M. ERKA YAVUZ- DOĞRUHABER
Türkiye`de adalet çoğu zaman kişilere göre, mevkilere göre, partilere göre, inançlara ve değerlere göre değişkenlik gösterdi. Aynı davadan farklı zamanlarda yargılanan biri zengin biri de çulsuz iki kişi hakkında adalet mekanizmasının verdiği karar herkesin de bildiği gibi hiçbir zaman eşit olmadı. Her zaman bu ülkede üstünlerin ve sözü geçenlerin hukuku her türlü hukukun, adaletin üstünde oldu. Örneğin, Ergenekonculara, balyozculara işletilen adalet hiçbir zaman 28 Şubat`ın mazlum Müslümanları lehine iş görmedi.
Geçtiğimiz günlerde yaşanan bir olay ülkedeki adaletin kıyafetler üzerinden dahi değişebildiğini gösterdi. Daha önce şortlu olduğu iddiasıyla darp edilen kadın için vaveylalar koparanlar, metro istasyonunda çarşaflı olduğu için hakarete uğrayan, linç edilmek istenen bayan için aynı tutumu gösteremediler. Hatta görmezden geldiler. Bu sadece toplumsal anlayış olarak değil hukukta da kendini gösterdi. Aynı iki olay; ama biri şortlu biri de çarşaflı… Şortlu kadını darp eden için anında tutuklama ve cezalar yağdırılırken, geçtiğimiz gün çarşaflı kadına hakaret eden kişi için aynı ‘adalet`i işletmediler. Çarşaflı kadına hakaret eden kişi gözaltına alınsa da daha sonra serbest bırakıldı. Oysaki şortlu kadına saldıran kişi aylardır hala cezaevinde.
Yaşanan adaletsizliği gazetemize değerlendiren MAZLUM DER Genel Sekreteri Av. Kaya Kartal, “Hukuk, birilerinin gazı ve söylemleriyle insanları yargılama veya ceza evlerine göndermek için bir araç olmamalıdır.” dedi.
HUKUK BELLİ AMAÇLAR İÇİN ARAÇ HALİNE GETİRİLMEMELİDİR
Av. Kartal, “Kıyafetten öte farklı bir durumla karşı karşıyayız. Eylemlerin niteliğini düşündüğümüzde ikisinde de hukuki anlamda tutuklanmayı gerektirecek bir durum yoktur. Ama bir eylemin belli seküler bir çevrenin kadın hakları adı altında baskı oluşturması yargıya bir insan defalarca tutuklayıp tekrar bıraktırırken, diğer meselede ise normal olması gerektiği gibi hukuki bir süreç işletiliyor. Temel sorun da burada ortaya çıkıyor. Hukuk birilerinin gazı ve söylemleriyle insanları yargılama veya ceza evlerine göndermek için bir araç olmamalıdır.” şeklinde konuştu.
KAMUOYUNDA GÜÇLÜ OLANIN BORUSU ÖTÜYOR
“Bu şekilde bir mekanizma varsa orda hukuktan bahsedilmez.” diyen Av. Kartal, “Ortada bir güç var, medya gücünü elinde bulunduran feminizm dalgasının hak gördüğü hak, suç gördüğü ise suç sayılmaya başlıyor. Hukuk güvenliği herkes için vardır ve herkes yaptığı eylemin hukuktaki karşılığını bilme hakkına sahiptir. Basit yaralama olsun adam yaralama olsun bunların hukuktaki karşılıkları bellidir ve değişmesi söz konusu olamaz. Ama birileri olaya göre ya da mağdur kitlenin gücüne göre veyahut mağdurun başörtülü veya açık olma durumuna göre hukuka şekil vermeye çalışıyor. Maalesef ülkemizde bu durumun örneği çok var. Siyasi meselelerde aynı durum söz konusu, bundan kimse yarar görmez tam tersi herkesin zararınadır. Kamuoyunda güçlü olanın borusu ötüyor.” dedi.