KAYSERİ - (AA) Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "Uygulayıcının Dilinden" başlığıyla Kayseri Dini Yüksek İhtisas Merkezi'nde düzenlenen "Cami Planlama ve Tasarım Projesi 2. Çalıştayı"nın açılış programına katıldı.
Burada konuşan Erbaş, camileri imar etmenin sadece inşa etmeyi değil, aynı zamanda içinde Allah'a ibadet etmeyi, hakkı, hakikati, adaleti ve ahlakı öğrenmeyi, temsil ettiği tevhit, kulluk, özgürlük, kardeşlik, eşitlik, beraberlik, yardımlaşma, dayanışma gibi değerleri koruma, yaşama, onarma ve yaşatma sorumluluğunu da beraberinde getirdiğini belirtti.
Camilerin madde ile mananın, fizik ile metafiziğin, tevhit ile vahdetin buluşarak hayatın inşa edildiği mekanlar olduğunu vurgulayan Erbaş, müminlerin camileri imar ederken, camilerin de müminleri imar ettiğini ifade etti.
İmar kavramını sadece tuğlaların bir araya gelmesi, çimento ile buluşması şeklinde anlamadıklarını dile getiren Erbaş, şunları kaydetti:
"İşte ruhun, zihnin, zihniyetin, aklın imarı bütün bunlar eğer camiden kopuk yapılmazsa, cami anlayışıyla, caminin insanlara vermiş olduğu ruhla birlikte yapılırsa işte o zaman mükemmel bir insan ortaya çıkar. Mükemmel bir bütünlük ortaya çıkar. Bu bütünlüğün ihmal edildiği bir yerde şehir de medeniyet de inşa edilemez. İslam tarihi boyunca camiler hep şehrin merkezini belirler, şehir planının kurucu öğesidir ve şehir caminin etrafında şekillenir. Camiden kopuk bir şehir anlayışı medeniyetimizin hiçbir döneminde olmamıştır. Camideki tevazu iş hayatına, merhamet aile hayatına, şefkat insan ilişkilerine yansır. Caminin bireye kazandırdığı adalet, merhamet, yardımlaşma gibi ahlaki değerler şehrin huzurunu ve güvenini sağlar. Yani taştan, tuğladan, çimentodan bir şey değildir cami. İçinde merhamet, şefkat, ilim, irfan, bilgi hikmet vardır. İşte onlar insana yansıdığı zaman, insanı da cami imar etmiş olur."
"Yılda ortamala 500-1000 arasında cami inşa ediliyor"
Erbaş, cami planlamaları ve konseptlerini yeniden acil olarak ele almaları gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Yapmış olduğumuz araştırmalara göre, 1970 yılından bugüne kadar yıllık ortalama 500 ile bin arasında cami inşa edilmektedir. Bu camilerin tamamını dikkate aldığımızda içinde projesiz, hiçbir mimari özelliğe sahip olmayan, depreme dayanıklılık, işlevsellik gibi açılardan da sorunlu yapıların olduğunu görüyoruz. Diğer taraftan hızlı kentleşmenin sebep olduğu çarpık yapılaşma, cami mimarisini de olumsuz etkilemiş, camilerin nüfus oranına göre dağılımında ciddi dengesizliklerin ortaya çıktığı görülmektedir. Bugün camilerimizi hem kentleşme düşüncesi, cami, çevre, şehir, mekan, estetik, nüfus gibi açılardan hem de özellikle mevzuat açısından yeniden ve köklü şekilde ele almamız gerekmektedir."
Yeni cami tasarımı ile camilerin toplumun her kesimine hitap edecek nitelikte olması gerektiğini aktaran Erbaş, camilerin kadın, çocuk, engelli, yaşlı bireyler için bütün ihtiyaçlar açısından her yönüyle tam donanımlı şekilde planlanmasını, herkesin rahat ve huzur içerisinde ibadetini yapabileceği şekilde düzenlenmesini, dizayn edilmesini sağlamaya çalıştıklarını söyledi.
Yapmış oldukları araştırmalarda camilerin çok azının, bu saydığı ihtiyaçları karşılayabildiğine işaret eden Erbaş, sözlerini şöyle tamamladı:
"Cami ve mescitlerin deprem, yangın ve sel gibi doğal afetlere yeterli, ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak tasarlanmasını, bulunduğu coğrafyanın iklimsel özelliklerine göre, bitkisel peyzaj düzenlemeleri yapılarak çevresiyle beraber yaşayan ve yaşanabilir mekanlar haline gelmesini istiyoruz. Camilerimiz ihtiyaca göre Kur'an kursu, aile ve dini rehberlik bürosu, kitabevi, kütüphane, gençlik merkezi, çocuk oyun alanı, seminer salonu, sergi salonu, sanat atölyesi, spor alanı, revir, çayevi, konferans salonu, aşevi, cenaze alanı, taziyeevi, gasilhane ve benzeri alanlarla bir külliye olsun istiyoruz. Camilerimizi iç donanımı, akustik, estetik, ışık, havalandırma ve benzeri bütün yönlerden en ideal şekilde tasarlayarak inşa etmemiz gerekiyor. Camilerimiz şehrin ruhuna ve görüşüne güzellik katacak şekilde planlansın, kubbesiyle, minaresiyle ve diğer tüm unsunlarıyla ahenkli, orantılı olacak şekilde ve mimarlık alanındaki yeniliklere göre inşa edilerek özgün eserler olsun istiyoruz. Gönlümüz bunu istiyor."