Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü 150. Yıl Programı'nda yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz seçimleri, büyük ve güçlü Türkiye için yeni bir çıkış, yeni bir enerji depolama fırsatı olarak görüyoruz. Her zaman olduğu gibi, en büyük hakem olan milletin kararına tabiyiz. Demokrasinin güzelliği, milletimize yöneticilerinin o güne kadar yaptığı hizmetleri murakabe etme, gelecekte yapacaklarının da onayını verme imkânı sağlıyor olmasıdır." dedi.
"Afetlerin sebep olacağı yıkımların etkilerini azaltmak bizim elimizde"
Konuşmasında "Deprem, dünyanın yaradılışından beri insanlığı tehdit eden bir afettir." ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kandilli ülkemizin en önemli deprem araştırma merkezidir. Teknolojinin yardımıyla yerkürenin hareketlerinin takip edilmesi suretiyle elde edilen verilere dayalı olarak yapılan tahminler, afete hazırlık planlarımızın en kıymetli yardımcısıdır. Kandilli'nin aynı zamanda boğazdaki köprülerimizden tarihî camilerimize ve kritik sanayi tesislerimize kadar pek çok binanın yapı sağlığını sensörler aracılığıyla takip ediyor olmasını da çok önemli görüyorum. Depremlerin denizlerde yol açtığı bir başka ilave tehdit olan tsunami tehdidi de Karadeniz'den Akdeniz ve Ege'ye kadar tüm bölgemizi kapsayacak şekilde yine buradan izleniyor, değerlendiriliyor. Bu konuda, özellikle AFAD ile işbirliği içinde yürütülen çalışmaların daha da yoğunlaştırılması gerektiğine inanıyorum. Afetleri engellemek, insan iradesini aşıyor olabilir ama afetlerin sebep olacağı yıkımların etkilerini azaltmak bizim elimizdedir" dedi.
"Dışarıdan dayatılan senaryolara teslim olan Türkiye geride kaldı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Millet olarak, sadece semavi ve jeolojik afetlerin tehdidi altında değiliz. Bunun yanında terör örgütlerinin saldırılarından ekonomik, siyasi, sosyal kaos senaryolarına kadar pek çok tehditle de karşı karşıyayız. Bölgemizde, Suriye ve Irak merkezli bir yeniden tanzim projesinin hayata geçirilmeye çalışıldığı anlaşılıyor. Bu projenin ülkemizle ilgili ayaklarının bulunduğu da açıktır. Tabii bu hesapları yapanlar, Türkiye'yi eski Türkiye sanıyorlar. Dışarıdan dayatılan senaryolara teslim olan o Türkiye, artık geride kaldı."
"Bölgemizde ve dünyada kendisine rol biçilen değil, rol dağıtan bir ülke durumuna geleceğiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Halk oylamasıyla seçim arasındaki 2,5 yıllık dönemin, Türkiye'nin normal gündemiyle geçmesi hâlinde herhangi bir sıkıntıya yol açmayacağına inanıyorduk. Ancak, iç ve dış siyasi, askerî, ekonomik gelişmelerin seyri bize bu süreyi mevcut sistemle devam ettirmemizin oldukça ciddi maliyetleri olacağını gösterdi." şeklinde konuştu.
"Erken seçim kararı her ne kadar bizim arzumuzla ortaya çıkmamış bulunsa da yeni yönetim sisteminin bir an önce devreye girmesini sağlayacak olması bakımından isabetlidir." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu kararla aynı zamanda ülkemizle ilgili senaryoları da alt üst ettik. 24 Haziran'da seçim yapma kararını bir çeşit depreme hazırlık faaliyeti olarak görüyorum. Türkiye'nin önünde ekonomiden yatırımlara, savunmadan temel hizmetlere kadar her alanda atması gereken adımlar var. Bunları yaptığımızda, bölgemizde ve dünyada kendisine rol biçilen değil, rol dağıtan bir ülke durumuna geleceğiz; yani depremin yıkıcı etkilerine karşı hazırlık yapmış olacağız. Aksi takdirde, tıpkı son iki asrımızda olduğu gibi, bu süreçten zararlı çıkmamız kaçınılmaz hâle gelecektir." değerlendirmesinde bulundu.
"En büyük hakem olan milletin kararına tabiyiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz seçimleri, büyük ve güçlü Türkiye için yeni bir çıkış, yeni bir enerji depolama fırsatı olarak görüyoruz. Her zaman olduğu gibi, en büyük hakem olan milletin kararına tabiyiz. Demokrasinin güzelliği, milletimize yöneticilerinin o güne kadar yaptığı hizmetleri murakabe etme, gelecekte yapacaklarının da onayını verme imkânı sağlıyor olmasıdır. Milletimiz bize 'yola devam' derse yaptığımız hizmetleri katlayarak sürdürecek, hedeflerimize ulaşacak, ülkemizin menfaatlerini her yerde koruyacağız. Eğer milletimizin iradesi başka şekilde tezahür ederse, ona da saygı duymak boynumuzun borcudur." diye konuştu. (İLKHA)