hani İnsan Hakları Beyannamesi'ne her zaman harfi harfine uyma sözleri vardı. Yok, inanmayın bunlara. Asla bunların böyle bir derdi yok." diye konuştu.
"BMGK'nin beş üyesine dünya teslim olacaksa yandık"
"Dünya beşten büyüktür" dediğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin bu beş üyesine dünya teslim olacak olursa yandık. Beş değil bir ülke 'evet' derse tamam, 'hayır' derse yok. Böyle bir şey olur mu? Artık dünya İkinci Dünya Savaşı şartlarını yaşamıyor. Onlar artık geride kaldı. Şimdi yeni bir dünya var. Yeni bir dünya kuruluyor. Dolayısıyla bu yeni dünyayı 196 tane Birleşmiş Milletler Genel Kurulu üyesi yeniden inşa etmek durumundadır. Bunu da görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"13 Aralık'ta Kudüs ile ilgili attığımız bir adım vardı. Ne yaptık? Birleşmiş Milletlere getirdik ve Birleşmiş Milletlerde hemen süratle bir oylamaya gidildi." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yapılan oylama neticesinde 128 ülke, Amerika'nın da içinde olduğu dokuz ülkeye ne dedi? 'Hayır, reddediyoruz.' dediler ve 129 ülke Amerika'yı ve yandaşlarını tanıyan ki isimlerini ben hiç bunların bilmem, duymadığım, bilmediğim. Bunlara ülke demek mümkün değil, olsa olsa kasabadır. Bir Amerika'nın adını biliyoruz, bir israilin adını biliyoruz. O da çok zulmettiği için. Başını kuma gömen deve kuşu misali israilin şiddet politikalarına karşı gözlerini kapattıklarında sanki bunların hiç yaşanmadığını varsayıyorlar. Kendi konforlu dünyalarını güvende tutarak bu süreci idare edebileceklerine inanıyorlar. Oysa hakikati görmezden gelmek mümkün değildir. Bugün siz kabul etmeseniz de Filistinliler kurşunların hedefi olmaya, çocuklarını kaybetmiş annelerin, annelerini kaybetmiş çocukların feryatları yükselmeye devam ediyor. Siz sırtınızı dönseniz de bugün dünyada milyonlarca insan açlık ve kıtlığın pençesinde hayatta kalma mücadelesi veriyor. Sürekli sırtı sıvazlanan zalimler, dünyayı hepimiz için yaşanılmaz hâle getiriyor. Onun için diyoruz ki, zalimler için yaşasın cehennem."
"Mesele; karanlığı delecek bir umut ışığı yakabilmektir"
Bu adaletsizliklerin, bu zulümlerin hepsinin şu an dünyanın farklı köşelerinde yaşandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bize düşen, yeise düşmek, dağılmak, kendi kabuğumuza çekilmek yerine, hak ve adaletin tecellisi için cesaretle mücadele etmektir. Karanlığa kızmanın hiç kimseye bir faydası yoktur, olmayacaktır. Mesele; karanlığı delecek bir umut ışığı yakabilmektir." dedi.
Bunun için bakılacak yerin güç sahiplerinin cüsseleri değil, kendi yüreklerindeki inanç olması gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kibir abidelerinin tehditlerine boyun eğerek, coğrafyamızı kana bulayan şiddet sarmalına sessiz kalarak, geleceğimize umutla bakamayız. Hazreti Ali Efendimiz, 'Haksızlık önünde eğilmeyiniz. O zaman hakkınızla birlikte şerefinizi de kaybedersiniz.' buyuruyor." diye konuştu.
"Coğrafyamızı etkileyen hadiseleri çözüm için çalışıyoruz"
Hangi inançtan, hangi dinden olursa olsun vicdan ve şahsiyet sahibi insanların seslerini yükseltmesi, tepkilerini net bir şekilde ortaya koyması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye olarak biz son 16 yıldır işte bunu yapmaya çalışıyoruz. Coğrafyamızı etkileyen hadiseleri tribünden seyretmek yerine elimizdeki tüm imkânları kullanarak çözüm için çalışıyoruz. Neme lazımcılığı sahte konforuna tenezzül etmeden aktif ve girişimci bir dış politika takip ediyoruz." açıklamasını yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'da geçen hafta gerçekleşen Olağanüstü İslam Zirvesi'nin bu çabanın örneklerinden biri olduğunun altını çizerek, şunları söyledi: "Bu zirveyi, Amerikan yönetiminin hukuk dışı kararından ve israil katliamlarından sadece 72 saat sonra liderler düzeyinde düzenledik. Böylece zulüm karşısında tepkimizi gösterdik. Hem de Kudüs başta olmak üzere kutsallarımıza sahip çıkma konusunda güçlü bir irade sergiledik."
"Filistinlilerin kanını dökenlerin canını acıtacak karar aldık"
İslam İşbirliği Teşkilatı olarak ekonomik, diplomatik, ticari ve siyasi alanda Filistinlilerin kanını dökenlerin özellikle canını acıtacak birçok karar aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Müslümanların ilk kıblesi, üç semavi dinin mukaddes yeri Kudüs'tür. israil tarafından işgal edilmesine fırsat vermeyeceğimizi bir kez daha ilan ettik. Gerek 13 Aralık'ta gerekse 18 Mayıs'ta yapılan Kudüs konulu olağanüstü zirveler İslam dünyasının bu konudaki kararlılığının iradesidir. Bu zirveler aynı zamanda İslam dünyasının üzerine serpilmiş ölü toprağını yavaş yavaş üzerinden atmaya başladığının da işaretleridir. Bunu geleceğimiz adına atılmış son derece ümit var bir adım olarak görüyorum. Benzer bir dayanışmayı Suriye'den Irak'a, İslam düşmanlığından kültürel ırkçılığa kadar diğer sorunlarımız konusunda da göstereceğimize inanıyorum. Nitelikli, iyi yetişmiş, değerlerini özümsemiş, ufku açık, vizyonu geniş bir insan kaynağına sahip olmadan bu çabalarımızın çoğu akim kalmaya mahkûmdur. Ülkemiz, milletimiz ve işte bugün Bosna Hersek'te olduğu gibi kardeşlerimiz için müreffeh bir gelecek inşa etmek konusunda biz gençlerimize güveniyoruz."
"Gençlerin hedeflerimize uygun şekilde yetiştirilmeleri için çaba harcıyoruz"
Bu anlayışla genç kuşakların eğitim öğretimine çok büyük hassasiyet gösterdiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sadece kendi evlatlarımızın değil dünyanın farklı köşelerindeki dostlarımızın gençlerinin de hedeflerimize uygun şekilde yetiştirilmeleri için çaba harcıyoruz. Bakınız bugün Türkiye burslarıyla dünyanın 160 ülkesinden 17 bin öğrenci ülkemizde lisans, yüksek lisans ve doktora seviyesinde eğitim öğretim görüyor. Bunun yanında dünyanın her yerinden 115 bin öğrenci kendi imkânlarıyla Türk üniversitelerinde eğitim alıyor. Şimdiye kadar Türkiye bursları kapsamında 860 bin öğrencimiz mezun olarak Bosna Hersek'e döndüler ve ülkelerine hizmet etmeye başladılar." diye konuştu.
"FETÖ, bir ahtapot olarak varlığını sürdürmeye çalışıyor"
"Uluslararası Saraybosna Üniversitesinin kurucusu olan SEDEF Vakfı, Bosna Hersek'te ayrıca bir ilköğretim ve bir ortaöğretim okuluyla da gençlerimize hizmet sunuyor" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Ayrıca, Türkiye Maarif Vakfı da Bosna Hersek'teki kuruluş sürecini hamdolsun tamamladı. Vakfımız Bosna Hersekli öğrencilere eğitim desteği vermek için kısa sürede harekete geçecektir. Bu kurumlarımızın Bosna Hersek'teki eğitim seferberliğini FETÖ ile mücadele bakımından da kritik önemde görüyoruz. Malumunuz olduğu üzere ülkemizde 15 Temmuz 2016 tarihinde teşebbüs edilen hain darbe girişimiyle, uzun süredir mücadele ettiğimiz FETÖ'nün kirli yüzü açıkça ortaya çıkmış, haklılığımız ispatlanmıştır. Darbe girişimi esnasında pek çok ülke sessiz kalırken Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Bakir İzzetbegoviç'in şahsında Bosna Hersek'in göstermiş olduğu kararlı ve samimi dayanışmayı asla unutmayacağım. Sayın Bakir İzzetbegoviç'in de ifade ettiği gibi FETÖ, toplumun her alanına kollarını dolamış bir ahtapot olarak varlığını sürdürmeye çalışıyor. Bu alanların başında ise eğitim geliyor. FETÖ'nün Bosna Hersek'teki eğitim kurumlarını farklı isimler altında sürdürmeye çalıştığını ve çeşitli ülkelerin himayesine sığınma gayreti içinde olduğunu görüyoruz. Bu okulların ileride Bosna Hersek'e zarar vermemesi için, Bosna Hersekli kardeşlerimizden FETÖ'nün okullarını kapatmalarını isterken, Bosna Hersekli öğrencilere de alternatifler sunmayı görev addediyoruz. İşte, hemen yanı başınızda, malum okulları vardı, e şimdi ne oldu? İngiliz bayrağını çektiler, bunlar bu kadar Türk. Bunların Türklükle falan alakası yok. Bunlar başka bir millet."
Hem Türkiye Maarif Vakfı hem de SEDEF Vakfı'nın açtıkları ve açacakları eğitim yuvalarıyla bu ihtiyaçları gidereceğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ile Bosna Hersek arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkilerin parlak bir gelecek vadettiğini söyledi. (İLKHA)