HABER MERKEZİ
Marifet-Der'in başlattığı beş haftalık eğitim seminerlerinin ikinci oturumunda bu hafta, araştırmacı/yazar Hasan Sabaz tarafından “Hadis İnkarcılığının Tarihi ve Temel Sebepleri” konusu ele alındı.
Seminer konusu farklı başlıklar altında işlendi. Öncelikle İslam tarihinde Hadis serüveni nasıl olmuştur, Hadis Usulüne yönelik saldırılar, Mutezile ve Hadis, Büyük alimler devri, 19.yy Yenilgileri, Oryantalistler, Hadis İnkarında İngiliz Etkisi, Rand Raporu ve Son Dönem Hadis İnkarcıları konuları altında seminer konusu Hasan Sabaz tarafından İstifadeli bir şekilde işlendi.
Hasan Hoca hadisin genel bir tanımını yaparak sözlerine şöyle başladı : “Hadis; Peygamberimizin (sav.) söz, fiil ve takrirleridir. Peygamberimiz Veda Hutbesinde size iki emanet bırakıyorum onlara sımsıkı sarılırsanız yolunuzu şaşırmazsınız “Kur`an ve Sünnet”. diye buyuruyor.
Hadis ilmi basit bir ilim değil, tümüyle İslam alimlerine ait olan büyük bir ilimdir. Hadis ilmi, bir söz nasıl değerlendirilir, tahlil edilir, nasıl doğrulanır konularında çok önemli bir ilim dalıdır. Hadisten bahsedileceği zaman unutulmamalıdır ki sahabe peygamber konusunda oldukça hassastı.
Kur`an-ı Kerim`in Peygamber Efendimiz konusunda tavrı çok nettir. Hucurat Suresinde şöyle buyruluyor: “Ey iman edenler! Allah'ın ve Resulünün önüne geçmeyin. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir. Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber'e yüksek sesle bağırmayın; yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir.” (Hucurat 1 ,2)
Bu ayetler sadece Adapla ilgili değildir, peygamberin önemiyle de ilgilidir.
Hasan hoca sözlerini şöyle sürdürdü: “Hadisler kritik edilirken iki önemli ölçü baz alınır; cerh ve ta`dil. Bu konuda hadis alimleri keskindirler. İmam Müslim bu konuda “cerh caiz değil vaciptir.” demiştir.
Hadis konusunda ilk sapmalar haricilerde başlar. Daha sonra hadisi küçümseyen, kişiye göre değerlendiren, hissi davranan insanlar türedi ve bu nokta da “Hadis Usulü” ilmi ortaya çıktı. Böylelikle yirmi yıllık çok büyük bir hadis toplama faaliyeti başladı. İmam Buhari, Müslim gibi.
Hadis ilminde önemli kritikçiler İbni Hacer ve İmam Nebevi gibi büyük alimlerden müteşekkil olmuştur.
Tarihte uydurmacılar ve hikayeciler dışında akılcılar cenahından da saldırılar olmuştur.
İmam Şafii der ki; “Sünnet Kuranın anlamını açar ya da sınırlar.” Demiştir. Böylelikle Kuran ve Sünnet arasındaki önemli münasebeti bizlere göstermektedir.
1800`lü yıllara geldiğimiz vakit İslam dünyasında bir gerileme başladı. Büyük oranda, yenilmişlik psikolojisi görüldü. Bu yenilgi psikolojisi Oryantalistleri ön plana çıkardı. Hadis inkarcılığını en fazla etkileyen ve onlara kaynak oluşturan Oryantalistler bu devirde çıktı. Bunlardan bir kaçı şunlardır, Ignoc Goldziher, Rainhort Dozy, Henry Lomenst ve Seyyid Ahmed Han gibi.
Örneğin Seyyid Ahmet Han farklı görüşleri mevcuttur şöyle ki, İlk olarak ‘din ile sosyal hayat, birbirinden ayrılmalıdır` söylemini ortaya atmış, hilafete karşı çıkmış, İslam`da cihat fikrinin olamayacağını savunmuştur. Tüm eski ulema kültürünü reddeder, mucizeyi akla göre yorumlamayı savunmuştur. Bu ve bunun gibi birçok düşünceye sahip bir oryantalisttir.
Sabaz Hoca sözlerini şöyle devam etti; Bir müslüman dininden güven için de bahsedebilmelidir. Eğer uygulamada bir problem varsa bu uygulayıcının bir problemidir, inançtan kaynaklı bir problem değildir. Savunmacılık ciddi bir problemdir. Bir yerden sonra bazı şeyleri öteleme, gizleme, örtme ve hatta bir süre sonra reddetmeye götürür.
Kimi isimler hadisleri alenen inkâr etmezler, bir tür gruplandırma içinde değerlendirilmesi gerektiğini söyleyerek yaparlar. Kimileri ise “Kur`an bize yeter, biz hadis-i kabul etmiyoruz” diye tümden inkâr eder. Öte yandan hadisin devreden çıkarılması beraberinde fıkıh ilminin de devreden çıkmasını getirir. Hadise karşı çıkanlar öncelikle fıkıh alimlerine karşı çıkıyor ve reddediyorlar.
Hoca Rand Raporunun gayesini açıklayarak şöyle söyledi: “İngiltere de kurulmuş Rano Corporation adlı bir şirketin, İslam dünyasındaki gelişmeleri, tahlil etmesi ve ne yapılmasını gerektiğini ele alan bir rapordur.
Hadis, inkarcıları akılcılık ekollünü dayattırırlar. Hadis, inkârcılığının bir sebebi de cehalettir. Cehalet hiçbir şey bilmemek değil Rabbini bilmemek kendi kulluğunu bilmemektir asıl cehalet budur.
Bu insanların en büyük çelişkisi biz Kur`an`cıyız diyip, yazılmış tüm kitapları ve hadisleri reddedip Kuran tek başına yeter dedikten sonra Kuranı anlamak için onlarca kitap yazmalarıdır.
Hasan Hoca sözlerini şu önemli temaslara değinerek nihayete erdirdi: “ Peygamber sadece bir kul ve postacıdır demek, son derece yanlıştır. Bununla ilgili bazı ayetler şöyledir; “Nitekim kendi içinizden size âyetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size Kitab'ı ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi size öğreten bir Resûl gönderdik.” (Bakara 2/151)
“(Resûlüm!) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Ali imran 3/31)
“Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ulülemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız- onu Allah'a ve Resûl'e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.” (Nisa 4/59)
Her şeyi akılla anlamaya çalışmak bir süre sonra Kur`an ayetlerinin akılla zorlama izahlarını yapmaya sevk eder ki bu inkardan daha tehlikelidir.