Şeyh Ahmed Yasin bundan 14 yıl önce evinin yakınındaki camide sabah namazını kıldıktan sonra işgal çetesi israilin helikopterleri tarafından fırlatılan füzelerle şehadet şerbetini içti. Vahşi saldırıda Şeyh Ahmet Yasinle beraber 4 kişi daha şehadete gülümsemişti.
Şeyh Ahmed Yasin Kimdir?
Ahmed Yasin 1937 yılında Filistin'in Askalan şehrinin el-Cevra köyünde dünyaya geldi. Üç yaşında iken babası vefat etti. Bundan sonra annesinin ve kardeşlerinin himayesinde büyüdü. 1948 yılında yahudilerin Filistin'in büyük bir bölümünü işgal etmelerinin yol açtığı felaket üzerine Ahmed Yasin'in ailesi Gazze şehrine göç etti.
Ahmed Yasin, ilköğrenimini 1952 yılında Gazzedeki İmam Şafii Okulu'nda, ortaöğrenimini er-Rihal Ortaokulu'nda lise öğrenimini ise 1958 yılında Filistin Lisesi'nde tamamladı.
1952 yazında bir yüzme faaliyeti esnasında kafasının üstüne düşen Şehid Ahmed Yasin`in boyun kemiği kırıldı. Bu yüzden bütün vücudu felç oldu.
1967 yılında Filistin'in tamamının siyonist işgalcilerin eline geçmesi üzerine insanlar vatanlarını işgalden kurtarma mücadelelerinde kendilerine önderlik edecek birilerini aramaya başladılar. İşgalci yahudilerden gelen tehlike konusunda insanların şuurlandırılmasında Şeyh Ahmed Yasin'in büyük rolü oldu.
Şeyh Ahmed Yasin mahkemede
Şeyh Ahmed Yasin, Gazze'de İslâm Merkezi'ni kurmasından sonra iyice tanındı ve Filistin'in her tarafında adı duyulmaya başladı. Bu durum işgal yönetimini son derece rahatsız etti ve işgal yönetimi Şeyh Ahmed Yasin'i defalarca polis merkezine çağırdı.
1984 yılında Şeyh Ahmed Yasin ve yardımcılarından pek çok kimse tutuklandı. Yürütülen soruşturma sonunda Ahmed Yasin, İşgal devletini yıkarak yerine İslâmi bir devlet kurmak için çalıştığı gerekçesiyle 13 yıl hapse mahkûm edildi. Ancak on bir ay sonra Filistinlilerle işgalciler arasında gerçekleştirilen bir esir değişiminde serbest bırakıldı. 1985'te gerçekleştirilen bu uygulamadan sonra Şeyh Ahmed Yasin yine Filistinli kitlelerin siyonist işgalcilere karşı sürdürdükleri cihadlarında başlarına geçti. Ahmed Yasin 8 Aralık 1987 tarihinde başlayan intifadanın öncüsü durumundaki İslâmi Direniş Hareketi (HAMAS)'nin liderliğini yürüttü. Bu teşkilatın manevi lideri ve intifadanın devamında bir motor görevi gördü.
Siyonistler, 18 Mayıs 1989 tarihinde Şeyh Ahmed Yasin'i yeniden tutukladılar. Bu tutuklama, intifadayı durdurmayı amaçlayan sonuç getirmeyecek bir uygulamaydı. Ancak siyonistler umduklarını bulamadılar. Çünkü bu olay üzerine intifada daha da şiddetlendi.
Uzun oyalamalardan sonra Şeyh Ahmed Yasin 3 Ocak 1990 tarihinde mahkeme önüne çıkarıldı ve 15 suçlamadan muhakeme edildi. Ahmed Yasin'in mahkeme mensuplarına söylediği söz şu olmuştu: "Bu mahkeme kanuni olarak beni yargılama hak ve yetkisine sahip değildir. Çünkü bu mahkeme işgalciler tarafından kurulmuştur. Dolayısıyla tamamen gayri meşru ve kanundışıdır."
16 Ekim 1991 tarihinde de Şeyh Ahmed Yasin hakkında mahkemenin verdiği zulüm hükmü açıklandı. İşgal askeri mahkemesi HAMAS'ın kurucusu Şeyh Ahmed Yasin'i ömür boyu hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme Ahmed Yasin'e ayrıca, öldürme emirleri verdiği ve israili yıkarak yerine İslami bir devlet kurmayı amaçlayan kanun dışı (!) örgüt kurduğu iddiasıyla on beş yıl hapis cezası verdi.
Bana dışarı çıktığımda karpuz yemememi şart koşsanız bile…
İşgal yönetimi söz konusu cezaya mahkum ettikten sonra Ahmed Yasin'le zaman zaman pazarlıklar yapmak ve ona serbest bırakılması için bazı şartları kabul ettirmek istedi. Bir keresinde işgalci israili tanıdığını ve imzalanan özerklik anlaşmalarına olumlu baktığını açıklaması karşılığında serbest bırakma teklifinde bulundular. Ahmed Yasin bunu kesinlikle kabul etmedi. Daha sonra israili tanıma şartından vazgeçerek sadece özerklik anlaşmalarını kabullenmesi şartıyla serbest bırakma teklifinde bulundu. Bunun üzerine Ahmed Yasin: "Bana dışarı çıktığımda karpuz yemememi şart koşsanız bile yine kabul etmem. Çünkü ben işgal rejimini muhatap kabul etmiyorum ki onun şartını kabul edeyim" cevabını verdi.
Tavizsiz bir kahraman
Ahmed Yasin, sağlık durumunun kötüleşmesine, maruz kaldığı kötü uygulamalara ve bedensel özürlü olması dolayısıyla zindanda çektiği sıkıntılara rağmen işgalciler karşısında hiçbir taviz vermedi. Onun şu sözü davası ve inancı konusunda ne kadar kararlı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır: “Benim için hapiste 100 yıl kalmak karşılığında birtakım tavizler vererek çıkmaktan daha iyidir.”
Şeyh Ahmed Yasin, sekiz buçuk yıla yakın bir süre zindanda kaldıktan sonra 30 Eylül 1997 Salı akşamı serbest bırakılarak tedavi edilmek üzere Ürdün`ün başkenti Amman`a getirildi.Amman`da bir süre tedavi gören Şehid Şeyh daha sonra vatanı Filistin`e ve ailesinin ikamet ettiği Gazze`ye döndü ve mücadelesini sürdürdü.
Suikast girişimleri
Şehid Şeyh cezaevinden çıktıktan sonra pek çok suikast ve saldırıya uğradı. İşgal ordusu, 15 Aralık 2001`de Şeyh Ahmed Yasin`in içinde bulunduğu camiye füzelerle saldırdı Şeyh Yasin bu saldırıdan yara almadan kurtuldu.
Şeyh Yasin sadece Siyonistlerle değil ferasetsiz ve teslimiyetçi El Fetih`in de hedefi oldu. 24 Haziran 2002`de, El Fetih Yönetimi Şeyh`i Gazze Şeridi`ndeki evinde göz hapsine aldı.
2003 Eylül`ünde Siyonist saldırıya uğrayan Şeyh Ahmed Yasin elinden hafif bir yara alarak kurtuldu.
Şehadeti
Şeyh Ahmed Yasin bundan 14 yıl önce evinin yakınındaki camide sabah namazını kıldıktan sonra işgal çetesi israilin helikopterleri tarafından fırlatılan füzelerle şehadet şerbetini içti. Şeyhin çeşitli sohbetlerinde dile getirdiği özlemi 22 Mart 2004 tarihinde gerçekleşti.
Şeyh tekerlikli sandalyede geçen ömrü boyunca kutlu yürüyüşünden vazgeçmedi ve 14 yıl önce bugün şehidler kervanına katıldı.