M. ERKAN YAVUZ- DOĞRUHABER
HÜDA PAR Van 2. Olağan kongresi Genel Başkan Zekeriya Yapıcıoğlu`nun katılımıyla gerçekleşti. Kongrede bir konuşma gerçekleştiren Yapıcıoğlu konuşmasının büyük bölümünü ‘adalet` konusuna ayırdı. Gerek memleketimizde gerekse de İslam coğrafyasındaki adaletsizliklere, zulümlere değinen Yapıcıoğlu, “Adalet, zulme set, mazluma destek, ona ümit olmaktır.” dedi. Yapıcıoğlu, “2012 yılının sonunda “Önce İnsan, Önce Adalet” diyerek yola çıktıklarını belirten Zekeriya Yapıcıoğlu, “Birinci öncelikli hedefimiz, adaletin yeniden tesis edilmesidir. Adaletin hiçbir şeye feda edilemeyeceğine inanıyoruz. Davamız adaleti yeniden tesis etme davasızdır. Davanız, mirastır bize Hz. Adem`den, mirastır bize atamız İbrahim`den, davamız o davadır ki Üstad Bediüzzaman düşerken Van kalesinden “ah davam” dediği davadır. Davamız, insanları kula kulluktan, yani en büyük zulümden kurtarmanın davasıdır. Birinci öncelikli hedefimiz adalet dedik. 1. Olağan kongremizdeki temamız ‘önce insan, öncelik adalet` yani her şeyi yerli yerine koymak. Adalet her hak sahibine, hakkını eksiksiz teslim etmektir. Adalet, mazlumların ayağına vurulmuş prangaları kırmaktır. Adalet köleleştirilmiş insanların boyunlarına vurulmuş boyundurukları parçalamaktır. Adalet, zulme set, mazluma destek, ona ümit olmaktır. Adalet sabahlara kadar konuşabileceğimiz, fakat tarifini bitiremeyeceğimiz çok ince bir kavramdır, yüce bir hedeftir. Birinci öncelikli hedefimiz neden adalet dedik? Adalet terazisi Türkiye`de hatta bütün dünyada baştanbaşa dengesi bozulmuş, bozuk tartıyor. Çünkü siz adaleti temin ederseniz kardeşlik tahakkuk eder. Çünkü siz adaleti sağlarsanız barışı, sosyal huzuru tesis etmiş olursunuz.” dedi.
ISRARLA ZULÜM ALTINDA İNLEYEN İNSANLARIN SESİNİ YÜKSEK PERDEDEN DİLLENDİRMEYE ÇALIŞTIK
“Niçin adaleti yeniden tesis etmek; çünkü bugün adalet baştanbaşa İslam coğrafyasının yaşadığı bütün sorunlar yapılan zulümlerden kaynaklanıyor.” diye konuşan Yapıcıoğlu, “ Kendi içinde adaleti tesis edememekten dolayı, kendi iç barışı bozulmuş, birliği bozulmuş ve dışardan hücumlara açık hale gelmiş bir İslam coğrafyasındayız. Yola çıktığımız günden beri mütemadiyen adalet, adalet adalet dedik. Geldiğimiz noktada bizim güçlü siyasi rakiplerimiz, hatta bize düşmanlık edenler bile bizim bazı cümlelerimizi tekrar etmeye başladırlar. Eskiden ülkenin gündemi ayrı siyasetin gündemi de ayrıydı, devleti idare edenlerin gündemi de ayrıydı. Ama biz ısrarla adaleti gündem ettik, ısrarla zulüm altında inleyen insanların sesini yüksek perdeden dillendirmeye çalıştık. Rabbimize şükürler olsun ki, bu sesimizin yankılandığını görüyoruz.” ifadelerini kullandı.
MEMLEKETTE ADALETE OLAN GÜVEN KALMAMIŞ
Geçmişten bugüne cezaevlerindeki artışa dikkat çeken Yapıcıoğlu, “2005 yılında Türkiye`deki cezaevlerinde bulunan insanların sayısı 55 bin 870 bunlar Adalet Bakanlığı`nın resmi rakamları. 2017 yılının Kasım ayı itibariyle bu sayı 228 bin 993 kişiye çıkmıştır. 12 yılda cezaevlerinde bulunan insanların sayısı dört kat daha artmış. Cezaevlerindeki insanların sayısında bu kadar artış olmasının nedenleri üzerinde elbette çok şey söylenebilir, fakat şu rakamları da ilave ettikten sonra daha sağlıklı sonuçlara ulaşmada bizlere yardımcı olur. Bakınız Türkiye`de cezaevlerinde bulunan bu yüzbinlerin arasında adam öldürmeye teşebbüs ve yaralama suçundan dolayı cezaevlerinde bulunanların sayısı 54 bin. Yani 2005 yılında bütün suçlardan dolayı cezaevlerinde bulunan insanların sayısı kadar insan öldürme, yaralama veya öldürmeye teşebbüs suçu işlemiş. Sadece dolandırıcılık, hırsızlık, sahtecilik, yağma ve gasp gibi suçlardan cezaevlerinde bulunanların sayısı 2016 itibariyle 80 bin 234 kişi. Peki, sayılar bu kadar hızlı yükseliyorsa, bu kadar insan cezaevinde varsa niçin biz bu duruma geldik?
Çocuk istismarı üzerinde hararetli bir tartışma Türkiye`de yürüyor, cezaları arttıralım diye. Acaba insanların bu kadar pervasızca suç işlemesi gerçekten cezaların caydırıcı olamamasından mı kaynaklanıyor? Size yine Adalet Bakanlığı`ndan bir rakam daha vereyim. On yıldan beri yüksek cezalarla cezalandırılmış mahkûmların oranı bütün mahkumların içerisinde yüzde 45, Avrupa ortalaması yüzde 15`tir. Demek ki neymiş, cezaların caydırıcılığından değil. Demek ki mesele cezaların azlığından değil. Memlekette adalete olan güven kalmamış, yani hak sahibi hakkına kavuşabileceğinden emin değil. Suç işleyen kişi de ceza alma korkusunu hakkıyla yaşamıyor.” dedi.
‘BİR BORSA KURULMUŞ, PARASINI VEREN TAHLİYE OLUYOR`
Kişiye göre adalet olduğuna dikkat çeken Yapıcıoğlu, “Bir hafta kadar önce iktidar milletvekillerinden birisi borsadan söz etti. Dedi ki ‘Bir borsa kurulmuş, parasını veren tahliye oluyor`. İktidar partisinin içerisinde tartışmalar oldu. Kimi dedi ki bu FETÖ davlarının sulandırmak için söyleniyor, Sn. Başbakan dedi ki, ‘Bu böyle ulu orta söylenmez, gelip bize söylemesi gerekiyordu`. Bu iddialar doğru veya değil, bahsedilen davalarla ilgili borsa oluşmuş veya oluşmamış, bu mesleği yıllarca yapmış biri olarak şundan eminim ki adalet kişiye göre işliyor. Ye kürküm ye de değil, kanunlar bir hukukçunun tabiriyle ‘eşşek arılarının delip geçtiği, bal arılarının takılıp kaldığı bir örümcek ağına dönüşmüş` yani iri olanlar, dayısı olanlar, yani siyasette arkası olanlar, mahkemelerde çok defa hesap vermeden ceza almaktan kurtulabiliyor. Ya da rütbesi yüksek, sosyal statüsü yüksek, cüzdanı kalın, banka hesabı kabarık olanlar bir dönem siyasi bazı ihtilaflardan veya rekabetlerden dolayı içeriye düşseler bile başka bir dönem onlarla ilgili özel yasalar çıkarılıp dışarı çıkarılabiliyorlar.” şeklinde konuştu.
YARGI HER TÜRLÜ BASKININ ALTINDA
Yapıcıoğlu son olarak İstanbul`da çarşaflı bayana saldıran kişinin serbest bırakılmasına da değinerek şunları söyledi; “Bir ara İstanbul`da ‘şortlu` bir bayana saldırı söz konusu oldu. Basın ayağa kalktı, memleketi ayağa kaldırmaya çalıştılar. Birileri ‘bayana saldırı kabul edilemez bu adamı asın` demeye getirdiler. Ardından tesettürlü bir bayana saldırı oldu. Peki, ne oldu? Şortlu bir bayana saldıran zanlı tutuklandı, tesettürlü bayana saldıranın sadece kimliği tespit edildi, yakalandı adliyeye götürüldü ifadesi alınıp serbest bırakıldı. Ses var mı? Yok. Yargı her türlü baskının altında. Basın baskı yapar, yargı boyun eğer. Bir zamanlar Yargıtay Başkanlığı yapmış kişinin söylediği bir söz ‘cüzdan ile vicdan arasında sıkışmış bazen cüzdana meyildir` böyle bir memlekette adaletin yeniden tesis edilmesi gerektiğini söylüyoruz. İşimiz kolay değil, çok çalışmamız lazım. İşimizin zor olması, manzaranın çok iç açıcı olmaması bizim azmimizi ve ümidimizi kırmamalı. Tam tersine yapacak çok işimizin olduğunu anlatmalı, bizim irademizi daha da çelikleştirmelidir.”