Diyabetik hastalarda ortaya çıkan kronik ayak yaralarının takip ve tedavisinin hayati önem taşıdığını belirten uzmanlar, tedaviye rağmen 4-6 hafta içerisinde iyileşmeyen yaraların tedavi edilmemesi durumunda ayağın kaybına kadar uzanan sonuçlara yol açabileceği uyarısında bulundu.

Konu ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulunan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Uzman Doktor Abdullah Şarlak, diyabet hastalarında ortaya çıkan kronik ayak yaralarının tedavisinin önemli olduğunu vurguladı.

"Kronik yara, geç ya da güç iyileşen ya da iyileşmeyen tüm yaralara verilen isimdir" diyen Doktor Şarlak, "Bir yara tedaviye rağmen 4-6 hafta içinde iyileşmiyorsa bu isimi alır. Altta yatan hastalıklar diyabet, damar tıkanıklığı, yatak bası yaralarıdır. Eşlik eden faktörler ise obezite, sigara kullanımı, genel durum bozukluğu, ileri yaş, kanser ve kullanılan bazı ilaçlardır. Ayrıca uygun olmayan ayakkabı ve ayak şekil bozukluğu artırıcı nedenlerdir." diye konuştu.

"Ayaktaki küçük kızarıklık bile çok önemli!"

Diyabet hastalarında başlayan küçük bir kızarıklık ve yaranın çok önemli olduğunu belirten Doktor Şarlak, "Dokunun yeterince beslenmemesine bağlı olarak iyileşmeyen bölgeye ayrıca enfeksiyon yerleşmesi sonucu yaranın tedavisi daha da güçleşir. Diyabet hastalarında bacak sinirlerinin bozulması (nöropati), damarların tıkanması ve savunma sisteminin zayıflaması sonucu yaraların iyileşme sorunu artar. Diyabetik hastalarda başlayan küçük bir kızarıklık, başlayan yara bile çok önemlidir. Dikkatli bir takip ve tedavi gerektirir. Bu durumdaki hastaların çoğunda ayakta kronik yaralar oluşur. Kronik yara oluşan hastaların yarısında yeterli tedavi yapılmazsa amputasyona kadar ulaşan kötü sonuçlar görülür." uyarısında bulundu.

"Şeker kontrol altında tutulmalı"

Doktor Abdullah Şarlak, diyabet hastalarının, kronik yara oluşmasından korunmak için alması gereken önlemleri ise şöyle sıraladı:

-Şekerini kontrol altında tutmaları gerekir.

-Bu hastalarda koruyucu his duygusu kaybolacağı için her gün dikkatli ayaklarında yara kontrolü yapılmalı,

-Her gün ayak ılık su ve sabunla yıkanıp, yumuşak beyaz havlu ile kurulanıp, yumuşatıcı krem ile bakımı yapılması gerekir. Havlunun beyaz olması ufak bir kanamayı fark ettirecektir.

-Tırnaklar dikkatli ve düz kesilmeli, lastiksiz pamuklu dikişsiz çoraplar günlük değiştirilmeli.

-Ayakkabıları yumuşak, yuvarlak ve kapalı burunlu, sıkmayan modelde olmalı. Parmak arası terlik, yüksek topuklu, dar önü açık ayakkabı giyilmemelidir. Mutlaka çorapla (en az iki ayakkabı dönüşümlü) giyilmelidir.

-Oluşan nasır, tırnak batığı, mantar hastalıklarını kendisi tedavi etmemeli, uzman hekim yardımı almalı.

-Kesinlikle çıplak ayakla dolaşılmamalı, ısıtıcılara, sıcak su torbalarına temas etmemeli.

-Uzun süre oturmalarda ayak yukarı kaldırılmalıdır (iki üç saatte bir), istirahat ve egzersiz dengesi iyi sağlanmalıdır. (Uzun yürüme ve uzun oturma süreleri uygun değildir.)

 -Antibiyotikli kremler kontrolsüz uygulanmamalı. Kesinlikle flaster, yara bandı ile kapatma yapılmamalıdır."

Kronik yara tedavisi hastanede yapılmalı

Bu hastalarda yara oluşunca multidisipliner bir yaklaşımla tedavi edilmesi gerektiğini vurgulayan Uzman Doktor Abdullah Şarlak, ilerleyen kronik yara hastalarının tedavilerinin hastanede yatarak yapıldığına dikkat çekti.

Şarlak, "Bu kronik yara hastalarında öncelikle şeker düzeltilir, yara tedavisi yapılır. Kültür sonucuna göre antibiyotiğe başlanır. Yara bakımında günlük pansuman ve debritmana ek olarak vakum tedavisi, hiperbarik oksijen tedavisi gibi ek tedaviler uygulanır. Hastaların damar yapısı gerekli tetkiklerle USG, BT, anjiyografi gibi girişimler yapılıp araştırmalıdır. Bu konuda girişimsel radyolojik işlem yapılır. Gerekirse damar cerrahı uzmanı müdahale eder. Daha sonra kontrol altına alınan yara gerekirse greftler ile kapatılır. 5 yıl içinde yüzde 75 tekrar yaraların oluşma riski bulunmaktadır. Bu nedenle çok sıkı takip edilmeli" diye konuştu. (İLKHA)