Siirt Üniversitesinde düzenlenen "Yitik Hazinenin Kâşifi Prof. Dr. Fuat Sezgin" konulu konferansta konuşan Mardin Artuklu Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Ali Karataş, İslam dininin bilime verdiği önemi anlattı.
Siirt Üniversitesi Fikir ve Medeniyet Topluluğu ile İlim Yayma Cemiyeti Siirt Şubesi tarafından organize edilen konferansta Dr. Öğr. Üyesi Karataş, Fuat Sezgin'in hayatı, eğitim çalışmaları hakkında bilgi verdi.
İslam Bilim Tarihçisi Prof. Dr. Fuat Sezgin tarafından hazırlanan ve 24 Mayıs 2008 yılında İstanbul'da açılan İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi sayesinde İslam'ın bilime karşı olduğu algısının kırıldığını söyleyen Karataş, "İslam dini bilim dini. Okumaya karşı olan bir din değil, öyle bir kutsal kitabımız var ki o kitabın ismi Kur'an'dır. Okumayı, araştırmayı teşvik eden, bir kavramla tanımlanan bir isim. Kur'an-ı Kerim'in içine baktığınızda, 'Tefekkür etmez misiniz, akletmez misiniz?' gibi daha bir birçok ayetlerin olduğunu görüyoruz. Okumaya karşı olan bir din, içinde bu tür mesajlar barındırır mı? Tabi ki barındırmaz. Peygamber Efendimizin hayatına bakıyoruz. Medine'ye geldiğinde ilk yaptığı işlerden bir tanesi Mescid-i Nebevi'nin bitişiğine Ashab-ı Suffa'yı inşa etmek oldu. Burada sahabe, Peygamber Efendimizin ilminden, bereketinden, feyzinden istifade ettiler. Vefatından sonra Allah Resulünün, 'Ben sizlere iki şeyi miras olarak bırakıyorum. Bu ikisine sarıldığınız zaman asla sapıtmayacaksınız.' dediği Kur'an ve sünnet hazinesini sonraki nesillere aktarmada en fazla rol oynayan insanlar o Suffe mektebinde yetişen insanlardı ve İslam tarihindeki ilk üniversitedir." dedi.
Fuat Sezgin'in 6 ay içinde Arapçayı kendi başına öğrendiğini anlatan Karataş, "Biz imam hatip ortaokulunu, liseyi okuyoruz, 4-5 yıl ilahiyat fakültesini okuyoruz, mezun oluyoruz yine de Arapçayı okuyamıyoruz ve konuşamıyoruz. Bu çok acı bir şey, Fuat Sezgin 6 ayda Arapçayı öğrenmişse biz neden öğrenmeyelim? Hadi biz bir yılda öğrenelim. Ama biz de 17-18 saat çalışalım. Biz günde 1-2 saat çalışmakla halledemeyiz, biz de onu örnek almalıyız."
Fuat Sezginle aralarında geçen bir konuşmaya anlatan Karataş, "Bir gün bana dedi ki, 'Ali, şu gördüğün kitaplar bana diyor ki, ey Sezgin! Yeter artık konuştuğun; kalk, çalış.' Ben de dedim ki, 'Hocam yaşınız olmuş 95. Bu kadar yıl çalıştınız. Bin 300 ciltten fazla kitabı bilim dünyasına kazandırdınız. Bir kısmını siz yazdınız, bir kısmının edisyonunu yaptınız. Artık biraz dinlenseniz.' Bana baktı ve kızdı. 'Evladım' dedi. 'Sen günde 5 vakit namaz kılmıyor musun? İrkildim ve 'Evet hocam kılıyorum, ne demek.' dedim. 'Peki, ben yaşlandım. Artık namaz kılmayacağım diyebilir misin?' diye sordu. 'Olur mu hocam? Ölünceye kadar namaz her Müslüman erkek ve kadın için farz.' dedim. 'İşte evladım, ilimde emeklilik olmaz. Ölünceye kadar çalışacağız. Bizler çalışmasak bu geri kalmışlığımızı nasıl yeneceğiz, nasıl öne çıkacağız, nasıl İslam'ı temsil edeceğiz, bu tanınmayan çağı nasıl tanıtacağız?' deyince inanın ki ben kendimden utandım." diye konuştu.
"Bizim aramızdan mutlaka Fuat Sezginler çıkmalı." diyen Karataş, "Düşünün buradan 2-3 Fuat Sezgin çıksa ne kadar harika bir şey olur. Siz buna var mısınız? Günde 17-18 saat çalışacak mısınız? Sizlerden 27 dil öğrenmenizi istemiyoruz. Arapça ve İngilizce öğrenin. Mümkünse Almanca da öğrenin. Artık öyle bir çağda yaşıyoruz ki fiziki bir güç anlam ifade etmiyor. Beyin doluysa, zengin ise bir iddianız olur." şeklinde konuştu. (Murat Orhan- İLKHA)