Suriye'nin İdlib kentinde eşini ve 2 çocuğunu bombardıman da kaybettikten sonra elektrik akımına kapılarak ağır yaralanan anne, 5 çocuğuyla Mardin'e yerleştikten sonra kimliğinin iptal edilmesiyle tedavisi yarıda kaldı. Annenin yaşam savaşı yürekleri dağladı.
Suriye rejimi ve destekçilerinin kuşatmasındaki İdlip kentinde bir bombardımanda eşini ve 2 çocuğunu kaybeden anne Hanan Yazcı'nın dramı bitmek bilmiyor.
Eşini ve çocuklarını kaybettikten kısa bir süre sonra elektrik akımına kapılarak ağır yaralanan anne, Türkiye'ye getiriliyor. İlk olarak İskenderun'a getirilen anne, daha sonra Diyarbakır'a sevk ediliyor.
Burada 4 ameliyat geçiren anne, kendine geldikten sonra taburcu ediliyor. Geride kalan 5 çocuğunu almak için Suriye'ye geri dönen anne, çocuklarını aldıktan sonra Mardin'e yerleşiyor.
Suriye'ye giriş-çıkış yaptığı gerekçesiyle kimliği iptal edilen annenin tedavisi de yarım kalıyor. Kimliği iptal edildiği için hastanenin tedavisini yapmadığını belirten anne, çocukları için yaşamak istediğini belitti.
"Yetimlerimin öksüz kalmasını istemiyorum"
Yaşadığı dramı İLKHA muhabirine anlatan anne Hanan, kafasının sürekli iltihaplandığı için çok acı çektiğini söyledi. Kimliğinin iptal edilmesiyle hiçbir haktan yararlanmadığını söyleyen anne, Göç İdaresine defalarca başvurmasına rağmen kimliğinin çıkartılmadığını söyledi.
Sağlığına kavuşması ve savaştan geriye kalan 5 yetimine bakabilmesi ve en azından yetimlerinin öksüz kalmaması için Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan yardım talep eden anne, gözyaşlarına boğuldu.
"İyileşmeden taburcu edildim"
Anne Hanan, "Yaklaşık 5 yıl önce Suriye ordusunun bombardımanı sonucu eşimi ve iki çocuğumu kaybettim. Eşim 45, erkek çocuklarımdan biri 16 diğeri ise 2 yaşındaydı. Ben ve 5 çocuğum kaldık. Daha sonra klor gazının atılmasının ardından Türkiye sınırına yakın olan Atme kasabasına geldik. Bulunduğumuz evin üstünden yüksek gerilim hattı geçiyordu. Bir gün su doldurmak için dama çıkarken elektriğin çarpmasıyla damdan düşüyorum. Kafatasım patlıyor. Sonra acilen ambulansla Türkiye'ye getiriyorlar beni, tabi geride çocuklarım kalıyor. İlk olarak İskenderun'a sonra da Diyarbakır'a sevk ediyorlar. Burada 4 ameliyat geçirdim. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 'Artık bizim yapabileceklerimiz bu kadar, kafatası kararıyor ve çökme oluşuyor, daha ileri bir hastaneye gitmelisiniz' dedi ve beni taburcu etti. Başımdaki yara tam olarak iyileşmeden beni taburcu ettiler, bu yüzden sürekli iltihaplanma oluyor, yürürken zorlanıyorum, ayakta duramıyorum." dedi.
"Kimliksizim... Tedavi olamıyorum..."
Kendine biraz geldikten sonra geride bıraktığı çocuklarını almak için Atme kasabasına döndüğünü belirten Anne, çocuklarını yanına aldıktan sonra Mardin'e yerleştiklerini söyledi.
Anne, "Mardin'e yerleştikten sonra kafam sürekli iltihaplandığı için ameliyat olduğum Diyarbakır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesine gittim ama bana hastane sisteminde isminin olmadığını söylediler. Yaklaşık bir buçuk yıldır buradayım, bunun üzerine Göç İdaresine gittim. Durumu söyledim, onlar da kimliğimin iptal edildiğini söylediler. Suriye'ye çocuklarımı almaya gittiğim için iptal edilmiş. Şu an kimliksizim, bu yüzden tedavi olamıyorum. Göç İdaresi ellerinde bir şey olmadığını, Ankara'nın kimliği iptal ettiğini söylüyor. Ne yapacağız bilemiyorum. Başımdan su gibi iltihap akıyor, tedavi olmak istiyorum hastaneler beni kabul etmiyor. Sadece bir kez acil bana baktı, o da sadece ağrı kesici yapıp beni geri gönderdiler. Kimliksiz bir şey yapamıyorum, çok zor durumdayım, Allah için yardım etsinler. Kızılay'ın yaptığı yardımlarla geçimimizi yapıyorduk, kimlik olmadığı için o da kesilebilir. Bu da kesilirse daha da perişan olacağız. Bazı ilaçlarım var, onları kullanmak zorundayım, kullanmadığım zaman her yerim uyuşuyor." diye konuştu.
"Çocuklarım için tedavi olmak istiyorum"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan yardım talep ederken gözyaşlarını boğulan Anne, son olarak şunları söyledi:
"Benim artık Suriye'ye dönme gibi bir şansım yok, imkân da yok. İdlip'teki evimiz her şeyimiz yok oldu. Biz Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çok iyi birisi olduğunu biliyoruz. Bizi ve yetimlerimi yalnız bırakmayacağını düşünüyoruz. Bize sahip çıkacaklarını umut ediyoruz. En azından bu yetimler için bize yardım elini uzatsınlar. Kimliğimin bir an önce çıkması lazım ki, tedavime devam edebileyim. Ben çocuklarım için yaşamak istiyorum. Allah rızası için yardım edin. Diyarbakır yolunda perişan olduk, çocuklarımı evde yalnız bırakıyorum. Gidiyorum ama tedavi de etmiyorlar. Her geçen gün kötüleşiyorum, şuur kaybı oluyor. Bazen kendi kendime diyorum ki, tedaviyi bırakıp sadece çocuklarımın arasında olayım. Ama zamanla şuur kaybı olacak, bu yüzden çocuklarım için tedavi olmak istiyorum." (M. Salih Keskin - İLKHA)