FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde Atatürk Havalimanının işgal girişiminde bulunulması ve burada çıkan olaylarda 2 kişinin katledilmesine ilişkin 95'i tutuklu 159 sanığın ''Anayasa'yı ihlal'', ''TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs'', ''Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs'' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve ''terör örgütüne üye olma'' suçundan da 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmalarına başlandı.
İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri'deki Alibey Spor Salonu'nda yapılan duruşmaya, 95'i tutuklu 149 sanık ve avukatları katıldı. Duruşmada, Başbakanlık, TBMM ve Milli Savunma Bakanlığı avukatları da hazır bulundu.
Duruşma, kimlik tespitinin ardından sanıklara hakları ile haklarındaki suçlamaların hatırlatılmasıyla sürüyor.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökhan Yolasığmaz tarafından hazırlanan 708 sayfalık iddianamede, 2 "maktul", 46 kişi "mağdur" ve 129 kişi "müşteki" sıfatıyla yer alırken, suçtan zarar görenler arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 65. Hükümet ve TBMM bulunuyor.
Tüm sanıkların ''Anayasa'yı ihlal'', ''TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs'', ''Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs'' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve ''örgüte üye olma'' suçundan da 15'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, bazı sanıklar hakkında ''kasten öldürme'', ''öldürmeye teşebbüs etme'', ''kamu kurumu faaliyetini cebir veya tehdit kullanarak engellemek'', "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "hava ulaşım araçlarını kaçırma veya alıkoyma'', ''konut dokunulmazlığı ihlali'', ''silahla tehdit'', ''kasten yaralama'', ''mala zarar verme'' suçlarından 15 yıl ila 1 kez ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen hapis cezaları talep ediliyor.
"Hava sahasının kontrol altına alınması istendi"
İddianamede, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında darbeci askerler tarafından İstanbul'da uluslararası uçuşlara açık bulunan Sabiha Gökçen ve Atatürk havalimanlarının işgal edilmek istendiği anımsatılarak, Avrupa Yakası'ndaki Atatürk Havalimanı'nın işgal girişiminde 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'na bağlı birlikler ve Hava Harp Okulu'na bağlı bir grup askerin görev aldığı belirtiliyor. Darbe girişimini planlayan askerler tarafından uluslararası hava alanları uçuşlara kapatılarak hem Türk vatandaşlarının yurt dışına çıkışlarını engellemek hem de ülke giriş çıkışlarını kontrol altına almak istendiği kaydedilen iddianamede, ayrıca uçuşların kontrol edildiği "Smart Kule" diye tabir edilen kontrol kulesi de darbeci askerler tarafından zapt edilerek hava sahasının kontrol altına alınmasının istendiği vurgulanıyor.
İddianamede, işgal eylemini gerçekleştirmeye çalışan sanıkların 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'ndan çıkış yaptıkları anlatılarak, söz konusu tugayda yapılan darbe girişiminin planlandığı toplantılara katılan sanık eski Yarbay Serbülent Eken ve sanık eski Albay Ömer Korkut'un, Atatürk Havalimanı'nın işgalinden sorumlu olarak görevlendirildikleri belirtiliyor. Sanıklar Eken ve Korkut'un olay günü Atatürk Havalimanı'nda keşif yaptıkları, uçuşların kontrol edildiği kulenin nasıl kontrol altına alınacağı hakkında Hava Harp Okulu'nda görevli Albay Hüseyin Ergezen'den bilgi aldıkları anlatılan iddianamede, sanıklar Eken ve Korkut'un komutasındaki ekibin, 4 tank, 5 geliştirilmiş zırhlı personel taşıyıcı (GZPT), 4 zırhlı muharebe aracı (ZMA), 1 askeri araç ve 1 askeri kamyonla Atatürk Havalimanı'nı işgal etmek için 22.04'te kışladan ayrıldıkları aktarılıyor. Bu aşamada sanık Albay Mustafa Kol'un da Topkule Kışlası'na geldiği ve "ana darbe davası" sanığı eski Tugay Komutanı Mehmet Nail Yiğit'in emri ile bu ekibe dahil olduğu kaydedilen iddianamede, askeri birlikler Atatürk Havalimanı'na intikal ettikten sonra, eski Tabur Komutanı Kadir Yıldız'ın emriyle sanık Üsteğmen Mehmet Duman ve sanık Astsubay Ozan Candan'ın komutasındaki iki GZPT'nin, Çobançeşme Kavşağı'nda emniyet almaları ve E-5 kara yolunu trafik akışına İstanbul yönünde kapatmaları için hareket ettikleri anlatılıyor.
Giriş kapılarına tank ve zırhlı araç
Sanık Duman'ın, komutasındaki GZPT'nin arızalanması sonucu sanık Ozan Candan ve ekibini bırakarak diğer GZPT ile Çobançeşme Kavşağı'ni intikal ettiği ve konumunu Tabur Komutanı Kadir Yıldız'a gönderdiği belirtilen iddianamede, Kadir Yıldız'ın "E-5 trafiğini İstanbul yönüne kesin, trafiği yan yola yönlendirin, vatandaşları 'TSK yönetime el koymuştur, herkes evine gitsin.' diye ikaz edin." şeklindeki emirlerine Duman'ın "Anlaşıldı komutanım." cevabını verdiği ve emirler doğrultusunda trafik kontrolüne başladığı kaydediliyor. Sanıkların Atatürk Havalimanı'na 22.44'te vardıkları, sanık Yarbay Serbülent Eken'in yönetimindeki diğer askeri birliklerin ise Atatürk Havalimanı'na intikal ederek A ve B kapılarını tuttukları anlatılan iddianamede, sanık Eken'in emirleri doğrultusunda A giriş kapısına iki zırhlı araç ve bir tank, B giriş kapısına iki tank ve zırhlı araçların diğerlerinin yerleştirildiği ve giriş çıkışların kontrol edilmeye başlandığı kaydediliyor. İddianamede, bu kapsamda havalimanından çıkışlara izin verildiği, girişlerin ise yasaklandığı ifade edilerek, Serbülent Eken ve Ömer Korkut'un havalimanında bulunan özel harekat polislerine ve diğer yetkililere sıkıyönetim ilan edildiğini ve TSK'nın yönetime el koyduğunu bildirdikleri anlatılıyor.
Atatürk Havalimanı'nın işgal girişiminde yer alan başka bir birimin de Hava Harp Okulu'nda görevli askerler olduğu ve okulda Destek Grup Komutanı olarak görev yapan Albay Yusuf Özdemir'in okuldaki askerleri saat 23.30 sıralarında içtimaya toplayarak, "Bugün o gündür, Atatürk Havalimanı'nda teröristler var, onlara müdahale edeceğiz, gelen Cumhurbaşkanı da olsa Başbakan da olsa, ananız babanız da olsa alacaksınız." şeklinde konuşma yaptığı belirtilen iddianamede, Özdemir'in burada bulunan askerleri araçlara bindirerek havaalanı içerisine intikal ettirdiğinin anlaşıldığı ifade ediliyor.