Uzmanlar, rahimde ve çevresinde görülen düz kas dokusunda köken alan iyi huylu tümör olarak adlandırılan miyomlar hakkında bilgilendirmelerde bulundu.
Memorial Dicle Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü'nden Op. Dr. Yunus Çavuş, tedavi edilmediği zaman gebelikte düşüklere ve ani kanamalara neden olan miyomun belirtileri olmadığını söyledi.
Çavuş, "Miyomlar, 35-40 yaş arasındaki kadınların yüzde 30-40'ında görülebiliyor. Miyomların neden oluştuğu kesin olarak bilinmemekle birlikte, östrojen hormonunun miyomların büyümesine yol açtığı bazı araştırmalarda gösterilmektedir. Vücuttaki östrojen düzeyleri, vücudun doğal seyrine bağlı olarak artabilir ya da azalabilir. Örneğin; gebelikte östrojen seviyesi artar, menopozda ise düşer. Bazı ilaçlar da östrojen düzeylerinde değişikliğe neden olabilir. Ayrıca, çevresel ve genetik faktörlerin de miyom oluşumunda etkisi olduğu düşünülmektedir. Miyomlar genellikle herhangi bir belirti vermez. Muayene sırasında tesadüfen tespit edilir. Ancak çoğu zaman büyüme ile orantılı yani hastalığın ilerlediği durumlarda, aşırı miktarda adet kanamaları, sık idrara çıkma, karında büyüme ve şişlik, adet dönemlerinde kuyruk sokumunda ağrı gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bu nedenle 35 yaş sonrası her yıl düzenli jinekolojik muayenesi yaptırılması çok önemlidir." dedi.
Miyomların kalıcı ve kesin tedavisinin ameliyat olduğunu bildiren Çavuş, "Tedavide kullanılan bazı ilaçlar yumurta üretimini baskılayıp geçici bir süre menopoz etkisi yaratarak miyomların küçülmesini sağlayabilir. Bu uygulama genellikle cerrahi öncesi miyomların küçülmesini sağlamak ve kanamayı azaltmak için kullanılır. Miyomun büyüklüğü, sayısı, bulunduğu yer, hastanın yaşı ve gebelik planlaması ameliyatın şeklini belirler. Miyom ameliyatları günümüzde artık kapalı olarak yapılabilmektedir. Hastanın karın bölgesine özel aletler ile girilerek açılan birkaç delikten yapılan ameliyatlar, açık cerrahiye göre hastaya ayrıcalıklar sağlar." ifadelerini kullandı.
Miyomu tetikleyen nedenler
Çavuş, miyom oluşumunu tetikleyen nedenleri şöyle sıraladı: "Hiç doğum yapmamak, adet döneminin çok erken yaşta başlaması, düzensiz beslenme, aşırı kilo, aşırı alkol kullanmak, ağırlıklı olarak kırmızı et ve şarküteri ürünleriyle beslenmek, östrojen ve progesteron fazlalığı nedeniyle oluşan hormonal dengesizlik, yüksek tansiyon, aşırı stres ve genetik faktörlerdir." (Mehmet Çelik - İLKHA)