Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası açıklamalarda bulunan Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ "Kimyasal silah kullanımı sonucu ölenler insan olduğu gibi, diğer silahların kullanımı sonucu ölenler de insandır. Sadece kimyasal silah kullanıldığında değil, jetlerle bombalandığında, diğer silahlarla siviller öldürüldüğünde de uluslararası toplumun aynı tepkiyi vermesi gerekir. Suriye'nin, Amerika ve Rusya'nın güç savaşına kurban edilmemesi gerekir." dedi.
"Suriye artık hesap yapılacak bir konu olmaktan çıkmıştır"
"Suriye'de yaşananlar hepimizi derinden üzmektedir. Esasında sadece son olaylar değil, bugüne kadar yaşananlar da maalesef çok kötü sonuçlar ortaya koymuştur." diyen Bozdağ "Bugüne kadar Suriye yönetiminin Suriye'de katlettiği 800 bin civarında insan ve göçe zorladığı milyonlarca insanın sorumluluğu elbette birinci derecede Suriye rejimine aittir. Ama bu katliamları durdurma güç ve imkânına sahip olanlar, bu zorunlu göçü engelleme gücüne sahip olup da bu gücünü kullanmayanlar da buradaki katliamlardan ve olup bitenlerden mesuldür. Türkiye, Suriye'de meydana gelen son saldırıya ilişkin tutumunu en net şekilde ortaya koyan ülkelerdendir, en üst düzeyde kınamasını Türkiye yapmıştır. Cumhurbaşkanımız, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Putin'le Duma'da olan katliamı ve saldırıyı görüşmüştür. Tabii bu bölgede Doğu Guta'da yaşananlarla ilgili Türkiye uzunca bir zamandır Rusya üzerinden bir çalışma yürütüyor, oradaki sivillerin kötüleşen durumlarını ortadan kaldırmak, tahliyelerini sağlamak için de önemli çabalar ortaya koyuyor. Amerika'dan açıklamalar var, Rusya'dan açıklamalar var, baktığınız zaman bu açıklamalar birbirini teyit eden açıklamalar değil. Birisi başka söylüyor öbürü başka söylüyor ama bir de ortada fotoğraflar var, ortada görüntüler var, ortada haberler var. Bu fotoğrafları, görüntüleri izlediğimizde, incelediğimizde de bu görüntülerin normal silahlarla oluşmadığına dair de uzmanların kanaatleri var. Öyleyse burada bu konunun çok net bir şekilde geciktirilmeksizin soruşturulması ve aydınlatılmasında da fayda vardır. Tarafların iddialarına bırakılmayacak kadar önemli bir konudur bu. Uluslararası kuruluşların burada olup bitenleri süratli bir şekilde soruşturması ve dünya kamuoyunu doğru bilgilerle aydınlatmasında fayda vardır. Ancak bize ulaşan bilgiler, hem istihbarat örgütümüz üzerinden hem de elde edilen haberler, görüntüler ve fotoğraflar üzerinden baktığımızda burada kimyasal silah kullanıldığı çok net bir şekilde gözüküyor. Ancak bunun uzmanlar tarafından da elbette incelenmesi ve soruşturulması son derece önemlidir." şeklinde konuştu.
"Suriye konusunda artık rekabet bir tarafa bırakılmalı"
"Sayın Trump'ın açıklamaları da o gün oldu başka açıklamalar da yapıldı, bu noktada şunu söylemek de lazım, burada uluslararası toplumun birlikte hareket etmesinde son derece önem vardır, fayda vardır." diyen Bozdağ sözlerini şöyle sürdürdü: "Aksi takdirde başka olumsuz sonuçlar da ortaya çıkabilir. Uluslararası toplumun Suriye konusunda artık rekabeti bir tarafa bırakıp, kendi çıkarlarını bir tarafa bırakıp, insanın yararını, oradaki sivillerin, masumların hukukunu koruyan, uluslararası hukuka, uluslararası sözleşmelere, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kararlarına uygun hareket etmesinden geçmektedir. Eğer bu hareket yapılmazsa uluslararası hukukun da, uluslararası sözleşmenin de, Birleşmiş Milletlerin de, uluslararası örgütlerin de bir hiç olduğu ortaya çıkar. Bugüne kadar Türkiye hep söylüyor, dünya beşten büyüktür ama dünya birden de büyüktür. Çünkü 5 tane üye bir araya geliyor, biri veto ettiği zaman adım atılamıyor. Demek ki burada bir kişinin sözü her şeyi değiştirebiliyor. Onun için dünyanın birden de beşten de büyük olduğunu ifade eden bir ülke olarak, biz burada diyoruz ki, uluslararası hukuk, uluslararası sözleşmeler, uluslararası örgütler, anlamını, saygınlığını, otoritesini kaybetmek istemiyorsa kuruluş amaçlarına uygun hareket etmek zorundadır. Biz Türkiye olarak uluslararası örgütlerin kendi kuruluş amaçlarına uygun hareket etmeleri gerektiğini bir kez daha buradan altını çiziyoruz. Burası, Suriye, artık hesap yapılacak bir konu olmaktan çıkmıştır. Hepimizin insanlığımıza, hepimizin vicdanına sahip çıkma vaktidir. Umarız ki, bundan uluslararası toplum söz söylemekten öte somut işlerin gereğini yapar."
52 asker hayatını kaybetti, 232 asker yaralandı
Bozdağ Afrin operasyonu konusunda ise "Güvenlikle ilgili, iç ve dış güvenlikle ilgili değerlendirmeler yapıldı ve Zeytin Dalı Harekâtı tekrar enine boyuna değerlendirildi. Bildiğiniz gibi Zeytin Dalı Harekâtı'nın başlangıcından bugüne kadar 52 Kahraman Mehmetçiğimiz şehit olmuş, 232 kahraman Mehmetçiğimiz yaralanmıştır. Ayrıca 7 sivil vatandaşımız şehit olmuş, 125 sivil vatandaşımız da yaralanmıştır. Şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Buna karşılık harekât kapsamı içerisinde PKK, KCK PYD, YPG ve DEAŞ terör örgütü mensubu 4 bin 44 terörist etkisiz hale getirilmiştir. 282'si köy, 50'si kritik nokta olmak üzere toplam 332 bölge kontrol altına alınmıştır. Afrin bölgesinin tamamı kontrol altına alınmış durumdadır. Kontrol altına alınan alan iki bin kilometre karedir. Ayrıca kontrol altına alınan yerleşim yerlerinde terör örgütünün kurduğu tuzakları, mayınları, el yapımı patlayıcıları tespit etme ve imha etme çalışmaları da devam etmektedir. Bölgede yaşayan halk için ve askerlerimiz için en büyük tehdit bu tuzaklardır, mayınlardır, el yapımı patlayıcılardır. Bugüne kadar 102 mayın, 739 el yapımı patlayıcı tespit edilmiş ve imha edilmiştir. Zeytin Dalı Harekâtı planlandığı gibi başarılı bir şekilde devam etmektedir. Bundan sonraki sürecinde bugüne kadar olan süreç gibi başarı bir şekilde devam edeceğine yürekten inanıyoruz." ifadelerini kullandı.
"Bizim Suriye'nin topraklarında gözümüz yoktur, işgalci değiliz, kalıcı değiliz"
Bozdağ şunları söyledi: "Türkiye'nin Afrin'de bulunması bir işgal değildir. Biz daha önce de açıkladık. Türkiye Suriye'nin toprak bütünlüğüne, siyasal birliğine, egemenliğine saygılıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri Afrin'de işgalci değildir, kalıcı değildir. Biz orayı teröristlerden ve terör örgütlerinden arındırmak, bölge halkının terör örgütlerinin baskısı ve zulmünden kurtulmasını sağlamak, hem sınır güvenliğimizi hem ülkemizin güvenliğini hem de bölgenin güvenliğini sağlamak için oraya gittik ve şu anda da Afrin bölgesi teröristlerden arındırılmış durumdadır. Ancak teröristlerin tuzakları mayınları el yapımı patlayıcıları ve diğer şeylerin tespiti ve imhası devam etmektedir. Daha önce de ifade ettik biz hedefimize bölgedeki huzur, sükûn, barış istikrar ve güven ortamını sağlayınca ancak ulaşacağız. Fırat Kalkanı Harekâtı bölgesinde bölgeyi teröristlerden temizlediğimizde nasıl bölgeyi bölgenin gerçek sahipleri olanlara teslim ettiysek şimdi Zeytin Dalı Harekâtı kapsamında da Afrin bölgesini Afrinlilere emanet edeceğiz. Ve onlar kendi oluşturacakları yönetimle mecliste oranın her türlü işini ve ihtiyacını görmeye devam edeceklerdir ve Türkiye olarak da biz onlara bu anlamda yardımcı olacağız. Tabii bizim amacımız Suriye'yi bölmek değil. Suriye'de şu anda bir otorite boşluğu var, devlet her tarafta egemen değil. Terör örgütleri işte PYD, PKK, YPG, KCK, DEAŞ önemli bir alanı kontrol etmektedir. Orada devletin otoritesi de yoktur. Tabii Suriye'de meşru muhalefet de var, başka gruplar var ve çok ihtilaf var, çözüm bekleyen sorunlar var ve Suriye'de yaşananların silah zoruyla çözülemeyeceğini Türkiye olarak biz hep söyledik. Burada esas çözüm siyasi çözümdür. Siyasi çözüm ortaya çıktıktan sonra zaten buradaki durumun ne olacağı siyasi çözüme göre netleşecektir. Ama biz Türkiye olarak şunu söylüyoruz, bizim Suriye'nin topraklarında gözümüz yoktur, işgalci değiliz, kalıcı değiliz. Burada siyasi çözüm ortaya çıktıktan sonra da buralar o siyasi çözüme göre şekillenecektir." (İLKHA)