Mehmet Erkan Yavuz/DOĞRUHABER
28 Şubat post modern darbesi davasında mahkemenin verdiği karara kamuoyundan büyük tepki geldi. Darbeyi gerçekleştiren isimlerden sadece 21 kişinin müebbet ceza alıp kalan sanıkların tümünün beraat etmesi ve ceza alanların da tutuklanmaması kararın sembolik olduğu yorumlarını da beraberinde getirdi. Meselenin trajikomik tarafının ise, 28 Şubat darbesinin sanıklarının elini kolunu sallayarak gezmesi, mağdurlarının ise ağır hastalıklar altında 20 yılı aşkındır cezaevinde tutulması.
84 YAŞINDA OLAN AHMET TURAN KILIÇ, AĞIR HASTA VE 24 YILDIR CEZAEVİNDE
Aziz Nesin'i eleştirdiği gerekçesiyle tutuklanan Sivas davası mağdurlarından Ahmet Turan Kılıç, 84 yaşında ve 24 yıldır cezaevinde. Televizyon tamirciliği yaparken kumpas kurularak cezaevine atılan Kılıç, kalp hastası, tansiyon rahatsızlığı, Prostat ve işitme problemi var. Kendine bakamayacak durumda olan ve 84 yaşında olan bir insanın 24 yıldır cezaevinde tutulup darbecilerin serbest bırakılması hukuk adına utanç verici bir durum olarak yorumlandı.
KOLON KANSERİ ŞEYHMUS ALPSOY 18 YILDIR CEZAEVİNDE
Cezaevinde Kolon kanserine yakalanan ve bakıma muhtaç olan Şehmus Alpsoy, 18 yıldır cezaevinde. Alpsoy, babası Mehmet Emin Alpsoy ile beraber 28 Şubat`ın brifingli yargısı ve FETÖ`nün kumpasları sonucunda, 2000 yılında anayasayı cebren değiştirmeye teşebbüs etmek suçuyla yargılanıp ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Şehmus Alpsoy'un suçu en fazla yardım yataklık kapsamında değerlendirilecek bir suçken ceza kanunundaki en ağır suçlamayla karşı karşıya kaldı ve 18 yıldır cezaevinde.
MEHMET EMİN ALPSOY
İslami kimliğinden dolayı yaklaşık 18 yıldır cezaevinde bulunan Mehmet Emin Alpsoy, yakalandığı hastalığa zamanında müdahale edilmediği için zor günler geçiriyor.72 yaşında ve tek başına kendi ihtiyaçlarını gideremeyecek kadar da hasta olan Alpsoy, bel fıtığı ve ayağındaki problemden dolayı da ayağa kalkmada ve yürümede zorluk çekiyor. İlerleyen yaşı nedeniyle yaşadığı hastalıkların etkisinin daha da artırıyor.
AHMET ARSLAN
İslami kimliğinden ötürü 2001'de evine düzenlenen bir baskınla gözaltına alınıp günlerce işkenceden sonra cezaevine atılan ve yıllardır cezaevinde bulunan Ahmet Arslan gözaltında çektiği işkencelerden sonra vücudunda çeşitli hastalıklar oluştu. Sağlık raporlarına göre, kendisinde şeker ve tansiyon hastalığının yanı sıra 4 ayrı kalp damarında da yüzde 100 tıkanma bulunuyor. Diğer damarlarında ise yüzde 50, yüzde 60 daralma olmasının yanında 6 defa ameliyat geçirmiş, 2 ameliyatında da damar patlaması yaşanmış. Arslan, 18 ayrı ilaç kullanıyor ve doktorlarının ifadesine göre her an kalp krizi geçirebilir.
YASİN DEMİR
28 Şubat sürecinden sonra İslami faaliyetleri dolayısıyla tutuklanıp, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan ve yaklaşık 17 yıldır cezaevinde bulunan Yasin Demir, cezaevinde Hepatit B ve Delta Süper Enfeksiyonu hastalıklarına yakalandı ve rahatsızlıkları kronikleşti. Sincan F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tek kişilik odada tutulan Demir, hastalığı raporlandırılmış olmasına rağmen, Adli Tıp Kurumu ve Ankara Numune Hastanesi'nden ‘tedavi edilebilir' raporu almış ve cezaevinde kalmaya mahkûm edilmiştir. Günden güne rahatsızlığı şiddetlenen Demir, zor günler geçirmektedir. Son olarak CHP heyetinin hasta mahkûmlar üzerinde yaptığı araştırmalar neticesinde tahliye edilmesi gereken isimler arasında yer almış, buna rağmen girişimler sonuç vermemiştir.
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Genel Sekreteri avukat Kaya Kartal
“BU KARARLAR KİMSEYE İZAH EDİLEMEZ”
28 Şubat dönemine ilişkin 103 sanığın "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren düşürmeye ve devirmeye iştirak" suçundan yargılandığı davada kararın açıklanmasının ardından süreçte mağduriyet yaşayanlar konu ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Genel Sekreteri avukat Kaya Kartal, 28 Şubat darbesinin bir yargı kararıyla tekrar tescillenmesini olumlu bulduklarını belirtti.
Davada İsmail Hakkı Karadayı, Çevik Bir ve Çetin Doğan'ın yanı sıra eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün de müebbet hapis cezasına çarptırılmasının bu dosya açısından önemli olduğunu vurgulayan Kartal, müebbet hapis cezası alan bu insanların istinaf ve temyiz sürecini tutuksuz geçirecek olmalarının bir çelişki ortaya koyduğunu dile getirdi. Kartal, şunları kaydetti: "Türkiye'de normal, basit yaralama dosyalarında insanlar tutuklu yargılanırken anayasal düzeni değiştirmiş, hükümeti devirmiş ve bundan ceza almış 21 sanığın tutuksuz yargılanması adalet, eşitlik ilkesi açısından bakıldığında ciddi bir problem oluşturuyor. Bu kimseye izah edilemez. Bu sanıkların brifingleriyle ceza almış insanlar, cezaevlerinde ihtiyarladılar ama bu sanıklara yaşlılıkları gözetilerek mahkemece tutuksuz yargılama kararı verildi. Karar yönünden bizce en büyük hayal kırıklığı bu."
DARBENİN SİYASET, MEDYA VE SİVİL AYAKLARI YARGILANMADI
28 Şubat darbe davasında darbenin siyaset, medya ve iş dünyasından ayaklarına yönelik herhangi bir soruşturmanın açılmamış olması kamuoyunda uzun süreden beri tepkilere neden oluyordu. Özellikle “Genç subaylar rahatsız” manşetleri atanlar, genelkurmay muhabiri gibi çalışanlar ve “Askeri vesayet”in en üst perdeden medyada görünmesini sağlayanlar hakkında hiçbir dava açılmadı. Bunun yanı sıra “28 Şubat bin yıl sürecek” diyen dönemin generallerinden Hüseyin Kıvrıkoğlu hakkında da hiçbir soruşturma açılmamıştı. Sadece 21 kişiye ceza verilmesi kamuoyunda on binlerce kişinin mağduriyetine sebep olanlar sadece 21 kişi miydi sorularının sorulmasına neden oldu.
‘28 ŞUBAT BİN YIL SÜRER' DİYEN ORGENERAL KIVRIKOĞLU YARGILANMADI
28 Şubat darbesinde Kara Kuvvetleri Komutanı olan Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, "28 Şubat bin yıl sürer" sözüyle 28 Şubat'ın sembol olacak sözünü söyleyen isimdi. Kıvrıkoğlu, yargılanmak bir tarafa, darbe davasından yargılanmadı bile. Kıvrıkoğlu, 28 Şubat'tan sonra İsmail Hakkı Karadayı'nın yerine Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna oturan isimdi. Kıvrıkoğlu, Genelkurmay Başkanlığı görevini 2002 yılında bıraktı. Ceza alan isimler, ceza alamayan isimlere bakıldığında verilen cezaların da sembolik olduğu şimdiden dile getirilmeye başlandı.