ŞANLIURFA (AA) - Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar 3. Bölge Müdürü İsrafil Erdoğan, Kızılkuyu Yaban Hayatı Geliştirme Sahasında yetiştirilen "gazella subgutturosa" türü dağ ceylanlarını, bakanlığın uygun görmesi halinde bölgede aynı karakteri gösteren Mardin ve Şırnak'ta doğaya salıvermeyi planladıklarını söyledi.
Erdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kızılkuyu Yaban Hayatı Geliştirme Sahasında yetiştirilen ceylanların zaman zaman doğaya bırakıldığını, bugüne kadar bine yakın ceylanın doğal yaşam ortamlarına salıverildiğini söyledi.
Bölgenin yerleşim alanına yakın olması nedeniyle ceylanların zaman zaman tehlike yaşadığını belirten Erdoğan, tabiata bırakılan ceylanların üremeye, çoğalmaya devam ettiğini ve bölgenin yeterli dolgunluğa ulaştığını dile getirdi.
Erdoğan, genel müdürlüklerinin, ceylanların farklı bölgelerde doğaya bırakılması konusunda bakanlıkla görüşmeler yaptığını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Yaptığımız çalışmalarda alanda büyük bir ceylan popülasyonu olduğunu tespit ettik. Bölgemizin yeterli dolgunluğa ulaştığına inanıyoruz. Doğaya bırakılan hayvanlar sonuçta üremeye ve çoğalmaya devam ediyor. Bu alanımızın yerleşim birimlerine çok yakın olması nedeniyle daha fazla hayvan varlığını kaldırmayacağına inanıyoruz. Bakanlığımızın ve genel müdürlüğümüzün uzmanlarıyla, yetkilileriyle yaptığımız görüşmeler neticesinde ceylanları üretmeye devam edeceğiz ama artık salımlarını buraya yapmamaya planlıyoruz. Eğer bakanlık uygun görürse, aynı karakteri gösteren ve önceki yıllarda da orada bulunduğunu bildiğimiz bu ceylanları Mardin ve Şırnak bölgelerinde tespit ettiğimiz sahalarımıza salmayı düşünüyoruz."
Doğaya bırakılan ceylanların özellikle yavrulama döneminde 24 saat ekiplerin koruması altında olduğuna işaret eden Erdoğan, koruma çalışmalarının özverili bir şekilde yapıldığını vurguladı.
Kuraklığa "yalaklı" önlem
Erdoğan, bölgenin geçen yıllara göre kurak bir dönem geçirdiğini, böyle ekstrem zamanlarda yaban hayvanlarına yönelik bazı çalışmalar yaptıklarını aktardı.
Özellikle ihtiyaç duyulan yerlerde, kurak mevsimlerde hayvanların su bulmakta zorlandıkları yerlere, dere içlerine su yalakları hazırladıklarını anlatan Erdoğan, "Bunu yaparken uzun yıllar bölgede kalabilecek malzemeden yaptık. Yalaklar dere veya yağmur sularıyla doluyor. Bununla yabani hayvanların istifade etmesini sağlıyoruz" dedi.
Kar yağışının olduğu dönemlerde ise yemleme çalışması yaptıklarını ifade eden Erdoğan, otlaması gereken hayvanlar için yem ve saman, et ile beslenen hayvanlar için de kemik parçaları bıraktıklarını bildirdi.
İsrafil Erdoğan, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü taşra teşkilatlarının yaban hayatının yanı sıra şehirde insanlarla aynı ortamı paylaşan hayvanların korunmasını da üstlendiğini söyledi.
Hayvanlara eziyet edenlere ceza
Hayvanlara eziyetin suç olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şehir içinde bizimle aynı ortamı paylaşan kedilerimiz, köpeklerimiz, yük hayvanlarımız var. İnsanların evlerinde beslediği koyun, inek ve keçi gibi hayvanlar da var. Bu hayvanları, yapılan eziyetlere, zulümlere karşı koruyan, sahiplenen herhangi bir birim yoktu. Sayın Bakanımız Veysel Eroğlu'nun şahsi gayretleriyle bunların korunmasını da bizim birimlerimiz üstlenmiş oldu. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu çıktı. Uygulayıcısı ve koordinasyon birimleri bizleriz. İnsanlar, hayvanlara karşı yapmış oldukları yanlış uygulamalardan dolayı cezalar almaya başladı. Biz de bölge olarak 100'ün üzerinde kişiye 5199 sayılı kanuna muhalefetten 300 bin liranın üzerinden ceza uyguladık."
Erdoğan, insanların yaşam alanlarını diğer canlılarla da paylaştığına dikkati çekerek, "Onların yaşadığı ortamı tahrip etmeye, daraltmaya, onları yaşadıkları yerlerden daha uzakta yaşamaya zorladık. Dünyada beraber yaşadığımız canlılara daha hoşgörülü davranmalıyız. Bu dinimizde, geleneğimiz var. Tabii zaman zaman bunun dışına çıkılıyor ve bizler insanlara ceza yazmak zorunda kalıyoruz. İnşallah buna gerek kalmadan, bütün canlılarla birlikte rahat bir şekilde yaşamaya devam ederiz." ifadelerini kullandı.