Geçtiğimiz günlerde HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu'nun yaptığı çağrıyla tekrar gündeme gelen "Kürd meselesi"ne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kelhaamed Editörü Abdussamed Yalçın, "Meselenin temelinde milliyetçilik yatıyor." dedi. Yalçın, "çözümün ancak İslam ve kardeşlik esası üzerine olacağını" söyledi.
Yalçın, "Allah (c.c) diyor ki 'Sizi halklar ve kabileler olarak yarattık ki birbirinizle tanışasınız.' Milliyetçiler bu tanışmayı inkâr ettikleri için Kürdler sorun hale getirildi. Bu ülkede Kürd meselesi diye bir mesele var. Kürdleri mesele haline getirme çabaları var, sorun haline getirme çabaları var. Bunun aslında temelini milliyetçilikte buluyoruz. Milliyetçilik kendinden başka diğer milletleri kabul etmediği için yeni kurulan Türkiye'de Kürdler bu ülkenin bir parçası gibi görülmek istenmedi. Milliyetçilik akımının Osmanlıya gelişi İttihat ve Terakkinin çalışmaları neticesinde oldu. 1800'li yıllarda başladı, temelleri o zaman atıldı. Sömürgeci emperyalist ülkeler Osmanlı topraklarında Osmanlı'yı parçalama çalışmaları yaparken onun temelini o zaman attılar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bu temel üzerine kuruldu." dedi.
"Kürdler tarihte hiçbir zaman Müslümanlara zarar vermemiştir"
"Kürdler tarihte hiçbir zaman Müslümanlara zarar vermemiştir. Sürekli olumlu yönde rol oynamışlardır." diyen Yalçın şunları kaydetti:
"Türkler Anadolu'ya gelmeden 2 bin yıl önce Kürdler Anadolu topraklarında vardı. Türkler buraya gelirken Kürdler Anadolu'nun İslamlaşmasında Türklere yardımcı oldular. Malazgirt zaferinde yardımcı oldular. Bizans'ın yanında yer alabilirlerdi. Çaldıran savaşına neden olan, bu savaşın yapılması için Yavuz'u bölgeye davet eden Kürdlerin ta kendisidir. Yavuz bu savaşı kendisi başlatmadı. O zaman İran Şahı İsmail, İslam coğrafyasında baskıcı bir yöntemle kendine saha açmaya çalışıyordu. Var olan bütün unsurları kendi yönetimine almak politikası güdüyordu. Kürdler burada 'Biz sana destek olalım sen de Şah İsmail'e karşı bir mücadele başlat, biz de seninle birlikte savaşalım.' dediler ve Yavuz da bunu kabul etti. Beraber Çaldıran'da, o savaşın kazanılmasında rol aldılar. Aynı zamanda o dönemde farklı Müslüman kavimlerin Osmanlı bünyesinde yer almasına, İslam bütünlüğünün oluşmasına vesile oldular. Tarihin en kritik dönemlerinde, böyle kırılma noktalarında Kürdler olumlu rol üstlendikleri için İslam birliği sağlanmış, Müslümanlar bu sayede günümüze kadar gelmiş diyebiliriz."
"Milliyetçilik eşittir faşizmdir"
Milliyetçilik akımının temelinin ret ve inkâra dayalı olduğunu dikkat çeken Yalçın, "Milliyetçilik eşittir faşizmdir. Faşizm benden olan her durumda haklıdır, haklı ve haksız olması önemli değildir. İslam diyor ki 'Sizi halklar ve kabileler olarak yarattık ki birbirinizle tanışasınız.' Milliyetçiler bu tanışmayı inkâr ettikleri için ve bu anlayışla hareket edildiği için günümüzde Kürdler sorun haline getirildi. Neden Kürdler sorun haline getirildi? Çünkü Kürdler, Türkler kadar olmasa da dünyada belki birçok devletten daha geniş bir coğrafyaya yayılmış ve birçok devletten daha fazla bir nüfusa sahip. Görmezden gelinmeleri mümkün olmayan bir kavimdir. 'Çözüm süreci' dediler fakat bu çözüm sürecinde Kürdleri muhatap almadılar. Eli silahlı örgütle muhatap oldular. Hatta Kürdlerden olmayan bir grubu muhatap aldılar." dedi.
HÜDA PAR'ın çağırısının yerinde ve önemli olduğunu değerlendiren Yalçın konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi:
"Kürd meselesinin çözümü için Kürd siyasi hareketleri, kanaat önderleri, aşiretler ve STK'ların muhatap alınması gerekir. Şu ana kadar adaletli bir şekilde çözüme yaklaşılmadı. Bundan sonra adaletle yaklaşılırsa hem Türkler hem Kürdler rahat edeceklerdir. Adaletsiz yaklaşım sadece Kürdlere değil diğer bütün kavimlere de kan ve gözyaşı getirmiştir. Bu meselenin çözülmesi lazım, çözümü de adalet temelinde olmalı. HÜDA PAR o sebeple zamanlama olarak iyi bir zamanda açıklama yaptı. Bunu fırsat bilerek, zamanlamayı fırsat bilerek, bu meseleye el atılması gerektiğinin altını çizmiştir. Bunun adalet temelinde çözülmesi lazım. Sadece İslam'da Adalet vardır. Demokraside adalet aranmaz, Avrupa Birliğinde, NATO'da, ABD'de, Birleşmiş Milletlerde aranmaz. Orada zaten adaletin ismi dahi yoktur. Onların da öne çıkardıkları en değerli, en kurtarıcı kavram demokrasidir. Daha sonra belki laiklik gelir. 80-100 yıldır bu ülkede demokrasi ve laiklik ile yaklaşım sergilendiği için mesele çözülmüyor. Mesele adaletle ele alınmalı. İslam'da kardeşlik esasları üzerinde ele alınmalı ki bu işin reçetesi ortaya çıksın." (Emrah Deniz-İLKHA)