Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkmasının ardından ortaya çıkan derslik açığına çözüm için iki yeni proje üzerinde çalıştıklarını söyledi. Kamulaştırılamayan alanların kiralanma yöntemi ile eğitim için kullanılacağına dikkat çeken Bakan Dinçer, ikinci yöntemin ise kamu özel ortaklığı olacağını açıkladı. Bakan Dinçer, dershanelerin kapanıp kapanmayacağı şeklindeki soruya ise, "Biz dershane sistemli eğitim yapımızın giderek değişime uğrayacağını var sayıyoruz." diye cevapladı.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Şişli’de Selahaddin Eyyubi İlköğretim Okulu ve toplu okul açılış törenine katıldı. Törene Bakan Dinçer’in yanı sıra İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ve diğer yetkililer de katıldı.

Törende konuşma yapan Bakan Dinçer, geçtiğimiz hafta meclisten geçerek yasalaşan 4+4+4 sistemine değindi. Yeni sistemin derslik açığına yol açacağına dair tartışmaların yaşandığını hatırlatan Bakan Dinçer, bu soruna çözüm için iki yeni proje üzerinde çalıştıklarını belirtti. Kiralama yöntemiyle kamulaştırılamayan alanların kiralanacağını ve eğitim için kullanılacağını ifade eden Dinçer, şöyle devam etti: “Dersliğe bizim şimdi de ihtiyacımız vardı. Eğitimin 12 yıl zorunlu hale getirilmesinden sonra da yine dersliğe ihtiyacımız olacak. Artık derslik yapma ile ilgili konularda farklı ve çok daha modern yöntemler kullanmaya başlıyoruz. Bugüne kadar bütçe imkanlarını kullandık. İkincisi hayırseverlerimizin katkıları oldu. Üçüncü olarak da özel idarelerimiz ve belediyelerimizin katkıları ile derslikler yaptık. Bütün bunlara rağmen biz eğitimle ilgili kaynağa biz her zaman ihtiyaç duyuyoruz. İki yeni yöntemi kullanmak üzere uygulamaya koyacağız. Çok kısa zaman sonra kamuoyu ile bunu paylaşıyoruz. Bir tanesi bir tanesi kiralama yöntemi olacak. Özellikle İstanbul,Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerimizde okul yapabilmek için arsa bulma konusunda sıkıntılar oluyordu. Arsa var kamulaştırma maliyetler çok yüksek. Belediyeler birçok yerde okul alanı olarak göstermesine rağmen kamulaştırma bedellerini ödeyemediğimiz için okul yapma arazimiz olmayan birçok arazimiz var. Dolayısıyla bu tip yerlerin okula dönüştürülmesiyle ilgili kiralama yöntemi kullanmaya çalışacağız. Şayet herhangi bir özel arazi varsa burası belediye tarafından imar planında tahsis edilmişse, biz de kamulaştıramıyorsak, o zaman o arazilerin sahiplerine önceden protokol yapmak suretiyle oraya bina yapmaları halinde onları kiralama imkanına sahip olacağız. Bu tip yerler varsa arazi sahipleri kendileri yaptırabilirler. Bir müteahitle anlaşıp bize kiralayabilirler.”

OKULLAR KAMPÜS ŞEKLİNE DÖNÜŞECEK

İkinci yöntemin ise kamu ve özel ortaklığı olduğunu dile getiren Bakan Dinçer, ayrıntıları şöyle açıkladı: “İstanbul gibi eğitim açısından sınırlı imkanlara sahip olan büyük illerimizde eğer büyük araziler bulabileceksek eğitim kampüsleri tasarlamaya başlıyoruz. Geniş bir alanda birden çok sayıda özellikle lise binası yapmayı, çok sayıda okulu bir arada yapabileceğimiz ama aynı zamanda orada sosyal tesislerin olduğu, çocuklarımızın eğitim açısından yararlanabileceği tesislerin bulunduğu kampüsler tasarlıyoruz. Bu kampüsleri mütahhitler yapabilecekler, işadamları yapabilecekler, aynı zamanda donanımını sağlayabilecek ve yıllık bakım onarımını yapabilecekler. Sadece eğitim yapacaklar. Bunun karşılığı olarak da bize mal ve hizmetlerini kiralayabilecekler. Onlara aylık ve yıllık olarak bedellerini ödeyeceğiz. Uzun süreli kiralama ve ihale yöntemi ile bu hizmeti alma imkanına sahip olacağız. ”

‘DERSHANE SİSTEMLİ EĞİTİM YAPIMIZIN DEĞİŞİME UĞRAYACAĞINI VAR SAYIYORUZ’

Konuşmasının ardından Bakan Ömer Dinçer, okul açılışı yaptı ve sınıfları gezdi. Daha sonra basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını cevaplayan Bakan Dinçer, dershanelerin kapanıp kapanmayacağı hakkındaki tartışmaları değerlendirdi. Türkiye’de sınavların hem sınav öncesi eğitim hayatını hem de sınav sonrası hayatı çok etkilediğini belirten Dinçer, “Belirleyici rol oynamalarının iki ana sebebi var. Sınavların öğrenci seçme üzerine yapılması. Çocuklarımıza fırsat eşitliği sunamadığımız için seçerek öğrenci alıyoruz. Sınavlara çok rekabetçi yaklaştığımız için bütün veliler öğrenciler yıl boyunca odaklanarak toplumsal harekete dönüşüyor. Bunlar eğitim sistemimizi olumsuz etkiliyor. Zaman içinde sınavları öğrenci seçme esaslı olmaktan çıkaracağız. Artık SBS’yi biz fen liselerine, kolejlere, özel okullara öğrenci seçmek için değil, bu eğitim sisteminin niteliğini ölçmek için yapmaya başlayacağız. Bu açıdan bakıldığında bunların hepsinin dershanelere olan talebi azaltacağını giderek dershane sistemli eğitim yapımızın değişime uğrayacağını var sayıyoruz.” şeklinde konuştu.